Özellikle sağlık alanında doğru bildiğimiz o kadar çok yanlış var ki, saymakla bitmez. Sağlıkta adeta Diyarbakır’a çağ atlatan Memorial hastaneleri, bilgilendirme amaçlı çalışmalarını da aralıksız olarak sürdürüyor. Diyarbakır’da görev yapan birbirinden değerli sağlık melekleri doğru bilinen yanlışları birer, birer anlatarak insanların bilinçlenmelerine katkı sunuyor. Diyarbakır Memorial Hastanelerinde görev yapan Fizyoterapist Firdevs Ünavcı, birçok rahatsızlığın yanlış bilindiğinin belirtirken buna örnek olarak ta Lenfödem hastalığını gösteriyor. Kontrol altına alınmayan lenfödem hastalığının 4 evresi olduğuna dikkat çeken Ünavcı son evrenin hastalığın Fil hastalığına evrildiği evre olduğunun altını titizlikle çiziyor.
Uzun yıllar boyunca sürekli ihmal edilen ve sağlık alanında gereken bilince ulaşmakta güçlük çeken bölge insanları artık daha bilinçli, daha eğitimli. Diyarbakır’da faaliyet gösteren sağlık çalışanlarının eğitim ve hümanist düşünceleri hakkaniyet gösterdikçe kamuoyu da o ölçekte bilinçleniyor.
Bu anlamda Diyarbakır Memorial Hastaneleri de oldukça entelektüel yaklaşım sergileyerek hem tedavi çalışmaları yapıyor hem de bilgilendirme noktasında oldukça aktif hareket ediyor.
Memorial Hastanelerinde Fizyoterapist olarak görev yapan ve hastalarla kurduğu insani diyaloglarla ailelerinden bir bireymiş gibi kabul gören Firdevs Ünavcı doğru olarak bilinen ama aslında tümden yanlış olan bir çok konuda hem tedavi sürecinde yardımcı oluyor hem de detaylı bilgilendirmeler yaparak örnek bir model çiziyor.
Ünavcı bölgede birçok rahatsızlığın henüz tam olarak algılanamadığına değinerek bunların en barizi olarak ta Lenfödem hastalığını gösteriyor. Lenfödem hastalığının 4 evresinin olduğunu, son evre olan 4. Evre de ise kişinin fil hastalığı olarak bilinen hastalığa teslim olduğunu belirtiyor. Şu an itibari ile tıbbi anlamda tedavisi olmayan lenfödem hastalığının kontrol altında tutulmasının mümkün olduğunu dillendiren Firdevs Ünavcı şunları aktarıyor: “Öncelikle Diyarbakır’a ilk geldiğim dönemlerde dikkatimi çeken konu Lenfödem konusunda eğitim almış Fizyoterapistin çok olmaması. İlk göreve başladığımda Lenfödem alanında bölge olarak 1 arkadaşımız çalışmalar yapıyordu, şimdi toplamda 4 kişi bu alanda hizmet veriyor ve bu bölge için çok, çok az bir sayı. Aslında Lenfödem hastalığının önemi ve bu alanda fizyoterapist ihtiyacının artması meme kanseri vakalarındaki artışla paralel oldu, lenfödem hastalığının da ciddiyeti de anlaşıldı. Meme kanseri hastalarımızda yüzde 13 ile 60 seviyelerinde lenfödem rahatsızlığında artış görülmeye başlandı. Lenfödem çok önemli bir rahatsızlık olmasına rağmen bölgedeki çalışma arkadaşlarımızın bu eğitime ulaşması da çok kolay değil. Uzun soluklu ve kapsamlı bir eğitim gerektiriyor bu alan.” dedi.
Lenfödem hastalığının bir sivrisinek ısırığı ile de küçük bir darbeyle de tetiklenebileceğine dikkat çeken Ünavcı : “Bu rahatsızlık aslında çok uzun zamandır biliniyordu fakat tedavide çaresiz kalındığı için de bir şeyler yapılamıyordu ki Lenfödem tam anlamıyla tedavi edilebilen bir hastalıkta değil, ancak kontrol altına alınabilir. Bu rahatsızlığın bir ilaç ile çözümü yok, cerrahi çözümler bir yere kadar, bu hastalığı sıfıra indirgeyemezsiniz ama hastalığı yönetmeyi başarabiliyoruz. Meme cerrahisi sonrası lenf modülleri alınmış hastaya lenf modülünü tekrar yerine koyamadıktan sonra bu hastalığı bitirmek mümkün değil. Bu cerrahi müdahalenin ardından hastanın kolunun şişmesini engelliyoruz ya da şişmiş bir kolun ödemini boşaltıp kontrol altında tutmayı öğretiyoruz, hastamıza eğitim veriyoruz. Bilgi alan hastalarımız ise mutlaka çevrelerinde görmüş oldukları vakaları bilgilendiriyorlar. Lenfödem hastalığının şu anda bilinen bir tedavisi bulunmuyor. Bu yüzden de bu hastalığı ömür boyu yanınızda size eşlik eden bir dost gibi kabul edip yönetmeniz gerekiyor. ” dedi.
Ayaklarda meydana gelen şişliklerin çoğu zaman varis hastalığına bağlandığına da değinen Firdevs Ünavcı, bu tür hastalıkların altında lenfödem hastalığının çıkabileceğini de sözlerine ekleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok hareketli olan bir toplum olmadığımızı gibi obezite noktasında da çokta kontrollü değiliz. Doğal olarak ayaklardaki şişmeleri de varis diyerek varise bağlıyoruz ta ki bir kalp, damar cerrahına yolu düştüğünde hekimi ona venöz yetmezlik sonucunda lenfödem hastalığının geliştiğini aktarıyor. Hasta eğer Kalp – Damar cerrahına gitmez ise yıllarca ayaklarım şişiyor, varisim var şeklinde yorumluyor. Lenfödem rahatsızlığının kontrol altına alınabileceği zemini ortalama 1 ay içersinde sağlıyor, daha sonra da uygun bası giysisi ile takviyelerini sağlıyoruz. Bu rahatsızlık uzun süreli bizlerle birlikte olduğu içinde ben hastalarımı en azından 2-3 ayda bir görmeyi ve hastalığı kontrol altında tutmaya gayret gösteriyorum, sık diyalog kurmaya çalışıyorum.” dedi.
Hastalığın umursanmaması, ilgilenilmemesi veya görmezden gelinmesinin neticesinde ağır sonuçlarının olduğuna da vurgu yapan Ünavcı konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: “Lenfödem hastalığı ilgi isteyen bir hastalık. Doğal olarak da bu hastalığa gereken tedavi uygulanmadığı zaman terminolojik olarak 4. aşama dediğimiz artık fibröz dokuların gelişmesi, yaraların açılması, enfeksiyon ataklarına çok yaygın yakalanma olarak karşımıza çıkabilir. Lenf ödem hastalığının 4. Aşamasını fil hastalığı ile sonuçlanıyor da diyebiliriz. O nedenle hastalarımıza diyoruz ki ne kadar çabuk tedavi altına alırlarsa o kadar şansları yüksektir, daha az doku hasarı veya zararla kontrol altına alınabilir. Lenflerimiz aslında bizim savunma sistemimizdir, Lenfödem hastalığı olan bölge savunmasız olduğu için daha çabuk enfeksiyon, pıhtı atma riskine yatkındır, buda oldukça ciddi bir sağlık sorunudur. Lütfen hasta olan insanlarımız bunu ihmal etmeyiniz” dedi. AHMET BEŞENK
Uzun yıllar boyunca sürekli ihmal edilen ve sağlık alanında gereken bilince ulaşmakta güçlük çeken bölge insanları artık daha bilinçli, daha eğitimli. Diyarbakır’da faaliyet gösteren sağlık çalışanlarının eğitim ve hümanist düşünceleri hakkaniyet gösterdikçe kamuoyu da o ölçekte bilinçleniyor.
Bu anlamda Diyarbakır Memorial Hastaneleri de oldukça entelektüel yaklaşım sergileyerek hem tedavi çalışmaları yapıyor hem de bilgilendirme noktasında oldukça aktif hareket ediyor.
Memorial Hastanelerinde Fizyoterapist olarak görev yapan ve hastalarla kurduğu insani diyaloglarla ailelerinden bir bireymiş gibi kabul gören Firdevs Ünavcı doğru olarak bilinen ama aslında tümden yanlış olan bir çok konuda hem tedavi sürecinde yardımcı oluyor hem de detaylı bilgilendirmeler yaparak örnek bir model çiziyor.
Ünavcı bölgede birçok rahatsızlığın henüz tam olarak algılanamadığına değinerek bunların en barizi olarak ta Lenfödem hastalığını gösteriyor. Lenfödem hastalığının 4 evresinin olduğunu, son evre olan 4. Evre de ise kişinin fil hastalığı olarak bilinen hastalığa teslim olduğunu belirtiyor. Şu an itibari ile tıbbi anlamda tedavisi olmayan lenfödem hastalığının kontrol altında tutulmasının mümkün olduğunu dillendiren Firdevs Ünavcı şunları aktarıyor: “Öncelikle Diyarbakır’a ilk geldiğim dönemlerde dikkatimi çeken konu Lenfödem konusunda eğitim almış Fizyoterapistin çok olmaması. İlk göreve başladığımda Lenfödem alanında bölge olarak 1 arkadaşımız çalışmalar yapıyordu, şimdi toplamda 4 kişi bu alanda hizmet veriyor ve bu bölge için çok, çok az bir sayı. Aslında Lenfödem hastalığının önemi ve bu alanda fizyoterapist ihtiyacının artması meme kanseri vakalarındaki artışla paralel oldu, lenfödem hastalığının da ciddiyeti de anlaşıldı. Meme kanseri hastalarımızda yüzde 13 ile 60 seviyelerinde lenfödem rahatsızlığında artış görülmeye başlandı. Lenfödem çok önemli bir rahatsızlık olmasına rağmen bölgedeki çalışma arkadaşlarımızın bu eğitime ulaşması da çok kolay değil. Uzun soluklu ve kapsamlı bir eğitim gerektiriyor bu alan.” dedi.
Lenfödem hastalığının bir sivrisinek ısırığı ile de küçük bir darbeyle de tetiklenebileceğine dikkat çeken Ünavcı : “Bu rahatsızlık aslında çok uzun zamandır biliniyordu fakat tedavide çaresiz kalındığı için de bir şeyler yapılamıyordu ki Lenfödem tam anlamıyla tedavi edilebilen bir hastalıkta değil, ancak kontrol altına alınabilir. Bu rahatsızlığın bir ilaç ile çözümü yok, cerrahi çözümler bir yere kadar, bu hastalığı sıfıra indirgeyemezsiniz ama hastalığı yönetmeyi başarabiliyoruz. Meme cerrahisi sonrası lenf modülleri alınmış hastaya lenf modülünü tekrar yerine koyamadıktan sonra bu hastalığı bitirmek mümkün değil. Bu cerrahi müdahalenin ardından hastanın kolunun şişmesini engelliyoruz ya da şişmiş bir kolun ödemini boşaltıp kontrol altında tutmayı öğretiyoruz, hastamıza eğitim veriyoruz. Bilgi alan hastalarımız ise mutlaka çevrelerinde görmüş oldukları vakaları bilgilendiriyorlar. Lenfödem hastalığının şu anda bilinen bir tedavisi bulunmuyor. Bu yüzden de bu hastalığı ömür boyu yanınızda size eşlik eden bir dost gibi kabul edip yönetmeniz gerekiyor. ” dedi.
Ayaklarda meydana gelen şişliklerin çoğu zaman varis hastalığına bağlandığına da değinen Firdevs Ünavcı, bu tür hastalıkların altında lenfödem hastalığının çıkabileceğini de sözlerine ekleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok hareketli olan bir toplum olmadığımızı gibi obezite noktasında da çokta kontrollü değiliz. Doğal olarak ayaklardaki şişmeleri de varis diyerek varise bağlıyoruz ta ki bir kalp, damar cerrahına yolu düştüğünde hekimi ona venöz yetmezlik sonucunda lenfödem hastalığının geliştiğini aktarıyor. Hasta eğer Kalp – Damar cerrahına gitmez ise yıllarca ayaklarım şişiyor, varisim var şeklinde yorumluyor. Lenfödem rahatsızlığının kontrol altına alınabileceği zemini ortalama 1 ay içersinde sağlıyor, daha sonra da uygun bası giysisi ile takviyelerini sağlıyoruz. Bu rahatsızlık uzun süreli bizlerle birlikte olduğu içinde ben hastalarımı en azından 2-3 ayda bir görmeyi ve hastalığı kontrol altında tutmaya gayret gösteriyorum, sık diyalog kurmaya çalışıyorum.” dedi.
Hastalığın umursanmaması, ilgilenilmemesi veya görmezden gelinmesinin neticesinde ağır sonuçlarının olduğuna da vurgu yapan Ünavcı konuşmasını şu cümlelerle noktaladı: “Lenfödem hastalığı ilgi isteyen bir hastalık. Doğal olarak da bu hastalığa gereken tedavi uygulanmadığı zaman terminolojik olarak 4. aşama dediğimiz artık fibröz dokuların gelişmesi, yaraların açılması, enfeksiyon ataklarına çok yaygın yakalanma olarak karşımıza çıkabilir. Lenf ödem hastalığının 4. Aşamasını fil hastalığı ile sonuçlanıyor da diyebiliriz. O nedenle hastalarımıza diyoruz ki ne kadar çabuk tedavi altına alırlarsa o kadar şansları yüksektir, daha az doku hasarı veya zararla kontrol altına alınabilir. Lenflerimiz aslında bizim savunma sistemimizdir, Lenfödem hastalığı olan bölge savunmasız olduğu için daha çabuk enfeksiyon, pıhtı atma riskine yatkındır, buda oldukça ciddi bir sağlık sorunudur. Lütfen hasta olan insanlarımız bunu ihmal etmeyiniz” dedi. AHMET BEŞENK