Baba, Bir Kızın İlk Kahramanı mı, En Derin Yarası mı?

Abone Ol

Bir kız çocuğunun hayatındaki ilk erkek figürü babasıdır.

O, kızına dünyayı tanıtır; sevgiyi, güveni, hatta bazen korkuyu da…

İyi bir baba–kız ilişkisi, bir çocuğun tüm hayatına yön verir.

Ama eksik ya da kırık bir ilişki de, o kızın kalbinde kolay kolay onarılamayacak izler bırakır.

Bazı kızlar için baba, ilk kahramandır.

Okula giderken elinden tutan, ağladığında saçlarını okşayan, “Korkma, ben buradayım” diyen kişidir. O kızlar büyüdüğünde bile o sesi hatırlar, içlerinde güvenli bir yer gibi taşır.

Böyle babalar, kızlarının dünyaya güvenle bakmasını sağlar.

Bir “aferin” bile, bir ömürlük motivasyondur onlar için.

Ama herkesin hikâyesi bu kadar sıcak değildir.

Bazı kızlar için baba, uzak bir yabancıdır.

Evin içinde olup da hiç yanında olmayan, sevgisini göstermeyen ya da sadece eleştiren…

Kız çocuğu babasından sevgi yerine sessizlik öğrenir bazen.

Ve büyüdüğünde, sevilmeye değil, onaylanmaya çalışır sürekli.

Bir baba sevgisinin yokluğu, hiçbir başarıyla dolmaz.

Baba kız ilişkisi, aslında bir kadının gelecekte kendine nasıl davrandığının da aynasıdır.

Bir baba, kızına sevginin neye benzediğini öğretir.

Eğer şefkatle yaklaşmışsa, o kız sevilmeyi hak ettiğine inanır.

Ama eğer sürekli eleştirmiş, uzak durmuş ya da kalbini kırmışsa, o kız hep “yeterli miyim?” sorusuyla büyür.

Yine de, hiçbir şey için geç değildir.

Baba–kız arasındaki mesafeler, bazen tek bir sarılmayla kapanabilir.

Bir “özür dilerim” ya da “seni seviyorum” demek, yılların sessizliğini bile eritebilir.

Çünkü baba sevgisi, çocuklukta başlar ama yetişkinlikte de şifadır.

Her kız çocuğu, babasının gözünde bir yıldız olmayı hak eder.

Ve her baba, kızının yüreğinde iz bırakır — ister ışıkla, ister gölgeyle.