DEVA Partisi Diyarbakır İl Kadın Politikaları Başkanı Gülten Aslan Ekinci, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında açıklama yaptı. Ekinci, “Her türlü şiddeti red ettiğimiz gibi kadına yönelik şiddeti de red ediyoruz. Kadın, Allah'ın yarattığı kıymetli varlıktır.” dedi.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Demokrasi ve Atılım Partisi Diyarbakır İl Kadın Politikaları Başkanlığı basın açıklaması yaptı.
Sadece 2021 Eylül ayında 26 kadının yaşamını yitirdiği 16 kadının ise şüpheli bir şekilde öldürüldüğüne dikkat çekilen açıklamayı İl Binasında Diyarbakır İl Kadın Politikaları Başkanı Gülten Aslan Ekinci yaptı.
DEVA Partisi'nin kadın politikalar başkanlığı olarak bir kez daha doğru olanı, adaletli olanı, vicdanlı olanı haykırdıklarına dikkat çeken Ekinci şunları söyledi: “Bugün yılın sadece bir gününe hapsedilmiş, kalan 364 günde unutulan bir gün değildir. Maalesef bugün ve kalan her gün kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddet devam ediyor. Tüm çabalara, çığlıklara, kanunlara rağmen. Bahaneleriyle kaim bazı cahillerin elleri, dilleri kadınların, çocukların bedenlerine, ruhlarına adeta bir balyoz gibi iniyor. Her türlü şiddeti red ettiğimiz gibi kadına yönelik şiddeti de red ediyoruz. Kadın, Allah'ın yarattığı kıymetli varlık, biri diğerini tamamlayan insan teki. Nice peygamberlerin, şehitlerin annesi; nicelerinin şefkatli eşi, yol arkadaşı, evladı... Dünya tarihini yazan ve yaşayan iki şahitten biri. Ama bugün biz yine, kadına yönelik şiddeti konuşuyoruz ve dikkatleri çekiyoruz."
Dünyadaki şiddetin sadece evde ya da mahallede bir erkeğin kadına yönelttiği şiddetle sınırlı kalmadığına dikkati çeken Ekinci, şöyle devam etti: "Basiretsiz devletlerin küçük hesaplar uğruna çıkardığı savaşlarda mağdur edilen kadınlar ve çocuklar… Dünyanın dört bir tarafında göçe zorlanan topluluklardaki kadın ve çocuklar… Canını kurtarmak için çıktığı Avrupa yolunda devletlerin askeri güçlerince batırılan gemilerdeki kadın ve çocuklar… Hepsi bu şiddetin en haziniyle, en acısıyla karşı karşıya kalıyor. Hepsinin bu acılarını bitirmek için çabalıyoruz. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2015 için yayınladığı Küresel Toplumsal Cinsiyet Uçurumu Raporu’nda ülkemiz 145 ülke arasında 130. Sırada yer almaktadır. 2014 yılına göre 5 sıra gerilemiştir. Bu rapor hazırlanırken ekonomik katılım, eğitime erişim, sağlık ve politik yetki alanlarında ülkelerdeki kadın erkek eşitliği değerlendirilmektedir. Ülkemiz ekonomik katılım göz önüne alındığında 145 ülke arasında 131. Sıradadır. 2006 yılında eğitimde 115 ülke arasında 92. Sıradayken, bu yıl 145 ülke içinde 105. Sıraya yerleşmiştir. Ülkemizdeki kadınların %56’sının bir banka hesabı bulunmamaktadır. Resmi rakamlara göre her 10 kadından birisi 15-19 yaşları arasında, çocukken evlenmektedir. 550 milletvekilinden sadece 82’si kadındır, 27 bakandan sadece 2 tanesi kadındır. Nüfusun yarısını oluşturan kadınlar, geri plandadır, yönetimsel işlerde yoktur, gelir sahibi değillerdir ve tüm bunların etkisiyle görünen odur ki kadına yönelik şiddet giderek artmaktadır.
Her gün gazetelere kadın cinayeti haberleri düşmektedir. Geçtiğimiz hafta bir kadın hekim meslektaşımız Aynur Dağdemir erkek şiddetinin kurbanı olmuştur. Ülkemizde boşanmak üzere olan ya da boşanmış kadınların %78’i eşleri/eski eşleri tarafından şiddete maruz bırakılmaktadır. Boşanma tamamlandıktan sonra bile kadınlar hedef alınmakta, son zamanlarda sık sık gördüğümüz gibi; onları korumaya çalışan, yanlarında olan yakınları, anneleri babaları akrabaları ya da birlikte çalıştıkları iş arkadaşları ile birlikte öldürülmektedir. Değerli meslektaşımız, birlikte çalıştığı bir diğer kadını eşinin gazabından kurtarmak isterken bıçaklanarak, yaşamını yitirmiştir. Hastane içinde güvenlik önlemleri yetersizdir, defalarca koruma talep eden ve koruma altında olan bir kadına eşi işyerinde bıçakla yaklaşabilmektedir. Elbette güvenlik tedbirleri kadına yönelik şiddeti önlemekte yetersizdir ancak bu boyutta bir güvensizlik hali, kadınların şiddete maruz bırakılmalarını ve hatta canlarını kaybetmelerini mümkün kılmaktadır. Tanklar Paris’ten Cizre’ye kadar kentlerin kasabaların caddelerinde, sokaklarında seyretmeye başlamıştır. Son 50 senedir savaşlarda askerlerden çok siviller ölmektedir. Tecavüz Bosna Hersek’ten Irak ve Suriye’de yaşayan Ezidilere kadar hemen her coğrafyada savaş silahı olarak kullanılmaktadır. Dünyamız, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük sayıdaki mültecilerle de karşı karşıyadır. Ve bu mültecilerin sayıca en yoğun olarak bulundukları ülke Türkiye’dir. Savaşın olumsuz etkilerinden kaçan, göç yollarında yakınlarını, sevdiklerini yitiren, ulaştıkları yerde sıklıkla hoş karşılanmayan, türlü çeşit ekonomik zorluk yanında sürekli ayrımcılığa uğrayan kişilerin ruhsal açıdan sağlıklı olmaları, keyif aldıkları, mutlu oldukları bir yaşam sürdürmeleri neredeyse olanaksızdır. Kadınlar hem savaştan hem de göçten olumsuz etkilenmekte, cinsiyet eşitsizliği şiddetlenerek savaş koşullarında da devam etmektedir. Bir an önce barışın asgari koşulları oluşturulmalıdır” şeklinde konuştu.
DEVA Partisi olarak kadına yönelik şiddetin karşısında olduklarını belirten Ekinci, iktidarlarında kadına yönelik şiddete karşı ağır cezaların ve yaptırımların uygulanacağını ifade etti. Hatice KAYA