ÖZEL HABER

Diyarbakır'da 60 yıllık emek, bitmeyen sevda!

1946 doğumlu Ömer Taner, tam 60 yıldır kahvecilik yapıyor. Lice’de başlayan meslek hayatı, 1970’lerin Diyarbakır’ında devam etti. 15 yaşında başladığı kahve işinde, sayısız zorluklara rağmen hiç ara vermeden bugünlere gelen Taner, hem geçmişin sıcak sohbetlerini hem de bugünün ekonomik sıkıntılarını anlattı: “Eskiden 5 liraya çalışırdık, şimdi elektriğe 30 bin lira ödüyoruz. Ama ben bu işi son nefesime kadar bırakmam.”

Abone Ol

DİYARBAKIR HABER - Diyarbakır’da kahve kültürünün geçmişten bugüne yaşayan en eski temsilcilerinden biri olan Ömer Taner, tam 60 yıldır kahve esnaflığı yapıyor.

1946 yılında dünyaya gelen Taner, meslek hayatına henüz 15 yaşında adım atmış. İlk kez bir kahvede “çırak” olarak başlayan Taner, zamanla ocakçılık, bakkalcılık ve ardından kendi işinin patronu olmuş.

“O zamanlar yevmiyemiz 5 liraydı,” diyor Taner gülümseyerek. “Bir iki sene sonra 7 buçuk, sonra 10 lira oldu. Ama o parayla bile mutluyduk. Çünkü işimiz vardı, emeğimizin karşılığını alıyorduk.”

Lice’den Diyarbakır’a uzanan bir yolculuk

Taner, yıllarını verdiği mesleğini ilk olarak Lice ilçesinde sürdürdü. Ancak büyük deprem felaketi sonrası yaşamı değişti. Kahvesi yıkılan Taner, Diyarbakır’a taşındı ve burada yeniden sıfırdan başladı: “Depremde her şeyimi kaybettim. Ama pes etmedim. Diyarbakır’a geldim, Ziraat Bankası’nın arkasında ilk kahvemi açtım. O dönem Turgut Atalay belediye başkanıydı. Yer verdi, üç ortakla çalıştık. Sonra ayrıldık. Ben devam ettim. Şimdi 25 yıldır kendi mülkümdeyim.”

İlk yıllarda işler zordu. Yeni taşındığı bölgede müşterisi yoktu. “Üç yıl boyunca neredeyse tek bir çay bile satamadım,” diyor Taner. “Ama umudumu yitirmedim. Çalıştım, çabaladım. Şimdi şükür, az da olsa işimiz dönüyor.”

“Eskiden kazanıyorduk, şimdi zarar ediyoruz”

Kahveciliğin bugünkü zorluklarına dikkat çeken Ömer Taner, geçmişle bugünü kıyaslarken buruk bir tebessüm ediyor: “Eskiden çay 15 kuruştu, elektrik 10 lira gelirdi. Şimdi çay 15 lira, elektrik 30 bin lira geliyor. Eskiden kazanıyorduk, şimdi zarar ediyoruz. Gider hiç değişmiyor, ister 100 çay sat ister 1000. Aynı masraf, aynı fatura.”

Taner’in kahvesinde şu anda 5 kişi çalışıyor. Ancak her biri için sigorta, maaş ve giderler ciddi bir yük oluşturuyor. “İşçi bulmak da zor artık,” diyor. “Kimse uzun süreli çalışmak istemiyor. 15 gün çalışıyor, sonra gidiyor. Eskiden insanlar işi sahiplenirdi, şimdi o anlayış kalmadı.”

“Gençleri kahveye almıyorum, ama bu da hata oldu”

Kahveci ustası Taner, müşterilerinin değiştiğini de anlatıyor. Eskiden mahalleli sabah kahvesini içmeden güne başlamazdı. Şimdi ise gençler farklı alışkanlıklarla büyüyor. “Gençleri kahveye almıyorum,” diyor Taner. “Çünkü hem paraları yok hem de ortamı bozabiliyorlar. Ama şimdi düşünüyorum, belki de hata ettim. Çünkü onlar gelmeyince müşteri azaldı. Zaman değişti, biz aynı kaldık.”

“Kayıtsız kahveler rekabeti bozuyor”

60 yıllık esnaf, sektörün en büyük sorunlarından birinin kayıt dışılık olduğunu söylüyor. “Eskiden 2 bin kadar kahvehane vardı, şimdi sayı daha fazla ama çoğu kayıtsız. Vergi vermiyor, ruhsat yok, denetim yok. Biz her ay vergi, elektrik, işçi parası ödüyoruz ama onlar rahat rahat çalışıyor. Belediyelerin bu konuda denetim yapması lazım.”

“Rayiç var ama kimse uymuyor”

Kahveciler Odası’nın belirlediği çay fiyatlarına (rayiç) da kimsenin uymadığını belirten Taner, bu durumun rekabeti bozduğunu söylüyor: “Biz rayiçe uyuyoruz ama yan kahve uymuyor. Müşteri ucuz diye ona gidiyor. Halbuki herkes rayiçe uysa herkes kazanır. Ama bu anlayış kalmadı. Rekabet yanlış yapılıyor.”

“Kahvecilik basit bir iş değil, insan işidir”

Ömer Taner, genç kuşak kahvecilere ise şu nasihatte bulunuyor: “Kahvecilik basit bir iş değildir. Bu iş insan işidir. Müşteriyle iyi geçineceksin, kahveni temiz tutacaksın, saygılı olacaksın. Rızkı veren Allah’tır. Rekabet etmeyin, birbirinizi destekleyin. Herkes rayiçe uysun, işini düzgün yapsın.”

Taner, sözlerini tebessümle bitiriyor: “Ben bu mesleği ölene kadar yaparım. Allah emanetini alınca bırakırım. Çünkü kahve benim hayatım.”