Diyarbakır'da Avrupa komisyonu tarafından doğrudan Finansman Anlaşmasıyla desteklenen ve Ankara'dan yürütülen, gazetecilere ve gazete kuruluşlarına destek amacıyla düzenlenen 'Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi' adlı konferans düzenlendi.
Diyarbakır'da 'Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi' adlı konferans düzenlendi. Bir otelde gerçekleştirilen konferansta basın camiasının içinde bulunduğu zor durumlar masaya yatırıldı.
Konferansa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti Başkan yardımcısı Yusuf Kanlı, Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sefa Özdemir, Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkan Yardımcısı İhsan Özdemir ve üyeleri Güncel gazetesinden M. Zeki Özer, Yenigün Gazetesinden Osman Ergün ve Mesut Figançiçek ile yerel gazetelerin çalışanları katıldı.
Avrupa komisyonu tarafından doğrudan Finansman Anlaşmasıyla desteklenen ve Ankara'dan yürütülen gazetecilere ve gazete kuruluşlarına destek amacıyla düzenlenen 'Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi' konferansında basın camiasının içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmanın yolları, sarı basın kartının verilmesinin önündeki zorluklar ile genç gazetecilerin desteklenmesi için atılması gereken adımlar konuşuldu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazım Bilgin, sözlerine şöyle baladı; "Aslında bir açılış konuşmasından ziyade bir kucaklaşma eski dostları görme, onlarla hasret giderme toplantısı desek daha iyi olur. Cemiyet başkanları ile ilişkimiz hep sürüyor. Ben 12 yıl Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanlığını yaptım, bu görevi şuanda genç arkadaşlar yürütüyorlar. Şimdi de federasyonun onursal başkanlığını yapıyorum. Bu bölgenin çok önemli dertlerinin olduğunu biliyorum insanın derdinin olması önemlidir. Ama derdini anlatamaması ve ona çare bulamaması en az derdi kadar önemlidir. Bu bölgenin de önemli sıkıntılarından birisi budur. Projenin Anadolu basını için önemli bir katkı sağlayacağı kadar projenin Diyarbakır'a katkı sağlamasını istiyorum, dedi.
Sefa Özdemir Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı; "Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu yöneticileri olarak Nazım beyin çizdiği yolda yürümeye çalışıyoruz. Basın İlan Kurumu'nun üyelerin seçimlerinde koordinasyon üyeliği yapıyorum. Bölgedeki arkadaşlarımızla konfederasyondan ziyade bununla tanışıklığımız var. Hakikaten seçim dönemlerinde ben Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeydim. Bu süreçlerde arkadaşların bize verdiği destek için teşekkür ediyorum. Bizler sorunlarımızın tespiti için bunları tespit edip çözümlerine gayret gösterirken maalesef son dönemde yaşanan gelişmeler bu sorunların çözümünü zorlaştırıyor. Özellikle Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün davet edilip İletişim Başkanlığı'nın kurulması ile birlikte sıkıntılarımızın çözüm bulur beklentisi içindeyken 1 kat daha arttı. Basın İlan Kurumu denetim daha önce bağlanmıştı, dün de Anadolu Ajansı denetime bağlandı. Bu kurumlar aslında iktidara bağlı çalışmayan kurumlar ama maalesef dün yayınlanan kararname ile Anadolu Ajansı da açıkça hükümetin emrine verildi. Burada bizi gazeteciler olarak ilgilendiren bölümü iletişim Başkanlığı'nın bizim basın kartlarımızı veriyor olmasıdır. Basın kartlarının komisyonunun toplanması için defalarca girişimde bulunduk. Basın kartlarını siyasiler vermesin ya da ilgili sendikaların vermesi noktasında bir teklifte bulunduk.
Federasyon Başkanı Mehmet Çelik; "Böyle bir projenin dinleyicisi olmak çok anlamlıdır. 'Demokrasi için medya, Medya için demokrasi' ama demokrasi burada ne kadardır tartışılır. Yüzlerce gazeteci dostumuz içerde, yazı yazdıkları için sorgulanan gazetelerin kapandığı bir süreç yaşanıyor. Demokrasiden ne kadar söz edilir, bu durumda takdirinize bırakıyorum. Çünkü hepimiz bunları yaşıyoruz. Aslında sarı basın kartlarının hükümet tarafından verilmesine ben karşıyım. Çünkü kimin gazeteci olup olmayacağına hükümet veya iktidarın kamuda çalışanların karar vermemesi gerekir. Basın kartlarını vermesi gereken işin erbapları olan konfederasyon ve cemiyetler var. Bunların basın kartlarını vermesi daha uygun olur" diye konuştu.
Ardından programı sunan Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı; "Demokrasi için medya, medya için demokrasi' Türkiye'de gazeteciler için bir destek programıdır. Bu program gazetecilerin, gazete kuruluşlarının, cemiyetlerinin, ihtiyaç içerisinde bulunan gazetecilerin ve gazete kurumlarının yapısal ilerlemelerini ve yapısal sorunlarını çözümlemeyi amaçlayan bir programdır. Avrupa Komisyonu tarafından doğrudan finanse edilerek destek vermektedir. Gazeteciler Cemiyeti tarafından da Ankara'da yönetilmektedir. Türkiye'de çoğulcu medya ve özgür basının güçlendirilmesi için hayata geçirilen bir programdır. Basın özgürlüğü arasında tek başına hiçbir şey değildir. Çok özgür bir basın olarak sabahtan akşama kadar bir kişiyi övebilirsiniz. Halbuki bir basının düzgün ve demokrasiye katkı vermesi için çoğul olması gerekiyor, hümanist olması gerekiyor. Yani tek ses olmaması gerekiyor. Aynı günde 13 gazetenin aynı başlıkla aynı sayfa ile çıkması kabul edilecek bir durum değildir. Bir başka önemli sorun ise hukuk üstünlüğü herkesin hukuk önünde eşit olduğu bilinmesi gerekir. Ocak 2019 da başlayan programımız Nisan 2022'de sona erecek. Burada çeşitli destekler ve araçlarla gazeteci arkadaşları gazete kurumlarını ve kuruluşları destekleyeceğiz" diye konuştu.
Sözlerini şöyle sürdüren Kanlı; Burada çeşitli faaliyetler ve Finansal destek araçlarıyla gazeteci arkadaşları sivil toplum örgütleri ve kuruluşları destekleyeceğiz. Gazeteciler arasında dayanışmanın güçlendiği ve gazetecilerin kendini güvende hissettiği bir zemin oluşturmak amacındayız. Bu esasında en önemli bir husustur, herhangi bir eleştiri de herhangi bir siyasi saldırıda gazeteciler hemen kırılacakmış gibi hissediyor, kendini yalnız hissediyor. Sendikalaşma olarak yüzde 7 varsa bunun yüzde 5'i sarı sendika olması büyük bir sorunun olduğunun göstergesidir. Maalesef bugün Türk Basını bu durumdadır. Bu destekler için çeşitli projeler yapacağız. Ankara'ya gelen olursa biz onlara kendi kurduğumuz binada her türlü imkanları sağlayabilecek bir yer alan tahsis edebiliriz. Toplantı salonumuz, dizüstü bilgisayarlarınız vs. her şey var. Aynı zamanda İngilizce ve Türkçe tercüman desteği de sunabiliriz. Ankara'da kurduğumuz basın evinde yılda 7 üç yılda toplamda 21 mesleki atölye ve 1050 katılımcı hedefliyoruz. Her hafta gazeteci buluşmaları düzenleyeceğiz. 3 yılda 108 toplantı ve 3000 katılımcı hedefliyoruz" diye belirtti.
İfade ve basın özgürlüğü konusunda Türkiye'de raporlar pek sık yazılmasa da kendilerinin 2014'ten beri bu konuda raporlar yazdığını ifade eden Kanlı; "Türk basınında raporlar malum ortam dolayısıyla şimdiye kadar çok yazılmıyordu. Biz basın özgürlüğünden dolayı projemizde raporlar yazdık. Üç buçuk sene önce bu raporlar bitti. Ancak biz rapor yazmaya devam ediyoruz. Raporlarımız, aylık, 3 aylık ve yıllık olarak yazılıyor. Ayrıca sene bir de İngilizce kısa özetlerini yapıyoruz. 2014'ten beri yaptığımız tüm raporlarımızı 'Medya 4 Demokrasi' adı altında hepsini bir yerde topladık ve yayınlıyoruz. Türkçe ve İngilizce olarak üç ayda bir tekrar yapacağını söyledi."
Anadolu Ajansı'nın denetim altına alınmasını da eleştiren Kanlı; "Anadolu Ajansı ve basın kartları çok önemli bir durumdur. Aylardır yazıyoruz, çiziyoruz, daha önce olacak diye yazmıştık. Şimdi Anadolu Ajansı'nın da benzer ve ciddi bir sıkıntısı var. Bunları orada da görebilirsiniz. Her yıl 10 Ocak'ta 'Basın Özgürlüğü Ulusal Konferanslarımız' olacak. Çünkü 10 Ocak Türk basını için önemli bir gündür. Her ne kadar gazeteciler Bayramı olmaktan çıkmış olsa da yapacağımız toplantıların kalabalık olmasına gerek yok, önemli olan içeriğinin kalabalık olmasıdır. Bu 3 konferansa toplam 250 civarında gazetecinin katılmalarını bekliyoruz. Bu konuda değerli konuşmacıların olmasını bekliyoruz. Bu programın sonuçlarıyla beraber bir de meslek Onur Ödülü'nün dağıtıldığı bir olay olacak. Esas itibariyle Türkiye'de Basın özgürlüğünün tartışıldığı bir toplantı olacak" sözlerini kullandı.
Artık yaşlı ve korkusuz gazetecilerdense yeni, genç ve cesur gazetecilere desteklerin sunulması gerektiğini ifade eden Kanlı; "Onur Ödülü genç gazeteciler için önemlidir. Çünkü biz iki nesli kaybettik bir nesli daha kaybetmek istemiyoruz. Yani bu saatten sonra yaşlanmış gazetecileri ayakta tutmaktan bir şey çıkmaz. Önemli olan yeni gençleri ayakta tutabilmek. Şu anda önemli olan genç gazetecileri kurtarmak, genç kardeşlerimizi meslekte bir gelecek olduğunun, gelecekleri olduğunu ve onlara değer verildiğini göstermemiz gerekir. Bu çerçevede her yıl 3 dalda toplam 12 ödül dağıtacağız. Her dalda birinci gelenlere 1250 Euro, ikinciye 750 Euro, üçüncüye 500 Euro mesleklerini geliştirmek için ayni destek alacak. Yani ben bu ödülü mesleğimi geliştirmek için alıyorum ama ben bunu bilgisayar ya da fotoğraf makinesi olarak almak istiyorum derse bizde malzeme alarak onlara destek vereceğiz. Böylece amacına hizmet edecek ödüller olacak. Onur Ödülü ise Türk basınında 25 yıldır Türk basını ile ilgili sorunlara kafa yormuş, medya dışından kişiler hem de yaşamlarıyla ve hayat hikayeler ile gerçekte herkese örnek olan gazetelerimiz var. Bu gibi gazetecilerimize 'Onur Ödülü' vereceğiz. 'Onur Ödülü' kimlere verileceğini ulusal komite değerlendirip belirliyor ama her yıl bir ödül olacak sadece bir kişiye veya bir kuruma tek verilecek. Bu ödülü anlamlı olsun diye çoğaltmadık" dedi.
Bu projeye başvurmak için 4 şartın olduğunu dile getiren Kanlı; " Bu programa başvurmak için 4 şart aranıyor. Gerçek kişi yani gazeteci olmanız gerekir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şartı gözetmeksizin Türkiye'de ikamet etmeniz gerekiyor Daha önce gazetecilik yapmış olmanız gerekiyor ve medya sivil toplum kuruluşuna üye olmanız gerekiyor yani projemizin amaçlarından Birisi örgütlenmeyi artırmaktır. Destekler, 1000 Euro ile 15 bin Euro arasında değişiyor. Bir kişi birden çok kere başvurabilir, 15000 Euro'ya ulaşana kadar. 2019 yılında 189 bin avro dağıtılacak miktar az ama taleplerin fazla olacağını tahmin edebiliyorum. Ankara'da kurduğumuz 'Basın Evi Destek Aracı' gazetecilere, Medya sivil toplum örgütlerine, medya kuruluşlarında serbest çalışanlar ve gazetecilerin haber araştırma ve dizi yazılarına destek ile kendi dijital mecralarını kurmak isteyen gazetecilere destek ve genç gazetecilere destek şeklinde 4 çeşit destek olacak. 25 Nisan'da başvurular başlayacak ve 1 ay boyunca başvuru alacağız. Bu proje kapsamında desteklenen projeler, haber yazısı 75 Euro, araştırma yazısı ile dizi yazısı da 120 Euro para desteği olacak. Bir kişi bir yılda 5 kere bu desteğe başvurabilir. Aynı zamanda bu 40 ay boyunca devam edecek" diyerek sözlerine son verdi.
Diyarbakır'da 'Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi' adlı konferans düzenlendi. Bir otelde gerçekleştirilen konferansta basın camiasının içinde bulunduğu zor durumlar masaya yatırıldı.
Konferansa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Gazeteciler Cemiyeti Başkan yardımcısı Yusuf Kanlı, Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sefa Özdemir, Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkan Yardımcısı İhsan Özdemir ve üyeleri Güncel gazetesinden M. Zeki Özer, Yenigün Gazetesinden Osman Ergün ve Mesut Figançiçek ile yerel gazetelerin çalışanları katıldı.
Avrupa komisyonu tarafından doğrudan Finansman Anlaşmasıyla desteklenen ve Ankara'dan yürütülen gazetecilere ve gazete kuruluşlarına destek amacıyla düzenlenen 'Demokrasi İçin Medya, Medya İçin Demokrasi' konferansında basın camiasının içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmanın yolları, sarı basın kartının verilmesinin önündeki zorluklar ile genç gazetecilerin desteklenmesi için atılması gereken adımlar konuşuldu.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazım Bilgin, sözlerine şöyle baladı; "Aslında bir açılış konuşmasından ziyade bir kucaklaşma eski dostları görme, onlarla hasret giderme toplantısı desek daha iyi olur. Cemiyet başkanları ile ilişkimiz hep sürüyor. Ben 12 yıl Türkiye Gazeteciler Federasyonu başkanlığını yaptım, bu görevi şuanda genç arkadaşlar yürütüyorlar. Şimdi de federasyonun onursal başkanlığını yapıyorum. Bu bölgenin çok önemli dertlerinin olduğunu biliyorum insanın derdinin olması önemlidir. Ama derdini anlatamaması ve ona çare bulamaması en az derdi kadar önemlidir. Bu bölgenin de önemli sıkıntılarından birisi budur. Projenin Anadolu basını için önemli bir katkı sağlayacağı kadar projenin Diyarbakır'a katkı sağlamasını istiyorum, dedi.
Sefa Özdemir Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı; "Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu yöneticileri olarak Nazım beyin çizdiği yolda yürümeye çalışıyoruz. Basın İlan Kurumu'nun üyelerin seçimlerinde koordinasyon üyeliği yapıyorum. Bölgedeki arkadaşlarımızla konfederasyondan ziyade bununla tanışıklığımız var. Hakikaten seçim dönemlerinde ben Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeydim. Bu süreçlerde arkadaşların bize verdiği destek için teşekkür ediyorum. Bizler sorunlarımızın tespiti için bunları tespit edip çözümlerine gayret gösterirken maalesef son dönemde yaşanan gelişmeler bu sorunların çözümünü zorlaştırıyor. Özellikle Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün davet edilip İletişim Başkanlığı'nın kurulması ile birlikte sıkıntılarımızın çözüm bulur beklentisi içindeyken 1 kat daha arttı. Basın İlan Kurumu denetim daha önce bağlanmıştı, dün de Anadolu Ajansı denetime bağlandı. Bu kurumlar aslında iktidara bağlı çalışmayan kurumlar ama maalesef dün yayınlanan kararname ile Anadolu Ajansı da açıkça hükümetin emrine verildi. Burada bizi gazeteciler olarak ilgilendiren bölümü iletişim Başkanlığı'nın bizim basın kartlarımızı veriyor olmasıdır. Basın kartlarının komisyonunun toplanması için defalarca girişimde bulunduk. Basın kartlarını siyasiler vermesin ya da ilgili sendikaların vermesi noktasında bir teklifte bulunduk.
Federasyon Başkanı Mehmet Çelik; "Böyle bir projenin dinleyicisi olmak çok anlamlıdır. 'Demokrasi için medya, Medya için demokrasi' ama demokrasi burada ne kadardır tartışılır. Yüzlerce gazeteci dostumuz içerde, yazı yazdıkları için sorgulanan gazetelerin kapandığı bir süreç yaşanıyor. Demokrasiden ne kadar söz edilir, bu durumda takdirinize bırakıyorum. Çünkü hepimiz bunları yaşıyoruz. Aslında sarı basın kartlarının hükümet tarafından verilmesine ben karşıyım. Çünkü kimin gazeteci olup olmayacağına hükümet veya iktidarın kamuda çalışanların karar vermemesi gerekir. Basın kartlarını vermesi gereken işin erbapları olan konfederasyon ve cemiyetler var. Bunların basın kartlarını vermesi daha uygun olur" diye konuştu.
Ardından programı sunan Gazeteciler Cemiyeti Genel Başkan Yardımcısı Yusuf Kanlı; "Demokrasi için medya, medya için demokrasi' Türkiye'de gazeteciler için bir destek programıdır. Bu program gazetecilerin, gazete kuruluşlarının, cemiyetlerinin, ihtiyaç içerisinde bulunan gazetecilerin ve gazete kurumlarının yapısal ilerlemelerini ve yapısal sorunlarını çözümlemeyi amaçlayan bir programdır. Avrupa Komisyonu tarafından doğrudan finanse edilerek destek vermektedir. Gazeteciler Cemiyeti tarafından da Ankara'da yönetilmektedir. Türkiye'de çoğulcu medya ve özgür basının güçlendirilmesi için hayata geçirilen bir programdır. Basın özgürlüğü arasında tek başına hiçbir şey değildir. Çok özgür bir basın olarak sabahtan akşama kadar bir kişiyi övebilirsiniz. Halbuki bir basının düzgün ve demokrasiye katkı vermesi için çoğul olması gerekiyor, hümanist olması gerekiyor. Yani tek ses olmaması gerekiyor. Aynı günde 13 gazetenin aynı başlıkla aynı sayfa ile çıkması kabul edilecek bir durum değildir. Bir başka önemli sorun ise hukuk üstünlüğü herkesin hukuk önünde eşit olduğu bilinmesi gerekir. Ocak 2019 da başlayan programımız Nisan 2022'de sona erecek. Burada çeşitli destekler ve araçlarla gazeteci arkadaşları gazete kurumlarını ve kuruluşları destekleyeceğiz" diye konuştu.
Sözlerini şöyle sürdüren Kanlı; Burada çeşitli faaliyetler ve Finansal destek araçlarıyla gazeteci arkadaşları sivil toplum örgütleri ve kuruluşları destekleyeceğiz. Gazeteciler arasında dayanışmanın güçlendiği ve gazetecilerin kendini güvende hissettiği bir zemin oluşturmak amacındayız. Bu esasında en önemli bir husustur, herhangi bir eleştiri de herhangi bir siyasi saldırıda gazeteciler hemen kırılacakmış gibi hissediyor, kendini yalnız hissediyor. Sendikalaşma olarak yüzde 7 varsa bunun yüzde 5'i sarı sendika olması büyük bir sorunun olduğunun göstergesidir. Maalesef bugün Türk Basını bu durumdadır. Bu destekler için çeşitli projeler yapacağız. Ankara'ya gelen olursa biz onlara kendi kurduğumuz binada her türlü imkanları sağlayabilecek bir yer alan tahsis edebiliriz. Toplantı salonumuz, dizüstü bilgisayarlarınız vs. her şey var. Aynı zamanda İngilizce ve Türkçe tercüman desteği de sunabiliriz. Ankara'da kurduğumuz basın evinde yılda 7 üç yılda toplamda 21 mesleki atölye ve 1050 katılımcı hedefliyoruz. Her hafta gazeteci buluşmaları düzenleyeceğiz. 3 yılda 108 toplantı ve 3000 katılımcı hedefliyoruz" diye belirtti.
İfade ve basın özgürlüğü konusunda Türkiye'de raporlar pek sık yazılmasa da kendilerinin 2014'ten beri bu konuda raporlar yazdığını ifade eden Kanlı; "Türk basınında raporlar malum ortam dolayısıyla şimdiye kadar çok yazılmıyordu. Biz basın özgürlüğünden dolayı projemizde raporlar yazdık. Üç buçuk sene önce bu raporlar bitti. Ancak biz rapor yazmaya devam ediyoruz. Raporlarımız, aylık, 3 aylık ve yıllık olarak yazılıyor. Ayrıca sene bir de İngilizce kısa özetlerini yapıyoruz. 2014'ten beri yaptığımız tüm raporlarımızı 'Medya 4 Demokrasi' adı altında hepsini bir yerde topladık ve yayınlıyoruz. Türkçe ve İngilizce olarak üç ayda bir tekrar yapacağını söyledi."
Anadolu Ajansı'nın denetim altına alınmasını da eleştiren Kanlı; "Anadolu Ajansı ve basın kartları çok önemli bir durumdur. Aylardır yazıyoruz, çiziyoruz, daha önce olacak diye yazmıştık. Şimdi Anadolu Ajansı'nın da benzer ve ciddi bir sıkıntısı var. Bunları orada da görebilirsiniz. Her yıl 10 Ocak'ta 'Basın Özgürlüğü Ulusal Konferanslarımız' olacak. Çünkü 10 Ocak Türk basını için önemli bir gündür. Her ne kadar gazeteciler Bayramı olmaktan çıkmış olsa da yapacağımız toplantıların kalabalık olmasına gerek yok, önemli olan içeriğinin kalabalık olmasıdır. Bu 3 konferansa toplam 250 civarında gazetecinin katılmalarını bekliyoruz. Bu konuda değerli konuşmacıların olmasını bekliyoruz. Bu programın sonuçlarıyla beraber bir de meslek Onur Ödülü'nün dağıtıldığı bir olay olacak. Esas itibariyle Türkiye'de Basın özgürlüğünün tartışıldığı bir toplantı olacak" sözlerini kullandı.
Artık yaşlı ve korkusuz gazetecilerdense yeni, genç ve cesur gazetecilere desteklerin sunulması gerektiğini ifade eden Kanlı; "Onur Ödülü genç gazeteciler için önemlidir. Çünkü biz iki nesli kaybettik bir nesli daha kaybetmek istemiyoruz. Yani bu saatten sonra yaşlanmış gazetecileri ayakta tutmaktan bir şey çıkmaz. Önemli olan yeni gençleri ayakta tutabilmek. Şu anda önemli olan genç gazetecileri kurtarmak, genç kardeşlerimizi meslekte bir gelecek olduğunun, gelecekleri olduğunu ve onlara değer verildiğini göstermemiz gerekir. Bu çerçevede her yıl 3 dalda toplam 12 ödül dağıtacağız. Her dalda birinci gelenlere 1250 Euro, ikinciye 750 Euro, üçüncüye 500 Euro mesleklerini geliştirmek için ayni destek alacak. Yani ben bu ödülü mesleğimi geliştirmek için alıyorum ama ben bunu bilgisayar ya da fotoğraf makinesi olarak almak istiyorum derse bizde malzeme alarak onlara destek vereceğiz. Böylece amacına hizmet edecek ödüller olacak. Onur Ödülü ise Türk basınında 25 yıldır Türk basını ile ilgili sorunlara kafa yormuş, medya dışından kişiler hem de yaşamlarıyla ve hayat hikayeler ile gerçekte herkese örnek olan gazetelerimiz var. Bu gibi gazetecilerimize 'Onur Ödülü' vereceğiz. 'Onur Ödülü' kimlere verileceğini ulusal komite değerlendirip belirliyor ama her yıl bir ödül olacak sadece bir kişiye veya bir kuruma tek verilecek. Bu ödülü anlamlı olsun diye çoğaltmadık" dedi.
Bu projeye başvurmak için 4 şartın olduğunu dile getiren Kanlı; " Bu programa başvurmak için 4 şart aranıyor. Gerçek kişi yani gazeteci olmanız gerekir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı şartı gözetmeksizin Türkiye'de ikamet etmeniz gerekiyor Daha önce gazetecilik yapmış olmanız gerekiyor ve medya sivil toplum kuruluşuna üye olmanız gerekiyor yani projemizin amaçlarından Birisi örgütlenmeyi artırmaktır. Destekler, 1000 Euro ile 15 bin Euro arasında değişiyor. Bir kişi birden çok kere başvurabilir, 15000 Euro'ya ulaşana kadar. 2019 yılında 189 bin avro dağıtılacak miktar az ama taleplerin fazla olacağını tahmin edebiliyorum. Ankara'da kurduğumuz 'Basın Evi Destek Aracı' gazetecilere, Medya sivil toplum örgütlerine, medya kuruluşlarında serbest çalışanlar ve gazetecilerin haber araştırma ve dizi yazılarına destek ile kendi dijital mecralarını kurmak isteyen gazetecilere destek ve genç gazetecilere destek şeklinde 4 çeşit destek olacak. 25 Nisan'da başvurular başlayacak ve 1 ay boyunca başvuru alacağız. Bu proje kapsamında desteklenen projeler, haber yazısı 75 Euro, araştırma yazısı ile dizi yazısı da 120 Euro para desteği olacak. Bir kişi bir yılda 5 kere bu desteğe başvurabilir. Aynı zamanda bu 40 ay boyunca devam edecek" diyerek sözlerine son verdi.