DİYARBAKIR

Diyarbakır’da kitlesel yürüyüşte 'süreç' vurgusu

Diyarbakır’da Demokratik Kurumlar Platformu tarafından gerçekleştirilen yürüyüşte yaşanan sürece vurgu yapıldı. Burada konuşan DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu yürüyüşten kimse korkmamalı. Bu yürüyüş bu ülkede yaşanan acılara son verme yürüyüşüdür” ifadelerini kullandı.

Loading...

Abone Ol

DİYARBAKIR HABER – Demokratik Kurumlar Platformu, Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi'nden Oryıl’a kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşe Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, milletvekilleri, belediye eşbaşkanları, sivil toplu örgütü temsilcileriyle birlikte binlerce kişi katıldı.

Cezaevi önünde başlayan yürüyüş Oryıl’da sonlandırdı.

Burada konuşan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Sayın Öcalan’ın sloganına, posterlerine izin vermeyenlere, barikat kuranlara diyoruz ki; o pankartları taşıyan annelerimizin her birini ellerinden öpüyoruz, o kadar değerlidir. İradesine, mücadelesine sahip çıkan halkımız, annelerimiz, gençlerimiz, kadınlar ellerinde pankartlarla zafer işaretlerinden güç alanlar, ‘Bu sorunun çözümü mümkündür, sorunun çözümünde Sayın Öcalan başaktördür’ diyor. Bu yürüyüşten kimse korkmamalı. Bu yürüyüş bu ülkede yaşanan acılara son verme yürüyüşüdür. Evlatlarını kaybeden annelerin mücadelesiyle var olanların yürüyüşüdür. Bu yürüyüş Rojava’daki mücadeleyi büyüten yürüyüştür” şeklinde konuştu.

‘Komisyonun en önemli görevi Öcalan ile görüşmektir’

Kürt sorununun çözümü noktasında başlayan sürecin üzerinden neredeyse bir yıl geçtiğine dikkat çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın çağrısından bugüne Kürt hareketinin ve Sayın Öcalan’ın çözümü hiç bitmedi. Sayın Öcalan elindeki tüm imkanları halkıyla, örgütüyle birlikte yapmaktan vazgeçmedi. Meclis’te kurulan komisyonda Sayın Öcalan’la görüşüp görüşmemeyi tartışıyorlar. Kurulan komisyon Sayın Öcalan’ın ısrarı ve iradesiyle kurulmuştur. Yol alabilmek için yapabilecek en önemli şey Sayın Öcalan’la görüşmektir. O komisyonla yan yana gelemeyen siyasi partiler yan yana gelebildi. Kür sorununun tarihi çözümünde her kes söz sahibi kılındı. Bunun kıymetini bilmek zorundalar” ifadelerini kullandı.

‘Umut hakkı demokratik entegrasyonun anahtarıdır’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) “umut hakkı” noktasında verdiği ihlal kararının üzerinden 11 yıl geçtiğini ve bu süre zarfında adım atılmadığını hatırlatan Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bu ülke ‘umut hakkı’ uygulanmasıyla özgürlüğüne kavuşabilecek. Sayın Öcalan diyor ki; ‘Umut hakkı demeyelim, umudun ilkesi diyelim.’ Umut hakkı hukukidir doğru ama aynı zamanda siyasidir. Yeni bir dönemdeyiz. Hukuksuzluğun son bulduğu ve bütün halkların bir arada yaşayabileceği bir eşikteyiz. Umut hakkı demokratik entegrasyonun hayat bulması için önemli anahtardır. Bütün halkların birlikte yaşayabilmesi için önemli bir eşiktir. O yüzden kültürlerimizi, hayatlarımızı ortak ifade edebileceğimiz hayat, ‘umut hakkı’nın hayat bulmasıyla mümkündür. Bu ülkede yeni dönemin adına kardeşlik koyup bu yürüyüşe izin vermeyenlere soruyoruz; Ne kadar daha görmezden geleceksiniz. Baş aktör olan Sayın Öcalan’la İmralı’da hapis tutulamaz. Bu ülkenin siyasi koşullarında bir cezalandırma olarak tarif edilen devlet aklına karşı, Sayın Öcalan İmralı Adası’nı barış adası yapmıştır. Bütün demokrasinin, adaletin ve barışın hayat bulacağı bir merkez haline getirmiştir" ifadelerini kullandı.

‘Umut Hakkı için komite karar vermeli’

Kürdistan’da büyük bir direniş olduğuna dikkati çeken Çiğdem Kılıçgün Uçar, “umut hakkı” için komitenin bugün ya da yarın kararını açıklaması gerektiğini söyledi.

Çiğdem Kılıçgün Uçar şöyle devam etti:

“Bu karar Türkiye’nin demokrasisine destek olacak bir karar olmalıdır. Bu ülkenin geleceğinin hangi normlar üzerine kurulacağının göstergesidir. Özgürlüğü, adaleti, hukuku savunmamızın suç olmadığı yeni bir döneme ihtiyacımız var. O yeni dönemin adı da Barış ve Demokratik Toplum Süreci’dir. Baş aktörü de Kürt Halk Önderi yani Sayın Abdullah Öcalan’dır.”

‘Bu süreç özgürlükle sonuçlanacak’

Uçar, konuşmasını şöyle tamamladı: “Bu irade diyor ki; ‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan özgür olmalıdır, özgür çalışır koşullara kavuşmalıdır.’ Toplumsal kardeşlik herkesin kendi değerleri, inancıyla var olabildiği bir toplumdur. Demokratik toplum herkesin kendi hakkaniyetiyle hayat bulduğu toplumdur. Bu mücadele Kürdistan’da hiç bitmedi, Rojava’da hayat buldu, Kuzey Kürdistan’da hayat bulmasına ramak kaldı. Bu bizim mücadelemize bakıyor. Olması gereken Kürt Halk Önderi’nin çağrısına bakarak pozisyon almaktır. Hiç kimsenin menfaatine heba edilemeyecek bir süreçle karşı karşıyayız. Her şeye rağmen mücadelesini yükseltmekten vazgeçmeyen değerli annelerimiz, mücadele bayrağını taşıyan genç, emekçi arkadaşlarımız sizin sayenizde buradayız. Her birinizin sayenizde, bu süreç hepimizin özgürlüğüyle sonuçlanacak.”

Açıklamanın ardından eylem son buldu. (Fotoğraflar: DBP X)