DİYARBAKIR

ENGELSİZ DİYARBAKIR İÇİN YOLUN NERESİNDEYİZ?

İHSAN ÖZDEMİR

Koskoca, bomboş bir yolun tam ortasında bulunan engelli rampasının bulunduğu yere park eden bir araç gördüğünüzde ne düşünürsünüz ya da 50 metre mesafelik bir yolun bulunduğu kavşakların tümünün engelli rampalarının toptan sürücüler tarafından kapatılmasına ne isim verirsiniz? Bunları denetlemekle yükümlü olanlar olmuş olsa bu rahatlığı yaşayabilecekler miydi? Engelli vatandaşlar kendi hak ve yaşamlarını koruyan yasaların uygulanmasını talep ediyor ve ekliyorlar: “Her gün aynı yolu kullanıyorum ve her gün basın yoluyla kurumların engelliler için yaptıklarını iddia ettikleri hizmetleri okuyorum. Her ikisini de kullanamıyoruz. Yetkililere duyurumuz olsun" diyerek tepkilerini gösteriyorlar.

5378 sayı ve 01 Temmuz 2005 tarihli Özürlüler Kanunu göre, tüm Türkiye"de fiziki çevre düzenlemeleri ve ulaşılabilirliği için 7 yıl süre tanınmıştı. Bu süre, Temmuz 2012"de doldu. Ardından verilen 1 yıllık ek süre de sona erdi ve manzara 2018 yılında olmamıza rağmen çokta fazla değişmedi. Erişebilirlik ifadesi her ne kadar insan yapımı, doğal, fiziksel çevre başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve kültürel çevreye ulaşabilme, bu çevrelerde verilen hizmetlerden yararlanma, katkıda bulunma olanaklarına sahip olmayı ifade eden erişebilirlik, her türlü hakkın kullanımında önemli bir unsur olarak karşımıza çıksa da engelli bireylerin erişim hakları sürekli kısıtlanıyor. Engellilerin hizmetlere erişimi söz konusu olduğunda başta sokakta araçlarını park edenler engellilerin sosyal yaşam haklarını sabote ederken, bu haktan yararlanma çabalarına sessiz kalan kurumlar ise hala suskunluklarını koruyor.

Engelli bir birey olarak yaşadıklarının işkenceden farksız olduğunu belirten Ahmet B. İnanmayan buyursun gelsin, benimle birlikte kaldırımları kullanmaya çalışsın, eğer kullanabilirlerse artık susacağım. Birde anlamadığım bir diğer husus ise engelli rampalarının önüne park eden araçların bu çirkefliklerinden vazgeçmesi için caydırıcılığı uygulatabilecek bir kurum yok mu? Bu kimlerin görevi? Birilerinin görevi ise neden görevlerini ifa etmiyorlar?” diye sorular yöneltti.

Toplumun büyük bir bölümü tarafından görmezden gelinen, hatta oldukça saygısız muamelelere tabi tutulan Engelli bireylerimiz fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel çevreye, hizmetlere, bilgiye ve iletişime erişebilirlikleri sağlanabiliyor mu? Bunları denetlemekle yükümlü kurumlar çalışmalarını büyük bir ciddiyetle yapıyor mu? Bu kurumların yayımladığı raporlar ile gerçek dünyada ki uygulamalar birebir örtüşüyor mu? İşte bu ve buna benzer çok fazla soru askıda kalıyor aslında.



Yasalar her ne kadar cadde ve sokaklarda engelli bireyler için yapılan rampalar, sarı çizgiler ve farklı çalışmaları engelleyenler ile ilgili cezai müeyyideleri uygun görse de gerçek yaşamda bunların uygulanmadığını görmek üzüntü verici.

Her fırsatta Öz Diyarbakır Gazetesi olarak Engelli bireylerimizin hakları ve engellenen yaşamlarını konu etmiş olsak ta bir sonraki gün gündeme getirdiğimiz konularla ilgili olarak duyarsızlık ve bananecilik kendini tam anlamı ile gösteriyor.

Diyarbakır"ın Yenişehir ilçesine bağlı kooperatifler mahallesi başta olmaz üzere tüm sokaklarında engelli bireyler için ayrılmış olan alanların hemen, hemen hepsi bu aymazlığın kurbanı. Yayaların dahi geçebileceği alanları bile araçların gazabına teslim eden ilgililerin ne yapmak istediğine anlam veremeyen vatandaşlar, tepkilerini ortaya koymaya devam ediyorlar.

Oysaki 21. Yüz yılda, toplum olarak engelli bireyleri görmezden gelmeye devam ettiğimizin en bariz kanıtını her gün kullanmış olduğumuz karayollarında görmemiz mümkün.

5378 sayı ve 01 Temmuz 2005 tarihli Özürlüler Kanunu göre, tüm Türkiye"de fiziki çevre düzenlemeleri ve ulaşılabilirliği için 7 yıl süre tanınmıştı. Bu süre, Temmuz 2012"de doldu. Ama maalesef bu sürenin bitimine çok az bir zaman kala, ek süre istendi. Sürenin dolmasına az bir zaman kala, ek süre talep edilmesine tepki gösteren Sivil Toplum Kuruluşları imza kampanyası başlatmıştı.

Diyarbakır"da çevre şartları, ulaşılabilirlik, mimari engeller her ne kadar kurumlar tarafından kısmen düzenlemeye tabi tutulsa da engelli bireylerin kullanımının sağlanması noktasında ciddi sıkıntılar yaşanıyor, denetimlerin yapılmaması ise sıkıntıyı çok daha kötü bir aşamaya getiriyor.

Yazar Aliye Yücel, toplumun büyük bir bölümünün engellilik anlamında bilinçli davranmadığına işaret ederek şunları söylüyor: “Belki toplum olarak bilinçli değiliz. Belki de durumun hassasiyeti bilinmiyor. Ya da cezası neyse öderiz! Niye uğraşalım! diye düşünülüyor. Oysaki dışarı çıkmak, bir yere gitmek, bir işini halletmek isteyen pek çok engelli sadece bu yüzden evinden dışarı çıkamıyor, çıkmak istemiyor, çıkarsa da çok zorlanıyor. 5378 sayılı yasa engelliler için çok önemli bir adım olacaktı. Pek çok engelli, bu yasanın başlangıç tarihi olan Temmuz 2012"yi engellerin kalkacağı zaman olarak görüyordu. Her fırsatta “Süre uzatılmayacak ve çalışmalar zamanında bitecek” diye açıklamalar yapılsa da bir arpa boyu yol alınmadı. Her fırsatta engellilerin yanında olduğunu belirtenler, galiba samimi değiller. Kanunlar ve talimatlar olduğu halde bu düzenlemeler hiçbir alanda uygulanmıyorsa, eksiklikleri gidermek yerine erteleniyorsa sorumlu kimdir? Yerel yönetimler, ilgili kurum yetkilileri, sivil toplum örgütleri ve biz,  hepimiz! Bir şeyler yapmalı ve bunun engelliler için hayati bir önem taşıdığını mutlaka anlatmalıyız! Engelliler için biz de uyumamalıyız!”