Tatlı Para" Tuzağı: 250 Milyon Dolarlık Yatırımın Ardındaki Sessiz Çığlık
ürkiye ekonomisinde yapısal sorunlar ve siyasal iklimin yatırım kararlarına etkisi uzun süredir tartışma konusu. Halk TV ekranlarında yayınlanan Yeni Bir Sabah programında gazeteci İsmail Küçükkaya’nın aktardığı çarpıcı bir diyalog, bu sorunun ne kadar derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Türkiye ekonomisinde yapısal sorunlar ve siyasal iklimin yatırım kararlarına etkisi uzun süredir tartışma konusu. Halk TV ekranlarında yayınlanan Yeni Bir Sabah programında gazeteci İsmail Küçükkaya’nın aktardığı çarpıcı bir diyalog, bu sorunun ne kadar derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Küçükkaya’nın programda anlattığına göre, hükümete yakınlığıyla bilinen, ismi açıklanmayan bir iş insanı, Türkiye’ye yaptığı 250 milyon dolarlık yatırımın ardından yaşadığı hayal kırıklığını şöyle ifade etti:
“Ben salağım.”
Bu sözler, yalnızca bir yatırımcının kişisel pişmanlığını değil, aynı zamanda Türkiye’de üretim ve reel yatırımların nasıl ikinci plana itildiğini gözler önüne seriyor. Küçükkaya, bu cümlenin ardından iş insanının açıklamalarına şu sözlerle yer verdi:
“Ben yaparım yatırımımı da ülkem için. Fakat Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu biraz daha anlatman lazım.”
Faizle Para Kazanmak Yatırımdan Kolay
Küçükkaya'nın aktarımına göre, birçok iş insanı üretim ve istihdam yaratmak yerine, yüksek faizle risksiz kazanç elde etmeyi tercih ediyor. Programda verilen örnek oldukça dikkat çekici:
“Doları bozduruyorlar. Diyelim 100 milyon dolar. TL'ye çevirip yüzde 50-52 faizle bankaya yatırıyorlar. Bir yıl sonra faiz kazancıyla tekrar dolara dönüyorlar. Ne risk var, ne emek. Tatlı para.”
Bu modelin, girişimciliği ve üretimi cezalandıran, paradan para kazanan anlayışı ödüllendiren bir sistem yarattığına dikkat çeken Küçükkaya, uzun vadede bu sistemin ülke ekonomisi için ciddi bir tehdit olduğunu vurguladı.
“Vatanseverlik mi, Aptallık mı?”
Kendisine “salak” dendiğini ifade eden iş insanı, bu yatırımı vatanseverlik duygusuyla yaptığını belirtiyor. Öz kaynaklarını kullanarak, yüksek faiz yüküne rağmen projelerini hayata geçiren yatırımcı, bu tercihin toplumda değer görmediğini ima ediyor:
“Ne yapalım? Yapıyoruz. Bana 'Salak' diyorlar. Olsun.”
Ekonomik Dengesizlik ve Siyasi İklim
İsmail Küçükkaya, bu açıklamayı örnek göstererek, mevcut ekonomik sistemin ne kadar sağlıksız bir noktaya geldiğini şu sözlerle ifade etti:
“Bu ülkenin içinde bulunduğu siyasal iklim ve bu siyasal iklimin ekonomiye faturasını daha fazla konuşmamız gerekiyor.”
Küçükkaya'ya göre, hem iktidar hem de muhalefetin, yatırım ortamını bozacak politik atmosferi ve ekonomi politikalarını sorgulaması, toplumun tüm kesimleri için büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, üretim odaklı, istihdam yaratan yatırımlar yerine; kısa vadeli, faiz ve dövizden kazanç sağlayan bir ekonomik düzen kalıcı hale gelebilir.
Sonuç: Yatırımın Onuru ve Ekonominin Gerçeği
250 milyon dolarlık yatırım yapan bir iş insanının bu serzenişi, yalnızca bir kişisel hikâye değil. Aynı zamanda, Türkiye’de yatırım yapmanın ne kadar zorlaştığının, rasyonel ekonomik politikaların nasıl ikinci plana atıldığının ve iş dünyasındaki moral bozukluğunun bir göstergesi.
Eğer ekonomik model kısa vadeli kazançları değil, uzun vadeli üretimi teşvik etmeye başlarsa; sadece yatırımcılar değil, toplumun tüm kesimleri bundan fayda sağlayacaktır. Ancak bugünkü sistemde, vatanseverlikle hareket eden yatırımcılar, ne yazık ki çoğu zaman yalnız kalıyor.