DİYARBAKIR HABER – AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Meclis'te kurulan komisyonun amacını, sürece toplumsal desteğin önemini ve yeni anayasa tartışmalarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Rûdaw TV’de açıklamalarda bulunan Ensarioğlu, çözüme toplumsal desteğin yüzde 75 civarında olduğunu belirterek, "Yani memleketin, Türkiye'nin kahir ekseriyeti bu sürece destek veriyor. O yüzden biz bu Meclis komisyonunun kurulmasını önemsedik. Bütün siyasi partilerin bu komisyonda yer almasını, destek olmasını önemsedik. Çünkü bu tür mühim meseleleri çözerken toplumsal destek çok çok önemli. Bizim işimizi kolaylaştırıyor. Topluma rağmen, millete rağmen bu işler olmaz. O yüzden bu işlere ilk başlarken bildiğiniz gibi bundan on beş yıl önce komisyonlar kuruldu, bütün Türkiye'ye dağılındı ve millete bunun faydası anlatılmaya çalışıldı ve toplumsal destek alınmaya çalışıldı” dedi.
“Çok daha güçlü bir destek var”
Ensarioğlu şunları dile getirdi:
“O günden bugüne çok mesafe aldık ve şu anda çok daha güçlü bir destek var. Biz de parti olarak, ben de bir haftadır Diyarbakır'dayım. Her gün sivil toplum kuruluşlarıyla ilçeleri dolaşıyoruz. İlçe ziyaretlerinde millete bu terörsüz Türkiye sürecinin ne anlama geldiğini, faydalarını anlatmaya çalışıyoruz.
‘Sabote etmeye çalışanlar var’
Partinin yaptığı çalışma da buna benzer bir çalışma. Yani bu sürece ilişkin belirlenen birtakım söylemler var. Bu söylem bazında bir söylem birliği oluşturmaya çalışıyoruz. Bu hassas meselelerin çok iyi izah edilmesi lazım. Çünkü bir taraftan da bu işi sabote etmek isteyen çevreler de boş durmuyor. Onlar da işte bizim söyleyeceğimiz her sözde, ‘Acaba yeni bir hassasiyet yaratıp bunun üzerinden provoke edebilir miyiz?’ diye birtakım girişimleri var.
Buna da fırsat vermemeye çalışıyoruz. Güçlü bir destek var. Buna rağmen süreci hassas yürütüyoruz. Bu söylem birliği çok önemli. Hiçbir kesimi rahatsız etmemek lazım. Yani burada hem Milliyetçi Hareket Partisi ve AK Parti, yani Cumhur İttifakı'nın bir projesi olarak, devlet projesi olarak biz bunu ortaya koyduk ama bu anlamda hem bizim tabanımızı, hem Milliyetçi tabanı, hem de diğer partilerin tabanını... Hiçbir kesimde hassasiyetler oluşturmamak lazım. Barışın dilini tercih etmek lazım. Biz de bu barış dili konusunda söylem birliği açısından çalışıyoruz. Parti Genel Merkezi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla böyle bir çalışma içinde bizler de sahada millete bunu anlatmaya çalışıyoruz.”
Türk-Kürt İttifakı'nın yeniden tesisi
Süreç komisyonuna dair soruyu yanıtlayan Ensarioğlu, şunları söyledi:
“Şu anda bu komisyon Meclis'te yasayla kurulmuş bir komisyon değil. Bu komisyon sadece bu süreci kolaylaştırmak, toplumsallaştırmak için kurulmuş bir komisyondur. Bu komisyonun görevi de silah bırakmayla sınırlıdır.
Ama bu mesele sadece silah bırakmayla sınırlı bir mesele değil tabii ki. Komisyonun görevi bununla sınırlı olsa bile aslında bu mesele sadece silah bırakmayla sınırlı değil. Bu mesele, bunu da aşan, sürekli dile getiriyoruz, son yüzyılda zayıflayan Türk-Kürt İttifakı'nın, yani bu bin yılı aşan Türk-Kürt İttifakı'nın bu coğrafyada yeniden tesisiyle ilgili bir süreçtir.
Komisyonun görev tanımlaması
Tabii ki silahları bırakan silahlı güçlerin akıbeti ne olacak? Bununla ilgili yeni anayasada Türkiye'de hem Kürtlerin hem bütün kesimlerin tüm haklarıyla eşit yurttaş olarak kendini içinde ifade edebileceği yeni bir anayasa, demokratik, çoğulcu bir anayasa... Silahlı güçlerin akıbeti bütün bunlarla ilişkili veyahut da bunların sosyal, siyasal hayata entegrasyonu ve toplumsal travmanın nasıl atlatılacağı, psikolojik boyutu... Bütün boyutuyla bu meseleler tabii ki ele alınacak ama bu komisyon bununla sınırlandı ve ‘Acaba bunun dışında bir şey olmayacak mı?’... Tabii ki olacak. Yani birtakım yasal düzenlemeler olacaksa bunu Meclis açıldığında ele alacak. Anayasal düzenleme gerekiyorsa yeni anayasa gündemde zaten, yeni anayasada var olan sorunlarımızı zaten çözeceğiz.
O yüzden bunun gereği neyse, yani sebep ve sonuçlarıyla bu meseleyi tümden çözeceğiz. Ama bu mesele sadece silah bırakma veya terörsüz Türkiye süreci de değil. Bu mesele bunu da aşan, daha büyük boyutta bütün bu coğrafyaya kardeşliği, barışı, huzuru getirecek olan bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin, ittifakının yeniden tesisiyle ilgili bir meseledir.
‘Yeni Türkiye hem Kürt'ün devleti olacak hem Türk'ün devleti olacak’
Anayasa bunun dışında... Yani herhangi bir anayasa pazarlığı falan kimseyle yapılmadı ama anayasa bunun dışında, Sayın Cumhurbaşkanımızın geçen Kızılcahamam'da da ifade ettiği gibi, Kürtlerin ne sorunu varsa oturup konuşacağız. Alevilerin ne sorunu varsa oturup konuşacağız. Yeni anayasada kimse kendini öteki görmeyecek. Eşit yurttaşlık temelinde çoğulcu, demokratik bir anayasa olacak.
Bu eşit yurttaşlık temelinde yani artık yeni Türkiye'de bu ülke hem Kürt'ün devleti olacak hem Türk'ün devleti olacak hem Alevi'nin devleti olacak hem Sünni'nin devleti olacak. 86 milyon kim varsa, kendini nasıl ifade ediyorsa bu ülkede eşit olacak. Bunlar statükocudurlar. Bunlar değişime kapalıdırlar. Bunlar imtiyazlı kesimlerdir. Zaten biz onlara karşı mücadele ediyoruz. Bizim için sorun değil kimin karşı olduğu. Önemli olan bu ülkenin ihtiyacı, bu ülkenin insanının ihtiyacı olan demokratik, çoğulcu, yeni bir anayasayı, sivil bir anayasayı var edebilmektir. Biz bunu da onlara rağmen yapacağız inşallah.”
‘Kürt sorununun ilk dört maddeyle ilgisi yok’
Ensarioğlu, yeni anayasa tartışmalarının "değiştirilemez ilk dört madde" üzerinden sabote edilmeye çalışıldığını belirterek, bu konunun Kürt sorunu ile bir bağlantısı olmadığını net bir dille ifade etti:
"Yani Kürt sorununun ilk dört maddeyle bir ilgisi yok. İlk dört maddenin Kürt sorunuyla da bir ilgisi yok. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin bayrağı, başkenti, İstiklal Marşı... Zaten Kürtlerin böyle bir derdi yok. Kürtlerin bu dört maddenin değişimi gibi bir derdi yok. Sadece bu dört maddeye ilişkin birtakım açıklamalar yaparak toplumsal hassasiyetleri kaşımaya çalışıyorlar, yeni anayasayı engellemeye çalışıyorlar. Yoksa bizim ilk dört maddeyle Kürt sorunuyla bir ilgimiz yok. Kimsenin de ilk dört maddeyle bir ilgisi yok. Biz sadece, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin değiştiremeyeceği hiçbir şey yoktur, derken milletin iradesinin üstünde bir iradenin olamayacağını anlatmaya çalışıyoruz. Yoksa ilk dört madde gündemimizde bile yok, Kürt sorunu ile de bir ilgisi yok."