DİYARBAKIR HABER- Diyarbakır’ın tanınmış ses kayıt ustalarından Muhittin Akbey, 1972 yılında kurduğu SES Stüdyosu ile kentin müzik tarihine tanıklık etti.
Yıllar içinde Mardin Kapı’dan Dağkapı’ya, Güçlü Pasajı’ndan bugünkü yerine kadar uzanan bir yolculuk yaşadığını belirten Akbey, “Burası benim hayatımın yarısı” diyor.
Akbey, “1972’de ofiste başladık, sonra Mardin Kapı, ardından Mersin ve Dağkapı derken 40 yıldır aynı yerdeyim. Kasetlerle büyüdük, kasetlerle yaşlandık.” Diye ekliyor.
“40 bin kasetlik arşivim bir hazine”
Bugün elinde yaklaşık 40 bin kasetten oluşan dev bir arşiv bulunduğunu söyleyen Akbey, bu arşivin yalnızca kendisi için değil, Diyarbakır kültür tarihi açısından da çok kıymetli olduğunu ifade etti.
Akbey, “Bakan da geldi, görüştük. Ben bir kültür evi değil, kalıcı bir müze istiyorum. Çünkü kültür evi geçici olur; başkan değişir, ilgi biter. Benim emeğim boşa gitmesin istiyorum” ifadelerini kullandı.
Akbey, devlet desteği alamadığını belirterek, “El uzatılmadığı için burada kendi imkânlarımla gençlere hitap etmeye çalışıyorum” dedi.
“Kasetler artık üretilmiyor, nostaljiyle ayakta duruyoruz”
Kasetlerin Türkiye’ye 1968-70 yıllarında geldiğini anlatan Akbey, o yıllarda kasetlerin kaçak yollarla ülkeye girdiğini, boş kasetlere plaklardan ses kaydedildiğini hatırlattı. Akbey, “O zamanlar orijinal yoktu. Boş kaset getirip plaklardan doldururduk. Şimdi ise fabrikalar kapandı. Kaset üretimi diye bir şey yok. Hammadde yok, makineler yok.”ifadelerini kullandı.
Kaset satışlarının tamamen nostaljiyle sınırlı olduğunu vurgulayan Akbey, “Bazen öğrenciler geliyor, sırf geçmişi görmek için fotoğraf çekiyor. Parası olmayanlar katkı olsun diye bahşiş bırakıyor. Manevi değeri var ama maddi olarak neredeyse sıfır.” dedi.
“Gençler kaseti ilk kez burada görüyor”
Akbey’in en çok önemsediği şey, gençlerin geçmişle tanışmasını sağlamak. Kasetlerin nasıl çalıştığını, müziğin bir zamanlar nasıl dinlendiğini anlatırken yüzlerce gencin ilgisini çekiyor. Akbey, şöyle dedi; “2000 doğumlu bir çocuk kaseti hiç görmemiş. Geliyor, ‘Bu ne?’ diye soruyor. Ben de gösteriyorum, nasıl çalındığını anlatıyorum. Fotoğraf çekip gidiyor. Bu bile beni mutlu ediyor.”
“Bir müze kurulmalı”
Kasetlerin, müziğin analog dönemine ait en önemli belleklerden biri olduğunu vurgulayan Akbey, devlete çağrıda bulundu: “Benim tek isteğim kalıcı bir müze. 40 bin kaset, yüzlerce sanatçıya ait kayıt var. Bunlar yok olmasın, gelecek nesillere kalsın.”
“Kasetler bitti ama ruhu hâlâ burada”
Muhittin Akbey’in dükkânı bugün sadece bir ses stüdyosu değil, Diyarbakır’ın müzik tarihine açılan bir kapı. Kasetler artık üretilmese de onun arşivi, geçmişin sesini bugüne taşıyor. Ben bu işi sevdiğim için yapıyorum. Artık ticaret değil, hatıra. Kaset bitti ama o sesler hâlâ burada.”