Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Müslümanların kanı ve canı söz konusu olduğunda dünya ülkelerinin çifte standart sergilediğini belirterek, "Mesele, petrol, altın, elmas, pazar payı olunca bu ülkelerin adeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometre öteden koşup geldiklerini biz çok iyi biliyoruz. Ama aynı ülkelerin Filistin'deki katliamlara, Arakan'daki soykırıma, komşumuz Suriye'de yüz binlerce masumun hayatına mal olan zulme nasıl sırtlarını döndüklerini de gayet iyi farkındayız" dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 100 ülkeden 250 davetlinin katılımıyla düzenlenen "Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi" İstanbul’da başladı. Zirvenin Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan açılış oturumuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, akademisyen, aktivist, gazeteci ve yazarlar katıldı.
Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde Müslümanlara yönelik saldırıların sıradan hale geldiğini söyleyerek, "Bugün demokrasi ve hukuk havariliği yapan birçok devlette Müslüman ve mültecilere yönelik saldırlar sıradan hale gelmiştir. Müslümanların iş yerleri, evleri, ibadethaneleri ırkçıların hedefi oluyor. Bunun en önemli zemini de Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa. Buralarda bunlar devam ediyor. Müslüman kadınlar sırf başörtüsü kattıkları için sokakta, çarşıda tacize uğruyor. Bunun da en önemli örneği Fransa. Bunun yanında bunlar insanları da ayırıyorlar. Mesela Fransa Romanları derdest etti. Hani sen AB üyesi idin. AB müktesebatında herhangi bir ırk mensubunu derdest edebilir misin? Bunlar romanlara karşı bunu yaptı” ifadelerini kullandı.
Müslümanların gettolara hapsedilmeye çalışıldığını savunan Erdoğan, "Bizim tuzağa düşmememiz gerekiyor. Bize kurulan kumpası dağıtmamız için öncelikle bir araya gelmeli, imanımızı tazelemeliyiz. Proje sahiplerinin bilhassa gençlerimizi çekmek istediği o pasivizm veya şiddet iklimine düşmemeliyiz. Ne haklarımızdan vazgeçeceğiz, ne toplumdan kopacağız, ne de meydanı hukuk tanımazla bırakacağız. Meşruiyetten sapmadan elimizdeki imkanlarla haklarımızı korumanın mücadelesini vereceğiz. Kendimizi her konuda geliştirecek, eğitim kültür alanında söz sahibi olmanın yollarını arayacağız. Etnik ve kültürle farklılarımızı kardeşlik hukukumuzu zedelemesine müsaade etmemeliyiz. Kim etnik aidiyetini dini kimliğinin önüne koyuyorsa o kavmiyetçilik hastalığına yakalanmış bir kişi demektir. Bu kimliklerin tamamı İslam kardeşliğimizin karşıtı değil tamamlayıcısıdır” şeklinde konuştu.
Müslümanların kanı ve canı söz konusu olduğunda dünya ülkelerinin çifte standart sergilediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batılı güçlerin işin ucu çıkarlarına dokununca neler yaptıklarını, ortalığı nasıl ayağa kaldırdıklarını hepimiz görüyoruz. Mesele, petrol, altın, elmas, pazar payı olunca bu ülkelerin adeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometre öteden koşup geldiklerini biz çok iyi biliyoruz. Ama aynı ülkelerin Filistin'deki katliamlara, Arakan'daki soykırıma, komşumuz Suriye'de yüz binlerce masumun hayatına mal olan zulme nasıl sırtlarını döndüklerini de gayet iyi farkındayız. Mesele DEAŞ bahanesiyle bir ülkenin kaynaklarına çökme, bunun için yeni terör örgütlerini palazlandırma düşüncesidir” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler’e (BM) yönelik eleştirilerini yineleyen Recep Tayyip Erdoğan, "BM gibi amacı kağıt üzerinde küresel istikrarı sağlamak olan kurumların, barış ve güvenliğin önünde en büyük engele dönüşmeleri de başka sorun. Ne zamandır BM’nin reforme edilmesi gereğini söylüyoruz. Dünya 5’ten büyüktür derken bunun içini söylüyoruz. Gel gör ki Müslüman ülkelerin liderleri dahi dünya beşten büyüktür tezini anlamış değil. Köleleştirme politikalarına onlar da alıştılar. Bir ülkenin iki dudağı arasındasın. Ne istiyorlarsa onlar yapıyor. Artık dünya ikinci dünya savaşının şartlarını yaşamıyor yeni bir dünya kurmamız lazım. Pek çok konuda dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin riyakarlığıyla karşılaşmaya devam ediyoruz” dedi. İHA
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından 100 ülkeden 250 davetlinin katılımıyla düzenlenen "Dünya Müslüman Azınlıklar Zirvesi" İstanbul’da başladı. Zirvenin Dolmabahçe Sarayı’nda yapılan açılış oturumuna Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, akademisyen, aktivist, gazeteci ve yazarlar katıldı.
Zirvede konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesinde Müslümanlara yönelik saldırıların sıradan hale geldiğini söyleyerek, "Bugün demokrasi ve hukuk havariliği yapan birçok devlette Müslüman ve mültecilere yönelik saldırlar sıradan hale gelmiştir. Müslümanların iş yerleri, evleri, ibadethaneleri ırkçıların hedefi oluyor. Bunun en önemli zemini de Almanya, Hollanda, Belçika, Fransa. Buralarda bunlar devam ediyor. Müslüman kadınlar sırf başörtüsü kattıkları için sokakta, çarşıda tacize uğruyor. Bunun da en önemli örneği Fransa. Bunun yanında bunlar insanları da ayırıyorlar. Mesela Fransa Romanları derdest etti. Hani sen AB üyesi idin. AB müktesebatında herhangi bir ırk mensubunu derdest edebilir misin? Bunlar romanlara karşı bunu yaptı” ifadelerini kullandı.
Müslümanların gettolara hapsedilmeye çalışıldığını savunan Erdoğan, "Bizim tuzağa düşmememiz gerekiyor. Bize kurulan kumpası dağıtmamız için öncelikle bir araya gelmeli, imanımızı tazelemeliyiz. Proje sahiplerinin bilhassa gençlerimizi çekmek istediği o pasivizm veya şiddet iklimine düşmemeliyiz. Ne haklarımızdan vazgeçeceğiz, ne toplumdan kopacağız, ne de meydanı hukuk tanımazla bırakacağız. Meşruiyetten sapmadan elimizdeki imkanlarla haklarımızı korumanın mücadelesini vereceğiz. Kendimizi her konuda geliştirecek, eğitim kültür alanında söz sahibi olmanın yollarını arayacağız. Etnik ve kültürle farklılarımızı kardeşlik hukukumuzu zedelemesine müsaade etmemeliyiz. Kim etnik aidiyetini dini kimliğinin önüne koyuyorsa o kavmiyetçilik hastalığına yakalanmış bir kişi demektir. Bu kimliklerin tamamı İslam kardeşliğimizin karşıtı değil tamamlayıcısıdır” şeklinde konuştu.
Müslümanların kanı ve canı söz konusu olduğunda dünya ülkelerinin çifte standart sergilediğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Batılı güçlerin işin ucu çıkarlarına dokununca neler yaptıklarını, ortalığı nasıl ayağa kaldırdıklarını hepimiz görüyoruz. Mesele, petrol, altın, elmas, pazar payı olunca bu ülkelerin adeta kan kokusu almış köpek balığı gibi binlerce kilometre öteden koşup geldiklerini biz çok iyi biliyoruz. Ama aynı ülkelerin Filistin'deki katliamlara, Arakan'daki soykırıma, komşumuz Suriye'de yüz binlerce masumun hayatına mal olan zulme nasıl sırtlarını döndüklerini de gayet iyi farkındayız. Mesele DEAŞ bahanesiyle bir ülkenin kaynaklarına çökme, bunun için yeni terör örgütlerini palazlandırma düşüncesidir” diye konuştu.
Birleşmiş Milletler’e (BM) yönelik eleştirilerini yineleyen Recep Tayyip Erdoğan, "BM gibi amacı kağıt üzerinde küresel istikrarı sağlamak olan kurumların, barış ve güvenliğin önünde en büyük engele dönüşmeleri de başka sorun. Ne zamandır BM’nin reforme edilmesi gereğini söylüyoruz. Dünya 5’ten büyüktür derken bunun içini söylüyoruz. Gel gör ki Müslüman ülkelerin liderleri dahi dünya beşten büyüktür tezini anlamış değil. Köleleştirme politikalarına onlar da alıştılar. Bir ülkenin iki dudağı arasındasın. Ne istiyorlarsa onlar yapıyor. Artık dünya ikinci dünya savaşının şartlarını yaşamıyor yeni bir dünya kurmamız lazım. Pek çok konuda dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin riyakarlığıyla karşılaşmaya devam ediyoruz” dedi. İHA