DİYARBAKIR

Narin Güran cinayetinde 1. yıl: Dem Parti’den adalet çağrısı

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, Narin Güran cinayetinin birinci yılında yargı sürecindeki hukuksuzlukları ve medya dezenformasyonunu gündeme taşıdı.

Abone Ol

DİYARBAKIR HABER - DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, Meclis'te düzenlediği basın açıklamasıyla, Narin Güran cinayetinin birinci yılında davada hukuksuzluklar olduğuna dikkat çekti. Çelenk, "Somut delil olmaksızın verilen bu ağır hükmün gözden geçirilmesi, dosyanın tarafsız ve titizlikle yeniden incelenmesi gerekir" dedi.

"Ailenin adalet nöbetini destekliyorum"

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Sevilay Çelenk, 21 Ağustos 2024'te öldürülen 8 yaşındaki Narin Güran'ın ailesinin bugün saat 11.00'de kızlarının mezarı başında bir anma ve adalet nöbeti başlatmasını desteklediğini belirterek, "Ağır bir linçe maruz kalan bu ailenin, onurlu bir şekilde adalet arayışını sürdürme yönündeki demokratik kararını destekliyorum. Bu nöbet, toplumun adalet talebinin simgesi olmuştur" ifadelerini kullandı.

"Skandal hatalar ve medya dezenformasyonu gölgesinde yürüyen yargı süreci"

Çelenk, ilk derece mahkemesinin yalnızca iki buçuk ayda davayı karara bağladığını, 23 Ocak 2025'te gerekçeli kararın yayımlandığını ve davada üç aile üyesine ağırlaştırılmış müebbet cezası verildiğini hatırlatarak, "Bu hız, tek başına yargı sürecindeki vahim tabloyu göstermektedir" dedi.

Dava sürecinin 7/24 televizyon ekranlarında ve sosyal medyada ağır dezenformasyon ve spekülasyon eşliğinde yürütüldüğünü de vurgulayan Çelenk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer olay olduğundan katbekat karmaşık hale getirilmemiş olsaydı, bu süre kısa sayılmazdı. Ama kolluk, medya ve yargının birlikte yarattığı korkunç sis perdesi beş ayda dağıtılamadı. Kararda medya dedikodularının belirleyici olduğunu görmek için hukukçu olmaya gerek yok, vicdanlı bir bakış yeterliydi."

"Hukuk mantığı tersyüz edildi"

Dava dosyasındaki tek somut delilin çocuğun cansız bedenini taşıyan kişinin beyanı olduğunu belirten Çelenk, " Bu şahıs aracıyla derenin belirli bir noktasına yanaşmış, çocuğun bedenini arabadan almış ve kucağında dere kenarına taşıyarak, orada eliyle koymuş gibi bulduğu doğal bir oyuntuya gizlemiş ve üzerine taşlar yığmıştır. Cinayete ilişkin tek somut delil de budur. Bu şahıs, çocuğun bedenini kendi aracıyla dere kenarına götürdüğünü itiraf etmiştir. Ancak kendisine yalnızca ‘delil karartma' suçundan 4 yıl 6 ay ceza verilmiş, buna rağmen aile üyeleri ağırlaştırılmış müebbetle cezalandırılmıştır. Hukuk mantığının dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş biçimde tersyüz edildiği açıktır" dedi.

"Delil yok, motivasyon yok, önyargılar var"

Gerekçeli kararda aile aleyhine hiçbir somut delil bulunmadığını ve olası bir saikin de tespit edilemediğini belirten Sevilay Çelenk, buna rağmen aile ve köy hakkında önyargılı söylemlerin davada belirleyici hale geldiğine dikkat çekti:

"Bir yıl geçmesine rağmen mahkeme ne de kamuoyu asıl maksadı ortaya koyabilmiş değil. Buna rağmen oralarda hep böyle olur denilerek ailenin topluca sustuğu iddiası tekrar edilip durdu. Bu yaklaşım oryantalist, genelleyici ve etik dışıdır. Kürt coğrafyasına yönelik önyargıları, gerçekte vuku bulmamış bir olayda bile rahatlıkla öne sürmeyi getirmiştir."

"Uluslararası hukuk hiçe sayıldı"

Davada uluslararası hukuk standartlarının da ihlal edildiğini vurgulayan Çelenk, şu ifadeleri kullandı:

"Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde tanımlanan adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir. ‘Kanunsuz suç ve ceza olmaz' ilkesine, delilsiz mahkûmiyet söz konusu olması nedeniyle aykırılık söz konusudur. BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi çerçevesinde masumiyet karinesi ihlal edilmiş, aile üyeleri ısrarla kendi aleyhinde tanıklıkta bulunmaya zorlanmıştır. Ayrıca suç isnadında bulunan tarafın ispat yükümlülüğü de ihlal edilmiştir."

"Dosya yeniden incelenmeli"

Açıklamasının sonunda somut taleplerini sıralayan Sevilay Çelenk, Yargıtay sürecinde dosyanın baştan sona tüm delil ve usul hataları dikkate alınarak incelenmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca yeni deliller ve uzman raporları ışığında tarafsız bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulundu. Medya dezenformasyonunun ve hak ihlali içeren tutumların engellenmesi gerektiğini de vurgulayan Çelenk, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu toplumun örselenmiş adalet duygusunu onaracak adımlardan biri de bu davanın suhuletle ve titizlikle yeniden ele alınmasıdır. Bugün en çok da içinde bulunduğumuz barış süreci, bize, adalet ve hakikat arayışının hiçbir olayda küçümsenmemesini gerektiğini söylüyor."