Dolar 19,0619
Euro 20,5198
Altın 1.212,12
BİST 5.031,98
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Diyarbakır 14°C
Yağmurlu
Diyarbakır
14°C
Yağmurlu
Cts 16°C
Paz 17°C
Pts 19°C
Sal 16°C

Osmanlı Padişahları Ve Diyarbakır – (Fahrettin Kanat’ın Yazısı)

6 Şubat 2023 08:35

Mümtaz şahsiyetlerin görev yaptığı Diyarbakır, bazı hükümdarların da özel ilgi duyduğu bir şehir olmuştur. Kanuni Sultan Süleyman İran seferinde Diyarbakır’a uğramış ve Ulu Cami’de cuma namaz kılmıştır.

Dört kez geldiği Diyarbakır’da, Suriçi’deki yapıları esaslı bir şekilde düzenleten ve Hamravat suyunu Karaca dağ’dan getirterek şehrin su ihtiyacını temin eden de kanuni’dir.

Yine Bağdat seferi sırasında yolu Diyarbakır’a düşen IV. Muradın da iki aydan fazla bir süre Diyarbakır’da kaldığını biliyoruz. Diyarbakır ahalisine hususi bir yakınlık hisseden IV. Murad. Evliya Çelebi’nin ifadesiyle ‘’Ahali ile Diyarbakır aksanıyla konuşmayı çok sever’’di. Safevi tasallutundan Diyarbakır’ı kurtaran Yavuz Sultan Selim’in adı ölümünden bir buçuk asır sonra bile Diyarbakır’daki Cuma hutbelerinde zikredilir ve rahmetle anılırdı.

Osmanlı Devletinin özellikle 16. Ve 17. Yüzyıllarında şehre yapmış olduğu yatırım nedeniyle Diyarbakır’ı bir ‘’Osmanlı Şehri’’ olarak tanımlayabiliriz. Bir süre Başkentlik yapan Bursa’dan sonra, Osmanlı’nın Anadolu’da belki de en fazla bayındırlık eserinin olduğu yer Diyarbakır’dır. Birçok Anadolu şehrinde Osmanlı dönemine ait tek bir eser bile bulunmazken, Diyarbakır’da Osmanlı dönemine ait onlarca eserin varlığı biliniyor. Diyarbakır’a yapılan bu İmar hizmetleri ve gösterilen alaka nedeniyle şehrin bir ‘’İslam ve Osmanlı memleketi’’ olarak vasıflandırılması boşa değildir. Bu nitelemenin sebebi 1900 tarihli Diyarbakır Salnamesi’nde şöyle ifade edilmiştir;

‘’Burada bulunan en sağlam, en büyük köprüler, en güzel cami ve medreseler, kütüphaneler, suyolları ve çeşmeler gibi bayındırlık eserlerinin hepsi İslam Yadigârıdır. Diyarbakır bir İslam memleketidir. Çünkü ahalisi tamamen Osmanlı Devleti’nin şan ve kudretinin yücelmesi için ciddi bir arzu ile doludur. Diyarbakır vilayeti dâhilinde Türk, Arap, Kürt, Ermeni, Süryani, Zaza lisanları kullanılmakla beraber en ziyade yaygın olan lisan, zarif Osmanlı lisanıdır. Hemen her köyde, her evde bu lisan ile konuşan adama rastlanabilir.

Gerek vilayet merkezinde gerekse vilayete bağlı yerlerde en ziyade dikkat çeken ve bakılan eserler Orman’lı Devleti’nin çabası ile inşa edilmiştir. Diyarbakır’a hayat bahşeden Hamravat suyu Osmanlı Hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman’ın kıymetli yadigârıdır. Behrem Paşa, Fatih Paşa, İskender Paşa, Hüsrev Paşa, Ali Paşa, Melek Ahmet Paşa Camileri Osmanlı valilerinin kıymetli armağanlarıdır.’’

İşte bizlere görev bu eserleri korumak ve sahip çıkmak. Ve bu eserleri Dünyaya tanıtmak.