Son yıllarda Türkiye’nin hemen her ilinde gözle görülür bir trafik yoğunluğu yaşanıyor. Diyarbakır gibi geçmişte bu kadar yoğun trafiğe şahit olmayan şehirlerde bile neredeyse günün her saatinde araç kuyrukları görmek mümkün.
Bazı çevrelerde otomatik vitesli araçların yaygınlaşmasının trafiği artırdığı yönünde bir görüş var. Hatta bu görüş, otomatik araçların özellikle kadın sürücüler arasında yaygınlaştığı bu nedenle trafiğin arttığı yönünde. Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar var.
Evet, otomatik araçlar manuel araçlara göre daha kolay kullanılıyor. Özellikle büyük şehirlerde yoğun dur-kalk trafiğinde sürüşü kolaylaştırıyor, sürücüyü yormuyor. Bu durum, araç kullanmak isteyen ama manuel vitese alışmakta zorlanan birçok kişinin direksiyon başına geçmesini sağladı. Peki yoğunluğun sebebi bu mudur?
Trafik yoğunluğunun temelinde yatan başlıca nedenler; nüfus artışı, yetersiz toplu taşıma, kontrolsüz kentleşme ve şehir planlamasındaki eksikliklerdir. Eğer toplu taşıma sistemleri yeterince yaygın, konforlu ve güvenilir olsaydı; özel araçlara bu kadar yük binmezdi. Aynı şekilde otopark eksikliği, kavşak planlamalarındaki hatalar da trafiğin içinden çıkılmaz hale gelmesine yol açıyor.
Diyarbakır özelinde bakarsak; son yıllarda artan nüfus, hızla gelişen inşaat sektörü ve araç sahipliğindeki artışa rağmen, trafik yönetiminin aynı hızla gelişemediğini görüyoruz. Sabah-akşam saatleri dışında bile trafik sıkışıklığının yaşanıyor.
Mesela Diyarbakır’da yıllardır yapılmak istenen ama bir türlü hayata geçirilemeyen raylı sistem olsaydı trafik nasıl olur du?
Burada suçlu aranacaksa, o suç bireylerde değil, sistemdedir.