AHMET BEŞENK
Tansiyonun veya şeker hastalığının gizlisini hepimiz biliyoruz. Ya Gizli Kalp hastalığını biliyor muyuz. Birçok kişinin haberdar olmadığı sinsi bir hastalık gizli kalp hastalığı.
‘Aslan gibiydi, Hiçbir şeyi yoktu, bir anda rahmet etti. Sonra kalp krizi dediler. Nasıl olur?’, ‘Her gün spor yapıyordu, kalp krizinden yaşamını yitirdi. Böyle bir şey olamaz, kalp namına hiçbir şikayeti yoktu!’ ve daha birçok vakanın temelinde yatan sebeplerin başında Gizli Kalp hastalığı geliyor. Kalp krizlerinin altında Gizli Kalp, gizli şeker, genetik, stres, sigara, alkol ve beslenme bozukluklarının yattığına dikkat çeken Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan, kalp hastalığı riski olanların dışında kalp hastası olduğundan haberdar olmayan insanların da olduğuna vurgu yapıyor. Bahçıvan: “Özellikle çok sağlıklıyım diyenler bile mutlaka işin uzmanlarına görünmeliler. Cerrahi müdahalede bulunduğumuz hastalarımızın yüzde 40’ında şeker hastalığı çıkıyor ve birçoğu haberdar bile değil.” Diyerek sağlığın şakaya gelmeyeceği mesajını veriyor.
Çok sayıda hastalığın anası konumunda olan yanlış ve dengesiz beslenme kalp hastalıklarını da tetikleyen önemli bir detay. Kalp Hastalığında beslenmenin önemli bir yer kapladığını belirten Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan, Gizli Kalp, gizli şeker, genetik, stres, sigara, alkol ve beslenme bozukluklarının kalp hastalığını tetikleyen en önemli detaylar arasında olduğuna dikkatleri çekiyor.
Özellikle Stresin ciddi sıkıntılara kapı araladığına da dikkat çeken Bahçıvan kalp krizi riskini oluşturan önemli etkenleri şu ifadelerle özetledi: “iş, aşk ve daha birçok konuyu kendine derinden dert eden insanlar kalp krizini de aynı oranda tetiklemekte. Diyabet hastalığı da kalp krizi konusunda dikkat edilmesi gereken bir başka konu. Hiper tansiyon hususunda da ilgili hekimlerle iletişimde olmak gerekiyor ki hiper tansiyon da çok önemli. Beslenmeye, diyete, tuz tüketiminin azaltılmasına dikkat etmek gerekir.” Dedi.
‘GİZLİ KALP VE GİZLİ ŞEKER GÖRÜLMEYEBİLİYOR’
Kişinin kendini sağlıklı dahi hissettiği durumlarda dahi belli aralıklarla hekim kontrolünden geçmenin önemli olduğuna da dikkat çeken Bahçıvan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her şeye rağmen belli aralıklarla hekim kontrolüne girmek gerekiyor. Çünkü bazen hastalığın farkında olunamayabiliyor ki gizli kalp denilen bir rahatsızlıkta var. Gizli kalp hastalığı hiçbir belirti vermeyebilir bazı kişilerde. Bunları belli kontrollerle açığa çıkartabiliriz. Gizli kalp dediğimiz vakalarda hiç şikayet vermeyebiliyor hastalar hatta farkında bile olmayabiliyorlar, bazı kalp krizleri belirti vermeyebiliyor, buna dikkat etmek lazım. Bu tür şikayetler sağlık taramasında ancak ortaya çıkabiliyor. Bazı hastalarımız geliyor, hiçbir şeyim yok diyor, bakıyoruz, 3-4 damarı baypas gerektiriyor.
‘HASTALAR ŞEKER HASTASI OLDUKLARINI SONRADAN ÖĞRENİYOR’
Gerçekleştirdikleri ameliyatların yaklaşık yüzde 40’ında tanısı konulmuş veya konulmamış şeker hastalığına rastladıklarının da altını çizen Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan: “Ameliyatını gerçekleştirdiğim hastalarımın en az yüzde 40’ında ya tanısı konulmuş ya da tanısı konulmamış gizli şeker hastalığına rastlıyorum. Şeker hastalığı da kalp krizinde önemli bir etkiye sahip olduğu için insanların mutlaka bir dâhiliye uzamına giderek şeker hastalığı konusunda testlerini yapmalılar. Bu testleri aile hekimlerinde de yapabilirler. Özellikle hiper tansiyon konusunu da ihmal etmemek gerekiyor. Kalp öyle bir mekanizmadır ki birçok etken bu krizin tetiklenmesine etki etmektedir.” dedi.
Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan Beslenme konusunda da şu önerilerde bulunuyor:
Başta kalp krizi olmak üzere, kalp, damar hastalıkları ve hipertansiyon gibi kalp yetmezliği rahatsızlıkları genetik, kötü yaşam koşulları ve beslenme ile kapınızı çalabilir. Özellikle 50 yaş ve üstü için risk taşıyan bu rahatsızlıklar, günümüzde gençlerde de görülmekte. Bunun en önemli nedenlerinden biri yanlış beslenme, sağlıksız bir hayat tarzını benimseme ve stres diyebiliriz. Kalbinizi korumak sizin elinizde, doğru beslenirseniz, riskleri azaltmış olursunuz.
‘ŞİŞMANLIK BÜYÜK TEHLİKE’
Kalp ve damar hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri kötü beslenmedir. Yağlı, işlenmiş ve sindirimi zor yiyecekleri tüketmek, alkol kullanmak, hareketsiz bir hayata sahip olmak, kalbinize yapacağınız en büyük kötülüklerdir. Hem kalp probleminiz var hem de aşırı kiloluysanız, riskli grubun içindesiniz demektir. Kalp dostu bazı besinler ise şunlardır:
* Soğan ve sarımsak kalp dostudur, yemeklerinizden eksik etmeyin.
* Her gün tüketilecek bir avuç işlenmemiş fındık kalbinizi korur.
* Omega-3 bakımından zengin olan balığı haftada en az 3 kez tüketin.
* Her gün, iyi yağda, çok pişirilmemiş zeytinyağlı sebze yiyin.
* Yemeklerinize keten tohumu, çörekotu ve susam gibi tohum baharatlar katın.
* Mümkünse öğle öğününüzde kuru baklagil tüketmeye özen gösterin.
‘TUZU AZALTIN, ÖDEMİ ÖNLEYİN’
Sodyum her ne kadar değerli bir mineral olsa da aşırı tüketimi kalp ve potansiyel kalp hastaları için zararlı olabilir. Suyun vücutta tutulması bu hastalıklar için riski artırır. Dolayısıyla günde 2000-3000 mg üzerinde tuz tüketmeyin. Günlük hayatınızda ise;
* Tuzu sofranızdan kaldırın, tadına bakmadan yemeğe tuz atmayın.
* Salam, sosis, sucuk, hazır çorba, cips gibi işlenmiş gıdalardan uzak durun, bu tür gıdalar yoğun sodyum içerir. Bunun yerine taze sebze meyve tüketin.
* Turşu, salamura zeytin, tuzda balık gibi gıdaları daha az yiyin.
* Trans yağ ve margarinden uzak durun.
* Günde en az 2 litre su için.
Midenizi doldurmayın
Midenin çok dolu olması ve midenin şişip, gaz üretmesi kalp krizini tetikleyebilir. Bunu önlemek için sindirimi kolay besinleri tercih edin.
* Posalı yiyecekler önemlidir, ancak kalp rahatsızlıkları riski taşıyorsanız dikkatli oranlarda tüketmelisiniz.
* Çiğ sebze ve meyveler ile kuru baklagillerin sindirimi zordur, aşırı tüketmeyin ya da akşam öğününde yemeyin.
* Kuru baklagilleri muhakkak 1 gün önceden ıslatın ve öyle pişirin.
* Sık, sık ve az yemek yiyin. Özellikle akşamları sofradan tok kalkmayın.
Tansiyonun veya şeker hastalığının gizlisini hepimiz biliyoruz. Ya Gizli Kalp hastalığını biliyor muyuz. Birçok kişinin haberdar olmadığı sinsi bir hastalık gizli kalp hastalığı.
‘Aslan gibiydi, Hiçbir şeyi yoktu, bir anda rahmet etti. Sonra kalp krizi dediler. Nasıl olur?’, ‘Her gün spor yapıyordu, kalp krizinden yaşamını yitirdi. Böyle bir şey olamaz, kalp namına hiçbir şikayeti yoktu!’ ve daha birçok vakanın temelinde yatan sebeplerin başında Gizli Kalp hastalığı geliyor. Kalp krizlerinin altında Gizli Kalp, gizli şeker, genetik, stres, sigara, alkol ve beslenme bozukluklarının yattığına dikkat çeken Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan, kalp hastalığı riski olanların dışında kalp hastası olduğundan haberdar olmayan insanların da olduğuna vurgu yapıyor. Bahçıvan: “Özellikle çok sağlıklıyım diyenler bile mutlaka işin uzmanlarına görünmeliler. Cerrahi müdahalede bulunduğumuz hastalarımızın yüzde 40’ında şeker hastalığı çıkıyor ve birçoğu haberdar bile değil.” Diyerek sağlığın şakaya gelmeyeceği mesajını veriyor.
Çok sayıda hastalığın anası konumunda olan yanlış ve dengesiz beslenme kalp hastalıklarını da tetikleyen önemli bir detay. Kalp Hastalığında beslenmenin önemli bir yer kapladığını belirten Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan, Gizli Kalp, gizli şeker, genetik, stres, sigara, alkol ve beslenme bozukluklarının kalp hastalığını tetikleyen en önemli detaylar arasında olduğuna dikkatleri çekiyor.
Özellikle Stresin ciddi sıkıntılara kapı araladığına da dikkat çeken Bahçıvan kalp krizi riskini oluşturan önemli etkenleri şu ifadelerle özetledi: “iş, aşk ve daha birçok konuyu kendine derinden dert eden insanlar kalp krizini de aynı oranda tetiklemekte. Diyabet hastalığı da kalp krizi konusunda dikkat edilmesi gereken bir başka konu. Hiper tansiyon hususunda da ilgili hekimlerle iletişimde olmak gerekiyor ki hiper tansiyon da çok önemli. Beslenmeye, diyete, tuz tüketiminin azaltılmasına dikkat etmek gerekir.” Dedi.
‘GİZLİ KALP VE GİZLİ ŞEKER GÖRÜLMEYEBİLİYOR’
Kişinin kendini sağlıklı dahi hissettiği durumlarda dahi belli aralıklarla hekim kontrolünden geçmenin önemli olduğuna da dikkat çeken Bahçıvan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her şeye rağmen belli aralıklarla hekim kontrolüne girmek gerekiyor. Çünkü bazen hastalığın farkında olunamayabiliyor ki gizli kalp denilen bir rahatsızlıkta var. Gizli kalp hastalığı hiçbir belirti vermeyebilir bazı kişilerde. Bunları belli kontrollerle açığa çıkartabiliriz. Gizli kalp dediğimiz vakalarda hiç şikayet vermeyebiliyor hastalar hatta farkında bile olmayabiliyorlar, bazı kalp krizleri belirti vermeyebiliyor, buna dikkat etmek lazım. Bu tür şikayetler sağlık taramasında ancak ortaya çıkabiliyor. Bazı hastalarımız geliyor, hiçbir şeyim yok diyor, bakıyoruz, 3-4 damarı baypas gerektiriyor.
‘HASTALAR ŞEKER HASTASI OLDUKLARINI SONRADAN ÖĞRENİYOR’
Gerçekleştirdikleri ameliyatların yaklaşık yüzde 40’ında tanısı konulmuş veya konulmamış şeker hastalığına rastladıklarının da altını çizen Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan: “Ameliyatını gerçekleştirdiğim hastalarımın en az yüzde 40’ında ya tanısı konulmuş ya da tanısı konulmamış gizli şeker hastalığına rastlıyorum. Şeker hastalığı da kalp krizinde önemli bir etkiye sahip olduğu için insanların mutlaka bir dâhiliye uzamına giderek şeker hastalığı konusunda testlerini yapmalılar. Bu testleri aile hekimlerinde de yapabilirler. Özellikle hiper tansiyon konusunu da ihmal etmemek gerekiyor. Kalp öyle bir mekanizmadır ki birçok etken bu krizin tetiklenmesine etki etmektedir.” dedi.
Memorıal Diyarbakır Dicle Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doçent Doktor Muzaffer Bahçıvan Beslenme konusunda da şu önerilerde bulunuyor:
Başta kalp krizi olmak üzere, kalp, damar hastalıkları ve hipertansiyon gibi kalp yetmezliği rahatsızlıkları genetik, kötü yaşam koşulları ve beslenme ile kapınızı çalabilir. Özellikle 50 yaş ve üstü için risk taşıyan bu rahatsızlıklar, günümüzde gençlerde de görülmekte. Bunun en önemli nedenlerinden biri yanlış beslenme, sağlıksız bir hayat tarzını benimseme ve stres diyebiliriz. Kalbinizi korumak sizin elinizde, doğru beslenirseniz, riskleri azaltmış olursunuz.
‘ŞİŞMANLIK BÜYÜK TEHLİKE’
Kalp ve damar hastalıklarının en önemli nedenlerinden biri kötü beslenmedir. Yağlı, işlenmiş ve sindirimi zor yiyecekleri tüketmek, alkol kullanmak, hareketsiz bir hayata sahip olmak, kalbinize yapacağınız en büyük kötülüklerdir. Hem kalp probleminiz var hem de aşırı kiloluysanız, riskli grubun içindesiniz demektir. Kalp dostu bazı besinler ise şunlardır:
* Soğan ve sarımsak kalp dostudur, yemeklerinizden eksik etmeyin.
* Her gün tüketilecek bir avuç işlenmemiş fındık kalbinizi korur.
* Omega-3 bakımından zengin olan balığı haftada en az 3 kez tüketin.
* Her gün, iyi yağda, çok pişirilmemiş zeytinyağlı sebze yiyin.
* Yemeklerinize keten tohumu, çörekotu ve susam gibi tohum baharatlar katın.
* Mümkünse öğle öğününüzde kuru baklagil tüketmeye özen gösterin.
‘TUZU AZALTIN, ÖDEMİ ÖNLEYİN’
Sodyum her ne kadar değerli bir mineral olsa da aşırı tüketimi kalp ve potansiyel kalp hastaları için zararlı olabilir. Suyun vücutta tutulması bu hastalıklar için riski artırır. Dolayısıyla günde 2000-3000 mg üzerinde tuz tüketmeyin. Günlük hayatınızda ise;
* Tuzu sofranızdan kaldırın, tadına bakmadan yemeğe tuz atmayın.
* Salam, sosis, sucuk, hazır çorba, cips gibi işlenmiş gıdalardan uzak durun, bu tür gıdalar yoğun sodyum içerir. Bunun yerine taze sebze meyve tüketin.
* Turşu, salamura zeytin, tuzda balık gibi gıdaları daha az yiyin.
* Trans yağ ve margarinden uzak durun.
* Günde en az 2 litre su için.
Midenizi doldurmayın
Midenin çok dolu olması ve midenin şişip, gaz üretmesi kalp krizini tetikleyebilir. Bunu önlemek için sindirimi kolay besinleri tercih edin.
* Posalı yiyecekler önemlidir, ancak kalp rahatsızlıkları riski taşıyorsanız dikkatli oranlarda tüketmelisiniz.
* Çiğ sebze ve meyveler ile kuru baklagillerin sindirimi zordur, aşırı tüketmeyin ya da akşam öğününde yemeyin.
* Kuru baklagilleri muhakkak 1 gün önceden ıslatın ve öyle pişirin.
* Sık, sık ve az yemek yiyin. Özellikle akşamları sofradan tok kalkmayın.