KÜLTÜR SANAT

Amed Film Festivali 6. gününde

Amed Uluslararası Film Festivali’nin 6’ncı günü, sömürgecilikten kolektif hafızaya, belgeselden fantastik sinemaya uzanan güçlü seçkisiyle Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde yoğun ilgi gördü.

Abone Ol

DİYARBAKIR HABER - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde düzenlenen 3. Amed Uluslararası Film Festivali, altıncı gününde biyografik filmlerden belgesellere, fantastik anlatılardan kolektif hafızaya uzanan seçkisiyle sinemaseverleri Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde buluşturdu.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde, Ortadoğu Sinema Derneği ve SîneBîr’in yürütücülüğünde devam eden 3. Amed Uluslararası Film Festivali, 6. gününde de izleyicinin yoğun ilgisiyle sürdü. Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen gösterimlerde Türkiye ve dünya sinemasından farklı anlatılar sinemaseverlerle buluştu.

Sömürgecilik, direniş ve insanlık mücadelesi: Fanon

Festivalin dikkat çeken gösterimlerinden biri, Jean-Claude Barney’in yönettiği Fanon filmi oldu. Film, aslen Martinikli Fransız psikiyatrist Frantz Fanon’un, Cezayir’de Blida Psikiyatri Hastanesi’ne bölüm başkanı olarak atandığı dönemde yaşadıklarını odağına alıyor.

Cezayir Savaşı’nın kalbinde geçen biyografik yapımda, Fanon’un sömürge koşullarında görev yapan diğer doktorlardan farklı yöntemleri ve insanlık adına verdiği mücadele anlatılıyor. Film, hem sömürgecilik eleştirisi hem de etik bir duruşun sinemasal ifadesi olarak izleyiciden ilgi gördü.

Hayatta kalma ve umut: Aurora’nın Doğuşu

Ermenistanlı belgesel film yönetmeni ve yapımcısı Inna Sahakyan’ın yönettiği Aurora’nın Doğuşu da festivalin öne çıkan yapımları arasında yer aldı. Filmde, Aurora Mardiganian ile yapılan röportajlar, masalsı animasyonlar ve sessiz destan Ruhlar Müzayedesi’nden günümüze ulaşan arşiv görüntüleri bir araya getiriliyor.

Çoğunlukla animasyonlardan oluşan belgesel; trajedi, hayatta kalma, umut ve insan ruhunun dayanıklılığı üzerine bir hikâyeyi yeniden canlandırdı.

Fantastik bir yolculuk: Gündüz Apollon Gece Athena

Festivalin konukları arasında, ödüllü senarist ve yapımcı Emine Yıldırım da yer aldı. Yıldırım’ın yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metraj filmi Gündüz Apollon Gece Athena, festival kapsamında izleyiciyle buluştu.

Film, yetimhanede büyüyen ve yetişkinliğinde hayaletler görmeye başlayan Defne’nin hikâyesini merkezine alıyor. Defne, bu yeteneğini annesinin hayaletini bulmak için kullanmaya karar vererek Side Antik Kenti’nde fantastik bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta ona radikal solcu Hüseyin, pavyon şarkıcısı Nazife ve Antik Dönem’den bir rahibe eşlik ediyor.

Travmaların bireylerin davranışları üzerindeki etkisini, kadınlık hallerini, Cumartesi Anneleri’ni ve kolektif hafızayı fantastik ve mizahi bir dille ele alan film, izleyicilere keyifli anlar yaşattı.

‘Umut dolu bir film yapmak istedik’

Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Bilgi Üniversitesi Sinema Bölümü’nde lisansüstü eğitimini tamamlayan Emine Yıldırım; Kusursuzlar, Ziazan ve Gri Bölge gibi filmlerin yapımcılığını üstlendi. Kadir Has Üniversitesi’nde senaryo dersleri veren Yıldırım ile film gösteriminin ardından konuştuk.

Filmin Antalya, Adana ve Ayvalık’tan sonra Amed Film Festivali’nde gösterilmesinden büyük mutluluk duyduğunu belirten Yıldırım, “Festivalin yapılacağını duyar duymaz başvurduk. Sağ olsun arkadaşlar kabul edip filmi seçkiye aldılar. Gösterimin ardından çok güzel bir söyleşi oldu” dedi.

Filmi yaparken toplumsal atmosferdeki mutsuzluğu hissettiklerini ifade eden Yıldırım, “Son dönemlerde yaşanan kıskacın farkındaydık. Bu yüzden farklı, umut dolu, sınırları olmayan ve mizahı da içinde barındıran bir film yapmak istedik. Kadınlık hallerini, kayıp yakınlarını ve kolektif hafızayı ele almaya çalıştık” diye konuştu.

Kadın karakterlerin merkezde olduğu bir anlatıyı bilinçli olarak tercih ettiklerini vurgulayan Yıldırım, “Filmlerde kadın karakterler yeterince işlenmiyor. Biz de kadınların çok daha görünür olduğu bir hikâye kurmak istedik” dedi.

Filmde kutsal anneliğin övülmediğini tam tersine kimi kadının anne olmak istemediğini de gösteren her türlü farklı annelik hallerinin olduğunu belirten Yıldırım, kadınlık hallerinin tek bir kalıba sığdırılamayacağını ifade etti.