Yapım tarihi henüz net olarak bilinmeyen, Milattan Önce 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından onarılan Diyarbakır’ın simgesi niteliğinde olan surlarının hikâyesini bilmeyen yoktur. Gelin görün ki 1930’lu yıllarda ‘Şehir hava alsın’ diyerek surların Dağkapı ve Mardinkapı bölgelerini dinamit döşeyerek havaya uçurulduğunu bilen çok fazla kişi yoktur. Diyarbakır’ın Dünyaca ünlü tarihi mirası olan Surlarının havaya uçan bölümlerini onarıp, Bizans imparatoru Costantinus’un yaptığı gibi onarmak ve tarihe not düşülmek mümkün değil mi?
Yapım tarihi tüm araştırmalara rağmen halen netleşmeyen, 33 medeniyet, 13 uygarlığa 7 kez başkentlik yapmış olan kadimlerin kadimi unvanına sahip olan Diyarbakır’ın tarihi surları tüm dünya tarafından bilinmekte, öyle ki Unesco dünya kültür mirasları arasında da yer almakta.
Diyarbakır’ı bir kalkan balığı misali çepeçevre saran surların iki noktası var ki akıllara ziyan bir biçimde dinamitlenerek şehir hava alsın diye imha edilmişti 1930’lu yıllarda.
Diyarbakır Kültür Turizm Müdürlüğü web sitesinde Diyarbakır surları tanıtılırken dahi şu ibarelere yer veriliyor: Dünyanın en eski ve en sağlam surlarından olan Diyarbakır kalesi Çin Seddi'nden sonra en uzun surdur.Diyarbakır kalesi,5.700 metre uzunluğunda,10-12 metre yüksekliğinde, 3-5 metre,82 adet burcu,4 yöne açılan ana kapıları bulunmaktadır.Burçlar üzerindeki görkemli kabartmalar ve kitabeleriyle dünyanın ender kalelerindendir.M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir.
Bu kadar derin ve kadim bir tarihin bu denli basit birkaç cümle ile anlatılması mümkün değilken şehrin Dağkapı ve Mardinkapı bölgelerinde bulunan surların nasıl imha olduğu ise bir muamma.
Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır 1 Nolu Şube Başkan Yardımcısı, Felat Yaşa, Diyarbakır Surlarının aslına döndürülmesi ile ilgili bir çalışmanın başlatılabileceğini beyan ederek şunları söylüyor: “Dünyanın yükseklik bakımından birinci, uzunluk bakımından ikinci olan bir Surların bilime dayalı olmayan bir nedenle bir tarafının yıkılıp Surların bağlantısını koparan Dağkapı kısmını birbirine bağlamak her Diyarbakırlının ve Tarihi eserler sevdalısının görevi olduğunu düşünüyorum. Sadece yabancı arkeologların sahip çıktığı bir memleket değil diyarımız. Bu diyarın tarihi dokusuna sahip çıkmak hepimizin görevidir.
Surların bozuk olan, bağlantısı kopan tüm tarafların ve yıkılmaya yüz tutan kopan tüm kısımların onarımı için Diyarbakır halkı olarak topyekun seferber olmak zorunda ve durumundayız.
Sahabeler ve Peygamber diyarına yakışacak bir sahiplenme duygusu içinde olmamız gelecek nesillerimize bırakacağımız en büyük sorumluluğumuzdur.
Diyarbakır’ımız Peygamber Kabirleri, Sahabe türbeleri, Camileri, Kiliseleri, Höyükleri, Medreseleri, Hanları ve mimari farkını ortaya koyan Diyarbakır Evleri ile Diyarbakır, kapılarından içeri girildiğinde insanı tarihin derinliklerine girmiş gibi hissettiren bir atmosfere sahip.” Dedi.
Şehrin dokusunun çok iyi korunmasına rağmen bir dönem surların yıkıldığına işaret eden 60 yaşının tümünü de Diyarbakır’da tüketen Mehmet Salih atlan ise duygularını şu cümlelerle dile getiriyor: “Dünyada tarihi dokusunu en iyi koruyan şehirlerden olan Diyarbakır’ın tarihi surları onlarca orduya direnmiş ama bakın en sonunda kim tarafından yıkılmış!
Şehrin tarihi dokusunu korumasındaki en büyük faktör şüphesiz tarih boyu güvenliğini sağlayan devasa surlar. Karadağ'dan Dicle nehrine kadar uzanan alanda yer alan surlar. 82 burçlu ve 4 kapılı müstahdem surların şehri yüzyıllar boyu korumuş olmasıyla, şehrin birçok medeniyet tarafından fethedilmiş olması tezat oluşturuyor gibi görünebilir. Ama Fetihlerin çoğunun anlaşma yoluyla, çoğunun da medeniyetlerin miadını doldurmasıyla gerçekleştiğini gözden kaçırmamak gerekiyor,
5 bin 500 metrelik uzunluğu ile dünyanın en uzun tarihi duvarları arasında 4. sırada zikredilen surlar, dünyanın en uzun ve en yüksek kalesini barındırıyor.
Eğer 1930'lu yıllarda dönemin valisi "Şehir hava alsın" diye surların bir kısmını yıktırmasaymış, tarihi doku daha fazla korunmuş olacakmış.Şaka gibi ama ne yazık ki gerçek.Yıllarca düşmanlara karşı ayakta kalmayı beceren surlar, dinamitlenerek yıkıldı! Eğer ahali isyan etmeseymiş muhtemelen yıkımın boyutları daha da büyük olacakmış. 1931-1937 arasında valilik yapan Hasan Faiz Ergun, "Kentin hava alması" için surları bir kaç noktadan yıktırmış. Tabi bu bilgileri de bir gazetenin bilgilerinden elde etmiş bulunmaktayız. Yine gazetenin haberinde şunlara yer verilmiş; Dönemin Valisinin elinden kalan surları ayaklanan halk ve Milli Eğitim Bakanlığına rapor hazırlayarak halka yardımcı olmaya çalışan arkeolog Prof.Dr. Albert Louis Gabriel durdurabilmiş.1932 yılının Nisan ve Mayıs aylarında Diyarbakır’ı ziyaret ettiği bilinen arkeolog Prof.Dr. Albert Louis Gabriel’in ve kentin önde gelenlerinin ısrarları ile surlar kurtarılmış ama daha sonra içinde ve dışında yer yer gecekondu işgali yaşanmış.Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen bir onarım projesi çerçevesinde surların acil müdahale isteyen bir kısmı ile sur içinde pek çok yer restore edilmiş.
‘ZİHNİYET FARKI ÇOK BÜYÜK’
Son yıllarda Diyarbakır Valiliği ve Belediyesi gecekonduları temizleyerek, şehrin tarihi dokusuna olağan üstü katkılar sağlayarak şehri turizme kazandırmanın mücadelesini veriyor. Yani bir dönem halkı isyan ettiren yönetimintersine günümüz Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, tarihi dokunun yeniden yaşam bulması ve turizme katkısını sağlamak için büyük mücadeleler veriyor. AHMET BEŞENK
Yapım tarihi tüm araştırmalara rağmen halen netleşmeyen, 33 medeniyet, 13 uygarlığa 7 kez başkentlik yapmış olan kadimlerin kadimi unvanına sahip olan Diyarbakır’ın tarihi surları tüm dünya tarafından bilinmekte, öyle ki Unesco dünya kültür mirasları arasında da yer almakta.
Diyarbakır’ı bir kalkan balığı misali çepeçevre saran surların iki noktası var ki akıllara ziyan bir biçimde dinamitlenerek şehir hava alsın diye imha edilmişti 1930’lu yıllarda.
Diyarbakır Kültür Turizm Müdürlüğü web sitesinde Diyarbakır surları tanıtılırken dahi şu ibarelere yer veriliyor: Dünyanın en eski ve en sağlam surlarından olan Diyarbakır kalesi Çin Seddi'nden sonra en uzun surdur.Diyarbakır kalesi,5.700 metre uzunluğunda,10-12 metre yüksekliğinde, 3-5 metre,82 adet burcu,4 yöne açılan ana kapıları bulunmaktadır.Burçlar üzerindeki görkemli kabartmalar ve kitabeleriyle dünyanın ender kalelerindendir.M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir.
Bu kadar derin ve kadim bir tarihin bu denli basit birkaç cümle ile anlatılması mümkün değilken şehrin Dağkapı ve Mardinkapı bölgelerinde bulunan surların nasıl imha olduğu ise bir muamma.
Eğitim-Bir-Sen Diyarbakır 1 Nolu Şube Başkan Yardımcısı, Felat Yaşa, Diyarbakır Surlarının aslına döndürülmesi ile ilgili bir çalışmanın başlatılabileceğini beyan ederek şunları söylüyor: “Dünyanın yükseklik bakımından birinci, uzunluk bakımından ikinci olan bir Surların bilime dayalı olmayan bir nedenle bir tarafının yıkılıp Surların bağlantısını koparan Dağkapı kısmını birbirine bağlamak her Diyarbakırlının ve Tarihi eserler sevdalısının görevi olduğunu düşünüyorum. Sadece yabancı arkeologların sahip çıktığı bir memleket değil diyarımız. Bu diyarın tarihi dokusuna sahip çıkmak hepimizin görevidir.
Surların bozuk olan, bağlantısı kopan tüm tarafların ve yıkılmaya yüz tutan kopan tüm kısımların onarımı için Diyarbakır halkı olarak topyekun seferber olmak zorunda ve durumundayız.
Sahabeler ve Peygamber diyarına yakışacak bir sahiplenme duygusu içinde olmamız gelecek nesillerimize bırakacağımız en büyük sorumluluğumuzdur.
Diyarbakır’ımız Peygamber Kabirleri, Sahabe türbeleri, Camileri, Kiliseleri, Höyükleri, Medreseleri, Hanları ve mimari farkını ortaya koyan Diyarbakır Evleri ile Diyarbakır, kapılarından içeri girildiğinde insanı tarihin derinliklerine girmiş gibi hissettiren bir atmosfere sahip.” Dedi.
Şehrin dokusunun çok iyi korunmasına rağmen bir dönem surların yıkıldığına işaret eden 60 yaşının tümünü de Diyarbakır’da tüketen Mehmet Salih atlan ise duygularını şu cümlelerle dile getiriyor: “Dünyada tarihi dokusunu en iyi koruyan şehirlerden olan Diyarbakır’ın tarihi surları onlarca orduya direnmiş ama bakın en sonunda kim tarafından yıkılmış!
Şehrin tarihi dokusunu korumasındaki en büyük faktör şüphesiz tarih boyu güvenliğini sağlayan devasa surlar. Karadağ'dan Dicle nehrine kadar uzanan alanda yer alan surlar. 82 burçlu ve 4 kapılı müstahdem surların şehri yüzyıllar boyu korumuş olmasıyla, şehrin birçok medeniyet tarafından fethedilmiş olması tezat oluşturuyor gibi görünebilir. Ama Fetihlerin çoğunun anlaşma yoluyla, çoğunun da medeniyetlerin miadını doldurmasıyla gerçekleştiğini gözden kaçırmamak gerekiyor,
5 bin 500 metrelik uzunluğu ile dünyanın en uzun tarihi duvarları arasında 4. sırada zikredilen surlar, dünyanın en uzun ve en yüksek kalesini barındırıyor.
Eğer 1930'lu yıllarda dönemin valisi "Şehir hava alsın" diye surların bir kısmını yıktırmasaymış, tarihi doku daha fazla korunmuş olacakmış.Şaka gibi ama ne yazık ki gerçek.Yıllarca düşmanlara karşı ayakta kalmayı beceren surlar, dinamitlenerek yıkıldı! Eğer ahali isyan etmeseymiş muhtemelen yıkımın boyutları daha da büyük olacakmış. 1931-1937 arasında valilik yapan Hasan Faiz Ergun, "Kentin hava alması" için surları bir kaç noktadan yıktırmış. Tabi bu bilgileri de bir gazetenin bilgilerinden elde etmiş bulunmaktayız. Yine gazetenin haberinde şunlara yer verilmiş; Dönemin Valisinin elinden kalan surları ayaklanan halk ve Milli Eğitim Bakanlığına rapor hazırlayarak halka yardımcı olmaya çalışan arkeolog Prof.Dr. Albert Louis Gabriel durdurabilmiş.1932 yılının Nisan ve Mayıs aylarında Diyarbakır’ı ziyaret ettiği bilinen arkeolog Prof.Dr. Albert Louis Gabriel’in ve kentin önde gelenlerinin ısrarları ile surlar kurtarılmış ama daha sonra içinde ve dışında yer yer gecekondu işgali yaşanmış.Geçtiğimiz yıllarda hayata geçirilen bir onarım projesi çerçevesinde surların acil müdahale isteyen bir kısmı ile sur içinde pek çok yer restore edilmiş.
‘ZİHNİYET FARKI ÇOK BÜYÜK’
Son yıllarda Diyarbakır Valiliği ve Belediyesi gecekonduları temizleyerek, şehrin tarihi dokusuna olağan üstü katkılar sağlayarak şehri turizme kazandırmanın mücadelesini veriyor. Yani bir dönem halkı isyan ettiren yönetimintersine günümüz Diyarbakır Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, tarihi dokunun yeniden yaşam bulması ve turizme katkısını sağlamak için büyük mücadeleler veriyor. AHMET BEŞENK