ÖZEL HABER

“Bahçeli Partileri siyaseten hipnoz etti”

Toplumsal Mutabakat Derneği Genel Başkanı ve siyasi analist Mahmut Şimşek, Türkiye'de yeni anayasa süreci, Kürt meselesi ve siyasi sistem tartışmalarına dair kapsamlı değerlendirmelerde bulundu. Şimşek, çözümün kapısının zihniyet dönüşümünden geçtiğini belirtti.

Abone Ol


özDİYARBAKIR - Özel Röportaj- Toplumsal Mutabakat Derneği Genel Başkanı Mahmut Şimşek, siyasi atmosferdeki son gelişmeleri Öz Diyarbakır Gazetesi’ne değerlendirdi. Türkiye siyasetinde dikkat çekici bir yumuşama yaşandığına işaret eden Şimşek, geçmişte birbiriyle sert çatışma yaşayan siyasi aktörlerin bugün görüşmeye başladığını söyledi.

Şimşek ile yaptığımız röportajın tamamı;
Sayın Başkan, Bizi kabul ettiğiniz için Teşekkür ederiz. Yeni yeriniz de Hayırlı olsun.

Teşekkür ederim Sait Bey Kardeşim.

Başkanım, herkes imama uydum Allah û Ekber diyor ve susuyor. Bir düşünce kuruluşu olan Toplumsal Mutabakat Derneği kadrosunun ve sizin değerlendirmeleriniz ciddi ciddi önemseniyor. Medya’da yeni süreçle ilgili birkaç değerlendirmesini gördük. Dünü bugüne bağlayan açıklamalarınızın bugünden yarına yeni sürecin gidişatını nasıl görüyorsunuz? Bu anlamında bize neler söylemek istersiniz?

Tabii, gönül dağı da demokrasi yolu da henüz görünmüyor. Kimi şeyler yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Gelişmelere bakmak şart değil. Görmek gerek. Biz bazı şeyleri görüyoruz. Dün kanlı bıçaklı insanlar bugün konuşuyor. Birbirine hiç selam vermeyen partiler, liderler bugün birbirlerini ziyaret ediyorlar. Eee siyasi anlamda sataşmayı aşarak konuşmaya, tartışmaya ve anlaşmaya doğru giden bir ülke siyasetçilerini görüyoruz. Kardeşlikten eşitliğe doğru giden bir demokrasi kulvarı görülüyor.

Başkanım, sizin yıllar önce bugünü işaret eden yeni bir çözüm süreci teziniz vardı sanırım…
Bu soruyu geçen hafta bir röportajda bir arkadaşınız da sordu. Tekrar olacak fakat söylemekte yarar var. Ben ve arkadaşlarım; kimi basın açıklamalarımızda, röportajlarımda bugünü görüyor ve şöyle diyorduk; yeni bir çözüm sürecinin ancak, klasik milliyetçiliği savunan Sayın Devlet Bahçeli'nin bir basamak daha yukarı çıkmasıyla, modern milliyetçilik aşamasına gelmesiyle başlayabileceğini yıllardır söylüyorduk. Toplumsal Mutabakat Derneği bu anlamda demokrasinin yol işaretleri üzerinde iyi çalışıyor. Kimseye sataşmayız. İşaret ederiz. Ancak bu politikanın görüşmelerden, birbirine selam vermenin ötesine de geçmesi lazım. Demokrasi Ailesinde nasıl birlikte yaşanabileceğinin altyapısının oluşturulması lazım. Bu demokratik birlik adımı öyle pahalı, öyle milyar dolarlık masraflarla elde edilecek bir şey değil hani.
Peki bu kadar basit ve maliyetsiz bir demokratik yol neden dikkate alınmıyor? Barışı kim engelledi bunca yıl?
Efendim bütün çok uluslu ulus devletlerin kuruluşundan hemen sonra bu karmaşa ve inkarcılık yaşanmıştır. Maalesef Türkiye’de bunu daha uzun, pahalı ve kanlı yaşadık.

Bu aşılır mı?

Günümüz iç ve dış koşulları bunu önümüze koyuyor. Bize yönetim için yazılı çok şey lazım. Fakat en başta zihniyet değişikliği lazım. Kardeşiz de eşitleşmeye de tahammül sağlansa… 100 yıllık parlamentarist sistemden başkanlık sistemine geçiş sancısı yaşanıyor. Çünkü üç seçimdir başkanlık sistemi ile seçime giden bir ülke hala Parlamenterist yasalarla siyasi partiler yasasına bile dokunulmuyor.
Anayasa'nın ilk dört maddesi gibi dokunulamayan siyasi partiler yasasına neden dokunulmuyor?
Siyasi parti liderleri ve yönetimi elinde bulunduranların kronik kutsal ve sessiz ittifakı var. Çünkü parlamenterist sistemde demokrasi yoktur. Liderokrasi vardır. Mecliste, parti içinde liderler ne derse haşa haşa ayet misali ona uyulmak zorundadır. Bu nedenle bütün partiler referandumla halkın kabul ettiği başkanlık sistemine karşıdır. Parlamenterizm zaten Kürtleri uyutma beşiğidir. Maalesef Kürd partileri de koltukları için başkanlık sistemine karşı duruyor.

Bu süreçte belirgin engeller ne olur?

Önümüzde iki önemli engel var. Kürd ve ekmek…
Kürd demokratik haklarını günümüze, hatta kutsal inancımız seviyesine getirmek dahi yeterli olacaktır. Diğeri de ekonomiyi düzeltmektir. Halkın ekmeğini ve Kürt halkının insansal, eşit vatandaşlık normunda bir yaşam tarzı sunulduğunda ne olur biliyor musunuz?

Ne olur Başkan?

Türkiye'yi Ortadoğu'da, Türkiye'yi Avrupa'yla yarışmada, Türkiye'yi dünya devletleri arasında görmemek için hiçbir sebep yoktur.

Ne yapılmalı?

Artık Kürdlere şüpheci gözle, ırkçı demeyeyim ama şovenist bir anlayışla ve çekimserlikle bakılmamalı. Kürdler biz tam demokrasiyi yaşamak istiyoruz. Tam ekonomik demokrasiyi, tam siyasi demokrasiyi, tam kültürel demokrasiyi bu ülkeye getirmek istiyoruz, diyorsa, bunu da şüphecilikle karşılayacak varakpareleri elinin tersiyle Sayın Bahçeli terslemiş durumda… Demin konuşmamın başında dedim ki Sayın Bahçeli klasik milliyetçilikten modern milliyetçiliğe bir kapı açtı.
Kürdistan Federal Bölgesinden Kürdistan Bayraklı tanklar, ağır toplar, çıkıp, Kobani'ye giderken Türkiye'de yollara dizilenler; Bijî Obama(yaşasın Obama) dedi. Şimdi hemen hemen her Kürd “Bijî Bahçeli” diyor. Bu çok enteresan…
Sizin tabirinizle toplumsal mutabakat için kim kimi dikkate almalı?
Şimdi burada Türkiye partilerini, Kürt partilerini, Kürd Aydınlarını, iş insanlarını dikkate alma büyüklüğünü AK PARTİ ve DEM göstermeli. Legal Kürd partilerine gitmeliler. Onları küçük görme, dıştalama kompleksinden kurtulmalılar. Bu süreç ile Mecliste bir birini dıştalayan partiler devri bittiyse, ülkede ve bölgede de bu anlayış sağlanmalıdır.

PKK kendi içinde ayrışır mı?

Uzatmadan söylemek istiyorum. Yalnız PKK'nin içinde değil, legal Kürt partileri içinde de bu sürece karşı duran var. Sosyal Demokrat Ana Muhalefet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kendine göre çekinceleri var. Bu sürece karşı olalar zıtların birliğini sağlamaya ve bizim yerli tabir ile Teşqele çıkarmaya çalışacaklar.
Herkes suskun

Aslında Bahçeli’nin açıklaması kitleleri hipnoz etmiş. Karşı olanların suskunluğu da geçen süreçle, bu süreç arasında bir fark olduğunu bilmelerindendir. Dün birinci çözüm sürece karşı olanlar bugün çözüm sürecinin öncülüğünü yapıyor. Sosyal demokratlar hala çekimser duruyor. Oysa, demokratik birliğin arabulucusu ve eksikleri tamamlayıcısı dünyanın her yerinde sosyal demokratlardır.
Siyasiler ne yapmamalı?
Bugün elde edeceğimiz muhtemel demokratik kazanımlarla, verilerle siyasetçiler buza yazı yazmamalı. Bunda ısrar eskiye dönüş olur. Kan olur. Günah olur. Af edersiniz, ben, sen bizim oğlan mantığından kurtulup, demokrasi bahçesinde yaşamak için çapa ve zararlıları tespit etmek lazım.

Ertelenmeyen en büyük eksiklik nedir sizce?

Bu ülkede her şey var. Seksen altı milyon insan da var. Lider yetiştiremiyoruz. Yetişmesine de izin vermiyorlar.

Neden?

Çünkü 100 yıllık parlamenter sistemde bütün siyasi parti liderleri ülkenin ve partisinin ulusal kahramanı olmaya hevesli kılındı ve biz birbirimize kırdırıldık… Oysa bir parti lideri kendi partisinin ve ülkenin bilgesi olmaya çalışmalı… Neden Ali İzzet Begoviç gibi bir insan yok bizde, olmadı? Kürd cenahında bir Molla Mustafa Barzani'ye kim itiraz edebilir. Onun gibilere rahmet olsun.? Dolayısıyla, kardeşleşerek, eşitleşmek gerekir.

Bu işin öncüsü suskun duruyor. Artık ne söylemeli sizce?

Kimseye akıl verecek konumda değiliz. Onlar ne söyleyeceğini bilir. Devlet Başkanı sayın Erdoğan’ı her Kürd vatandaşı 2005'te Diyarbakır'da söylediği sözleri geliştirecek bir ruhla onu görmek ve işitmek ister.

O ruhu bıraktılar mı peki?

Başkan Recep Tayyip Erdoğan masa başı lideri değil. Salon lideri değil. Recep Tayyip Erdoğan saha lideridir. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul ile büyüdü. Belediye başkanı olurken yapılan yapılmayan her işin başında duran adamdı. Onun için Türkiye'yi omuzladı. Şimdi zamanın ruhu Recep Tayyip Erdoğan’ı çözüme davet edecek, diye düşünüyorum.

Evet, yeni bir anayasa konuşuluyor. Yeni anayasa çalışmaları var. AK Parti Genel Merkezi'nde de bu yönde çalıştaylar yapılıyor. Siz bu yeni anayasa çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yeni bir anayasayı kime istiyoruz? İnsanlarımıza istiyoruz. Ondan sonra doğamıza istiyoruz, ekolojiye istiyoruz, değil mi efendim?
Kesinlikle öyledir.
Dolayısıyla bizimle beraber yaşayan her unsur, her birey, her topluluk, her halk bizim kadar değerlidir diyebileceğimiz bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var. Anayasa değişikliğinden önce siyasi partiler bugünkü meclisteki siyasi partiler önce demokratik bir toplumsal mutabakat sağlamaları gerekir.

Bu mutabakat sağlanamazsa ne olur?

Siyaseten toplumsal mutabakatı sağlayamayan bir partinin ya da ittifakların yapacağı nasıl bir anayasa olursa olsun birilerinin anayasası olur. Biz herkesin anayasası olabilecek bir Anayasa istiyoruz. Anayasadan önce de siyasi partilerin kendi aralarında oturup bir defa bir anlayış birliğine, bir konuşma birliğine, bir tartışma birliğine ve çoğulcu demokraside anlaşma birliğine varmalı… Sokaktaki adamı kışkırtılacak sataşma siyasetinden siyasi parti liderleri vazgeçmediği sürece Türkiye'de ilerleme olmaz.

Suriye’de ne olur?

12 yıl önce bölgesel bir gazetemiz benimle bir röportaj yapmıştı. "Abi Suriye de olur?" d iye sormuştu. "Bak kardeşim çok kan dökülür ama şu anda ülkenin adı; Suriye Arap Cumhuriyeti’dir. Savaşın sonunda " Tabelada Arap tanımı çıkarılacak, yerine “Suriye Federal Cumhuriyeti” yazılacak, demiştim. Hala o kanaatteyim.

Son sözünüzü alabilir miyim?
Ben de onu Cegerxwîn ustadadıma bırakayım:
“Sînor ne mane, çibikim pasaport.( Sınırlar kalmamış, pasaportu ne yapayım.)
Sayın Şimşek çok teşekkür ediyorum.
Ben de teşekkür ediyorum. Eksik olmayın. Sağ olun.