ANAVATAN Partisi kurulduğunda halkın tamamı kendine o partide bir yer buluyordu.
Kimi inancına, kimi entelektüel çalışmalarına ve hayatına, kimi ticaretine verdiği katkılara, dünyaya açılmamıza vizyonumuzun gelişmesine dair her türlü ihtiyacımız Anavatan Partisinde vardı…
Akabinde AK Parti geldi, yıllar sonra…
Özgürlükler, yenilikler, Hak Hukuk, özellikle Tayyip Beyin kendine has karizması ve vizyonu ülkeyi bir anda birçok basamak daha artırdı.
Güzey şeyler bunlar….
Yıllar içerisinde, yıpranma, mental yorgunluk, gelişen dünyaya ayak uyduramama doğanın gereğidir.
Bunun için de bir genel müdürün, bir bakanın, bir hükümetin gitmesi ne ülkemiz için, ne dinimiz için, ne de ülkümüz için tehlike olur. Yıllardır bu ülkede milliyetçilerin, muhafazakarların, sol görüşlü insanların oyları hep bellidir.
Yukarıda bahsettiğim gibi her on beş, yirmi yılda bir ülkeleri düştüğü durumdan, bir parti, bir oluşum gelir ve düzlüğe çıkarır. Bu çabada, her kesim onlara yardımcı olur.
Halk da o dönemde bağrına taş basıp, ülkeyi düzlüğe çıkaracak oluşumu, görüş, ideoloji farkı gözetmeksizin destekleyip bir şans verir. Bir daha ki dönem başarısız olmuşsa yine değiştirir.
Evet ülkenin düştüğü, her anlamdaki krizden insanları iki parti çıkaracak gibi görünüyor.
CHP ve İYİPARTİ…
İYİ PARTİ, Merkez parti olma ve ülkedeki muhafazakar, milliyetçi, entelektüel ve iş dünyasında ki insanları bir araya getirip ülkenin önümüzdeki dönem yönetimine talip oldu.
İYİ PARTİ, her ne kadar ülkücü insanların bir araya gelip kurduğu, MHP’ye alternatif bir parti gibi görünse de içine inildikçe bir dönemin ANAP’ı ve AK PARTİ’si iddiaları artık toplumda karşılık bulmaya başladı.
Oluşturduğu kadroları, takip ettikleri ve ülkenin selameti için teklif götürecekleri, kendi alanlarındaki uzman insanları gördükçe artık önümüzdeki dönem ülkenin iktidarı belli oldu gibi…
Geçen hafta Ankara’da bir dostumu ziyaret ettim. Beni kıramadığı için bir randevusu olduğunu ve beraber gidebileceğimizi söyledi. Pek tasvip etmediğim bir şeydir insanların buluşmalarına katılmak. Ama gidip, görüşmeden çıktıktan sonra her şeyde bir hayır vardır lafının ne kadar doğru olduğunu anladım.
Ziyaretimiz, Feridun Bahşi, Antalya milletvekiline idi…
Meclisteki odasına gittik. Gayet samimi ve candan bir şekilde bizi karşıladı. Benim daha ismimi bile öğrenmeden gösterdiği yakınlık, onun insanlara insan olduğu için değer verdiğinin göstergesiydi…
Havadan sudan konuşmalar, hal hatır sormalardan sonra tabii ki konu ülkenin durumuna geldi.
Feridun bey aslan gibi bir ülkücü olduğunu üstüne basa basa belirttikten sonra, bu ülkeye sahip çıkmak isteyen bir partinin, ülkücülere, kürtlere, muhafazakâr insanlara, entelektüel aydınlara, iş insanlarına, sanatçılara ihtiyacının olduğunu ve bunların da ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini, içselleştirmiş olduğuna inandığım, bir içtenlikle anlattı.
Türkiye’nin her yerinde bu insanlara ulaşmaya çalıştıklarını ve bu insanlardan da ciddi bir katılım olduğunu söyledi.
İyi partinin, Feridun beyin samimi konuşmaları ve iddialarını dinledikçe merkez partisi olmayı istemekten çok, artık olduğunu hissettiriyordu.
Hatta Feridun Bey biz merkez sağ değil, merkez partisi olmayı hedefledik. Çünkü partimiz kadrolarıyla, hedefleriyle, ulaştıkları kitlelerle sadece sağ’a değil tüm insanlara hizmet etmeyi hedefliyor.
Meral Hanımın Türkiye’yi sokak sokak, dükkan dükkan gezmesi de bunun göstergesi değil mi….
Teşekkürler Feridun Bahşi, yolunuz açık olsun.