‘Dünya adam olsa, bunlar adam olmaz’ diyor vatandaşlar, ‘Yok kardeşim, bunlarda saygı yok’ diyor mahallenin esnafları. ‘Siz nasıl insanlarsınız!’ diye soruyor engelli bireyler, ‘İlgilenecek kimse yok mu?’ diye serzenişte bulunuyor görme engelli çizgisini kullanmak zorunda kalan bir amma. ‘8 Mart etkinliği vardı Büyükşehir Belediyesi Kongre Merkezinde, ilk kez gidecektim. Evden çıkayım dedim baktım ki engelli rampalarının önü araçlarla kapatılmış. Geri döndüm. Oysa ilk kez bir etkinliğe gönül rahatlığıyla katılacaktım. Gidemiyoruz, yollarımızı kapatmış bu vicdansızlar.’ diye dert yanıyor A. K. Engelli yazar Mekiye Uludağ ise kaleme alıyor serzenişleri ve diyor ki, “Kadın engelliler, sosyal dışlanma ve ayrımcılığı daha ağır koşullarda yaşarlar. Bir başka deyişle engellilere yönelik ayrımcılığın temelinde ‘biz ve ötekiler anlayışı’ yatmaktadır.”. Biz bıkmadan yazacağız, ya siz, siz engelli kardeşlerinizin yerine kendinizi koyup empati kuracak mısınız?
Dün bilindiği üzere 8 Mart Dünya kadınlar günüydü. Çok sayıda kutlama mesajları atıldı, günün anlam ve öneminden söz edildi. Şehrin birçok bölgesinde ise çeşitli etkinlikler düzenlenerek kadınlar günü kutlandı. Peki, bu etkinliklerde kaç engelli bayan gördünüz? Belki bir, belki iki. Nedeni saygısız sürücülerin park ettikleri gelişi güzel yerler olabilir mi?
Siz hiç yazılıp çizildikçe, daha da duyarsızlaşan bir anlayış gördünüz mü? Medeni toplumların ortak özellikleri aktarılanlardan veya tarihten ders çıkartmak, empati kurmak ve ben değil, biz temelli olarak düşünmeleridir.
‘EVİME HAPSOLMUŞUM’
Yüce ALLAH mukaddes kitabı Kur’an-ı Kerimde engelli vatandaşlara yönelik olarak anlayışlı ve yardımcı olunması emirleri verilmesine rağmen duyarsızlık, ilgisizlik ve vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Engelli bireylerin artık kaldırımları kullanamadığı gerçeğinin görülmesi gerektiğine dikkat çeken A. K.”Bildiğiniz gibi bugün 8 Mart Dünya kadınlar günü. Bizlerde her insan gibi sokaklara çıkmak, etkinliklere katılmak istiyoruz. Gelin görün ki ben ve benim gibi tekerlekli sandalyeye mahkum olan insanların Diyarbakır’da caddeleri kullanması veya kaldırımları kullanması mümkün değil. Bakın şu anda evden çıktığımda inmemi gerektiren kaldırım ile caddeyi buluşturan engelli rampasının önüne iki araç park etmiş durumda. Daha evimden çıkamadan önüm, sağım, solum ve yaşamım engellenmiş durumda. Bu ülkede yaşayan ve herkes kadar yaşamayı hak eden bir insan olarak soruyorum, neden benim haklarımı bu duyarsız sürücüler, mağandalar elimden alıyor? Buna hakları yok, ben onların hangi haklarına saygısızlık ettim ki benim haklarımı gasp ediyorlar? Hem bunlar nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorlar? Bu mağandalara dur diyecek kimse yok mu? Bugün Büyükşehir Belediyesi Kongre Merkezinde Kadınlar Günü kutlama programına gitmeyi düşünüyordum fakat gidemeyeceğim, nedeni ise bizleri görmezden gelen, insan yerine koymayan araç sürücüleri.”
‘ENGELLİ KADINLAR GÖRÜNÜR KILINMALI’
Engelli bayan yazar Mekiye Uludağ ise tüm yaşanmışlıkları adeta hissederek duygularını şöyle ifade ediyor hem kendi adına hem de hem cinsi olan engelli bayanlar adına: “ Tarihin her döneminde engelliler, toplum içerisinde çok çeşitli güçlüklerle karşılaşmakta toplumun derinliklerinde yer alan “normal ve normal olmayan” anlayışı, engellilerin dışlanma sürecinde önde gelen nedenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka deyişle engellilere yönelik ayrımcılığın temelinde ‘biz ve ötekiler anlayışı’ yatmaktadır. Kadın engelliler, sosyal dışlanma ve ayrımcılığı daha ağır koşullarda yaşarlar. Türkiye’de özürlü birey olmanın temel sosyolojik özellikleri ve sorunları genel olarak engellilerin ve özelde de kadın engellilerin önemli dezavantajlarla karşılaştıkları ortadadır.
Engelli kadınlar, tüm kadınların yaşadıkları ayrımcılık deneyimlerinin üstüne, bir de engelli olmaktan kaynaklanan sorunları yaşamaktadırlar. Engelli kadınlar toplum içerisinde damgalanmakta, dışlanmakta ve ötekileştirilmektedirler. Bu durum ağırlıklı olarak toplumun engellileri ve dolayısı ile engelli kadınları, onların özelliklerini, sorunlarını ve gereksinimlerini yeterince iyi tanımamaktan kaynaklanmaktadır. Genelde engelli kadınların güçleri küçümsenmekte, pek çok konuda başarılı olamayacakları sanılmaktadır. Kimi zaman da onlara karşı aşırı beklentiler oluşturulmakta ya da görmezden gelinerek gerekli destekler verilmemektedir. Onların güçlerini gerçekçi bir biçimde değerlendiren, gerekli destekleri veren bir anlayıştan yoksun olmak, engelli bireyler ve özellikle de engelli kadınlar için yaşamı pek çok açıdan zorlaştırmaktadır. Toplum içerisinde engelli kadından beklenen gelişimsel temelli görevlerin, onlarda yarattığı zorlanmalar ve toplumun ön yargıları ile engelli kadınların yaşadığı diğer sosyal sorunlar bir hayli fazladır.
Engelli kadınların, toplumsal dengesizlikler ve kaynak yetersizlikleri nedeni ile eve kapanması ve kendini toplumdan soyutlaması sonucunda ortaya çıkabilecek sosyal, psikolojik sorunlarla baş edebilmesi amacı ile onların desteklenmesi, güçsüzlüklerinin tespit edilip toplumsal kaynakların zenginleştirilmesi gerekmektedir. Toplumun ön yargılarının ortadan kaldırılması konusunda sürekli bir eğitime gereksinim vardır. Bunun sağlanabilmesi için de genelde engelli bireylerin özelde de engelli kadınların toplum içine çıkması ve kendini göstermesi, “görünür kılınması” gerekir. Sosyal desteğe büyük gereksinim duyan engelli kadınların toplum tarafından kabullenilmesi aşamasında desteğe gereksinimi vardır. Toplumsal kaynakları oluşturma, onlar adına ve onlarla birlikte savunuculuk yapma ve kaynakları zenginleştirme aşamasında sosyal hizmet uzmanları engelli kadın ve sosyal çevresi ile birlikte çalışılmalıdır.
Bu vesile ile başta benim gibi engelli olan kadınlar olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, geleceğe umut ve güvenle yön vermelerini diliyorum.”
AHMET BEŞENK
Dün bilindiği üzere 8 Mart Dünya kadınlar günüydü. Çok sayıda kutlama mesajları atıldı, günün anlam ve öneminden söz edildi. Şehrin birçok bölgesinde ise çeşitli etkinlikler düzenlenerek kadınlar günü kutlandı. Peki, bu etkinliklerde kaç engelli bayan gördünüz? Belki bir, belki iki. Nedeni saygısız sürücülerin park ettikleri gelişi güzel yerler olabilir mi?
Siz hiç yazılıp çizildikçe, daha da duyarsızlaşan bir anlayış gördünüz mü? Medeni toplumların ortak özellikleri aktarılanlardan veya tarihten ders çıkartmak, empati kurmak ve ben değil, biz temelli olarak düşünmeleridir.
‘EVİME HAPSOLMUŞUM’
Yüce ALLAH mukaddes kitabı Kur’an-ı Kerimde engelli vatandaşlara yönelik olarak anlayışlı ve yardımcı olunması emirleri verilmesine rağmen duyarsızlık, ilgisizlik ve vurdumduymazlık almış başını gidiyor. Engelli bireylerin artık kaldırımları kullanamadığı gerçeğinin görülmesi gerektiğine dikkat çeken A. K.”Bildiğiniz gibi bugün 8 Mart Dünya kadınlar günü. Bizlerde her insan gibi sokaklara çıkmak, etkinliklere katılmak istiyoruz. Gelin görün ki ben ve benim gibi tekerlekli sandalyeye mahkum olan insanların Diyarbakır’da caddeleri kullanması veya kaldırımları kullanması mümkün değil. Bakın şu anda evden çıktığımda inmemi gerektiren kaldırım ile caddeyi buluşturan engelli rampasının önüne iki araç park etmiş durumda. Daha evimden çıkamadan önüm, sağım, solum ve yaşamım engellenmiş durumda. Bu ülkede yaşayan ve herkes kadar yaşamayı hak eden bir insan olarak soruyorum, neden benim haklarımı bu duyarsız sürücüler, mağandalar elimden alıyor? Buna hakları yok, ben onların hangi haklarına saygısızlık ettim ki benim haklarımı gasp ediyorlar? Hem bunlar nasıl bu kadar rahat hareket edebiliyorlar? Bu mağandalara dur diyecek kimse yok mu? Bugün Büyükşehir Belediyesi Kongre Merkezinde Kadınlar Günü kutlama programına gitmeyi düşünüyordum fakat gidemeyeceğim, nedeni ise bizleri görmezden gelen, insan yerine koymayan araç sürücüleri.”
‘ENGELLİ KADINLAR GÖRÜNÜR KILINMALI’
Engelli bayan yazar Mekiye Uludağ ise tüm yaşanmışlıkları adeta hissederek duygularını şöyle ifade ediyor hem kendi adına hem de hem cinsi olan engelli bayanlar adına: “ Tarihin her döneminde engelliler, toplum içerisinde çok çeşitli güçlüklerle karşılaşmakta toplumun derinliklerinde yer alan “normal ve normal olmayan” anlayışı, engellilerin dışlanma sürecinde önde gelen nedenlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka deyişle engellilere yönelik ayrımcılığın temelinde ‘biz ve ötekiler anlayışı’ yatmaktadır. Kadın engelliler, sosyal dışlanma ve ayrımcılığı daha ağır koşullarda yaşarlar. Türkiye’de özürlü birey olmanın temel sosyolojik özellikleri ve sorunları genel olarak engellilerin ve özelde de kadın engellilerin önemli dezavantajlarla karşılaştıkları ortadadır.
Engelli kadınlar, tüm kadınların yaşadıkları ayrımcılık deneyimlerinin üstüne, bir de engelli olmaktan kaynaklanan sorunları yaşamaktadırlar. Engelli kadınlar toplum içerisinde damgalanmakta, dışlanmakta ve ötekileştirilmektedirler. Bu durum ağırlıklı olarak toplumun engellileri ve dolayısı ile engelli kadınları, onların özelliklerini, sorunlarını ve gereksinimlerini yeterince iyi tanımamaktan kaynaklanmaktadır. Genelde engelli kadınların güçleri küçümsenmekte, pek çok konuda başarılı olamayacakları sanılmaktadır. Kimi zaman da onlara karşı aşırı beklentiler oluşturulmakta ya da görmezden gelinerek gerekli destekler verilmemektedir. Onların güçlerini gerçekçi bir biçimde değerlendiren, gerekli destekleri veren bir anlayıştan yoksun olmak, engelli bireyler ve özellikle de engelli kadınlar için yaşamı pek çok açıdan zorlaştırmaktadır. Toplum içerisinde engelli kadından beklenen gelişimsel temelli görevlerin, onlarda yarattığı zorlanmalar ve toplumun ön yargıları ile engelli kadınların yaşadığı diğer sosyal sorunlar bir hayli fazladır.
Engelli kadınların, toplumsal dengesizlikler ve kaynak yetersizlikleri nedeni ile eve kapanması ve kendini toplumdan soyutlaması sonucunda ortaya çıkabilecek sosyal, psikolojik sorunlarla baş edebilmesi amacı ile onların desteklenmesi, güçsüzlüklerinin tespit edilip toplumsal kaynakların zenginleştirilmesi gerekmektedir. Toplumun ön yargılarının ortadan kaldırılması konusunda sürekli bir eğitime gereksinim vardır. Bunun sağlanabilmesi için de genelde engelli bireylerin özelde de engelli kadınların toplum içine çıkması ve kendini göstermesi, “görünür kılınması” gerekir. Sosyal desteğe büyük gereksinim duyan engelli kadınların toplum tarafından kabullenilmesi aşamasında desteğe gereksinimi vardır. Toplumsal kaynakları oluşturma, onlar adına ve onlarla birlikte savunuculuk yapma ve kaynakları zenginleştirme aşamasında sosyal hizmet uzmanları engelli kadın ve sosyal çevresi ile birlikte çalışılmalıdır.
Bu vesile ile başta benim gibi engelli olan kadınlar olmak üzere tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor, geleceğe umut ve güvenle yön vermelerini diliyorum.”
AHMET BEŞENK