DİYARBAKIR HABER- Türkiye’de son dönemde kamuoyunda “yeni süreç” olarak tartışılan gelişmelere ilişkin Kürt siyasi çevrelerinden dikkat çekici değerlendirmeler geldi. Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı Halim İpek ile Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş, silahların susmasının olumlu bir gelişme olduğunu vurgularken, mevcut sürecin Kürt sorununun çözümüne yönelik olmadığını ifade etti. Her iki isim de, anayasal ve demokratik güvenceler olmadan kalıcı bir çözümün mümkün olmayacağına dikkat çekti.
İpek; “Süreç biran da ortaya çıkmadı”
Devrimci Demokrat Kürt Derneği (DDKD) Genel Başkanı Halim İpek, Türkiye’de son dönemde tartışılan siyasi sürecin, bir anda ortaya çıkmadığını belirterek, dünya ve Ortadoğu konjonktürünün bu sürecin şekillenmesinde etkili olduğunu söyledi. İpek, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ve Abdullah Öcalan’ın buna verdiği yanıtın süreci görünür hale getirdiğini ancak henüz somut bir sonuca ulaşılmadığını dile getirdi.
“Süreç ülkede genel bir rahatlama yarattı”
Sürecin ülkede genel bir rahatlama yarattığını vurgulayan İpek, “Bu rahatlama Kürt siyaseti açısından da, Türkiye genelinde de hissediliyor. Sürecin olumlu katkıları olacağına kuşkumuz yok” dedi. Ancak Kürt siyasi çevrelerinin ve Kürdistani partilerin yeterince dinlenmediğini ifade eden İpek, bu eksikliğin önemli bir sorun olduğuna dikkat çekti.
“Rojava’ya bağlanması endişe verici”
Sürecin Rojava ile ilişkilendirilmesinin kendileri açısından kaygı verici olduğunu belirten İpek, “Rojava’daki Kürtler silahı bıraktığı an katliam riskiyle karşı karşıya kalır. Onların hiçbir güvencesi yok. Bu bir gerçektir” ifadelerini kullandı. Rojava’da ademi merkeziyetçi bir yönetim modelinin oluşturulmasının zorunlu olduğunu dile getiren İpek, aksi halde Suriye yönetiminin Esad döneminden farkı kalmayacağını söyledi.
İpek, Suriye’de Kürtlerin yanı sıra tüm etnik ve inanç gruplarının özgürce kendini ifade edebileceği bir sistem kurulması gerektiğini vurgulayarak, “Bu sadece Kürtlerin talebi değil; ABD, Fransa ve birçok Avrupa ülkesi de bunu savunuyor. Bu Türkiye için bir tehdit değil, aksine katkıdır” dedi.
“Bu süreç Kürt sorununu çözmez”
DDKD olarak sürece ilişkin önerilerini de sıralayan İpek, Kürt sorununun tartışılmasının önünün açılması gerektiğini belirtti. Ana dilde eğitim, Kürt kimliğinin anayasal düzeyde tanınması ve yasal güvencelerin sağlanmasının zorunlu olduğunu ifade eden İpek, “Bu süreç bir katkı sunabilir ama Kürt sorununu çözmez. Çözüm, ancak yeni bir anayasa ve toplumsal uzlaşmayla mümkündür” dedi.
Kardaş: “Bu bir barış süreci değil”
Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi Genel Başkanı Mehmet Emin Kardaş ise, sürece en başından beri mesafeli yaklaştıklarını belirterek, silahlı mücadelenin artık bir çözüm yolu olmadığını söyledi. Kardaş, “Silahların susması elbette hepimizin dileği. Ancak bu süreci bir Kürt sorunu çözümü olarak görmüyoruz” dedi.
Bahçeli’nin çağrısında Kürt sorununun çözümüne dair tek bir ifade bulunmadığını savunan Kardaş, “Çağrı ‘gelin teslim olun’ anlayışını çağrıştırıyor. Demokratik bir gelecek, anayasal haklar ya da Kürtlerin statüsü konuşulmadı” ifadelerini kullandı.
“Muhatabı değiliz”
Sürecin iki kişi ve iki yapı arasında yürütüldüğünü savunan Kardaş, “Bu mesele devlet ile PKK, kişi olarak da Bahçeli ile Öcalan arasında ilerliyor. Kürt siyasi partileri ve toplumunun geniş kesimleri sürecin dışında tutuluyor. Bu nedenle biz bu sürecin muhatabı değiliz” dedi.
Kürt sorunu masaya gelmediği sürece bu tür girişimlerin kalıcı bir çözüm üretmeyeceğini vurgulayan Kardaş, “Kürt sorunu gerçekten gündeme gelirse söyleyecek çok sözümüz var. Ama bugün konuşulanlar Kürt sorunu değildir” ifadelerini kullandı.