DİYARBAKIR HABER- Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin, Türkiye ve bölge gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu. İl Başkanı Ergin, “Terörsüz Türkiye” süreci, Diyarbakır ve bölgeye olası etkileri ile Gazze meselesine dair görüşlerini paylaştı.
Ergin, çözüm sürecinin konuşulmasının ve komisyon kurulmasının değerli olduğunu belirterek, “Bu mesele sadece söylemlerle çözülmez. Somut adımlar atılmalı. Tüm siyasi partiler ve toplumun farklı kesimleri sürece dahil edilmeli” dedi.
İktidarın bu süreci seçim malzemesi haline getirmemesi gerektiğini vurgulayan Ergin, “Bir damla kan, makam ve menfaatten daha değerlidir. Samimi bir yaklaşımla mesele çözülebilir” ifadelerini kullandı. Çözümün Diyarbakır ve bölgeye büyük katkılar sağlayacağını dile getiren Ergin, “Turizm ve yatırımlar artar, komşu ülkelerle ilişkiler güçlenir. Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılımında Diyarbakır önemli bir merkez olur” diye konuştu.
Gazze’de yaşanan katliamlara da değinen Ergin, hükümetin politikalarını eleştirerek, “İsrail’i kınamak yetmez, yaptırımlar uygulanmalı. Eğer hiçbir şey yapamıyorsanız bari ticareti kesin. Artık icraat zamanı geldi, geçti” dedi.
Ergin, sözlerini “Bu coğrafyada Türkler, Kürtler, Araplar ve farklı inançlar birlikte barış içinde yaşayabilir. Tarihimizde bunun örnekleri var. Birlik ve kardeşlik, bu toprakların temelidir” diyerek tamamladı.
İşte o çarpıcı röportajın detayı;
Sayın Ergin, öncelikle bizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Biz teşekkür ederiz, hoş geldiniz.
“Terörsüz Türkiye” süreci ve çözüm arayışları
Malumunuz, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin başlattığı “Terörsüz Türkiye” çağrısı üzerine oluşturulan komisyonun çalışmaları devam ediyor. Bu sürece Saadet Partisi’nin yaklaşımı nedir?
“Bu sürecin gündeme gelmesi ve müzakere edilmesi bizim açımızdan çok değerlidir. Çünkü bu mesele, ülkemizin uzun yıllardır en büyük yarası. Binlerce insanımızı kaybettik, büyük acılar yaşadık. Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal anlamda da ilerlemenin önünde büyük bir engel. Kürtler ve Türkler bu ülkeyi birlikte kurdu. Dolayısıyla barış ve huzur ortamını sağlamak hepimizin hem insani hem de İslami görevidir”
Somut adımlar ve siyasi partilerin rolü
Sizce bu sürecin başarılı olabilmesi için ne yapılmalı?
“Bu mesele sadece söylemlerle çözülmez. Somut adımlar atmak gerekiyor. Silahların susması çok önemli ama bunun karşılığında hükümetin de net bir politika ortaya koyması gerekir. Biz Saadet Partisi olarak en başından beri bu sürecin toplumsal mutabakatla yürütülmesi gerektiğini savunduk. Tüm partiler sürece dahil edilmeli, fikirleri alınmalı. Bu yönde ısrarlarımız neticesinde bir komisyon kuruldu. Burada acı çekenler, sivil toplum temsilcileri de görüşlerini sundular. Bundan sonrası artık yasal düzenlemeler boyutuna taşınacak”
Umut ve endişeler
Peki siz bu sürecin başarıyla tamamlanacağına dair umutlu musunuz?
“Evet, ümitvarız ama kaygılarımız da var. Geçmişte izlenen yanlış politikalar, önceki çözüm sürecinin akamete uğraması bizi endişelendiriyor. İktidarın bu süreci seçim malzemesi yapmaması gerekir. Çünkü burada insanların hayatı söz konusu. Bir damla kan, bütün makam ve menfaatlerden değerlidir. Samimi bir yaklaşımla bu mesele çözülebilir”
Diyarbakır ve bölgeye etkisi
Çözüm sağlanırsa Diyarbakır ve bölge açısından nasıl sonuçlar doğurur?
“Çok olumlu etkiler doğurur. Önceki çözüm sürecinde bile havanın değişmesi ekonomik canlanmayı getirmişti. Turizm, yatırımlar, ticaret ve kültürel etkileşimler artar. Bölgenin Irak, İran ve Suriye gibi komşularla olan ilişkileri güçlenir. Türkiye’nin Ortadoğu’ya açılımında stratejik bir rol oynar”
Gazze meselesi ve hükümetin politikası
Gazze’de 7 Ekim’den bu yana süren katliamlar tüm dünyanın gündeminde. Saadet Partisi bu konuda nasıl bir bakış açısına sahip?
“İsrail yıllardır katliam yapıyor. Biz, İsrail’in sadece kınamayla durdurulamayacağını söylüyoruz. İsrail’in anladığı tek dil yaptırım ve güçtür. Maalesef hükümet bu konuda samimi değil. Ticaret gemileri ve yakıt gönderilmeye devam edildi. Bu çok acı verici. Eğer bir şey yapamıyorsanız bari ticareti kesin. İsrail’e karşı uluslararası baskı politikaları uygulanmalı. Biz Milli Görüş olarak, STK’ların yürüttüğü insani yardım filolarına destek veriyoruz. Çünkü kınama artık yetmiyor, icraat zamanı geldi de geçiyor”
“Birlik ve kardeşlik bu coğrafyanın temelidir”
“Biz bu coğrafyada Türk, Kürt, Arap, farklı din ve kültürlerin barış içinde yaşayabileceğine inanıyoruz. Tarihimizde bunun örnekleri var. Malazgirt’te, Osmanlı’da, Erbakan Hocamızın D-8 hayalinde olduğu gibi. Bugün de birlik, kardeşlik ve adalet temelinde bir yaklaşım Türkiye’yi hem içeride hem dışarıda güçlü kılacaktır”