İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturmalarda aktif rol oynayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek, “yargıyı siyasetin aracı haline getirdiği” gerekçesiyle Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) resmen şikâyet edildi. Avukat İsmail Sami Çakmak tarafından sunulan dilekçede, yalnızca Gürlek değil, soruşturmada yer alan savcılar ve gözaltı kararlarını veren hâkimler de ağır suçlamalarla hedef alındı.

“Yargının Ciddiyeti Zedelendi, Bağımsızlığı Tartışmalı”
HSK’ya sunulan şikâyet dilekçesinde, Başsavcı Akın Gürlek’in hukuki sorumluluklarını yerine getirmek yerine siyasi hesaplarla hareket ettiği öne sürüldü. Avukat İsmail Sami Çakmak, dilekçesinde şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı görevindeki Akın Gürlek, hukukun üstünlüğünü korumakla mükellefken, bu makamı siyasi hesaplaşmaların yürütüldüğü bir zemine dönüştürmüştür. Bu durum, hem yargıya olan güveni sarsmakta hem de anayasal ilkeleri doğrudan ihlal etmektedir.”

Çakmak, özellikle İmamoğlu’na yönelik yürütülen soruşturmaların hukukiliğinin ciddi şekilde tartışmalı olduğunu ve kamuoyunda derin bir kuşkuya yol açtığını ifade etti.

“Atama Süreci Şeffaflıktan Uzak, Siyasi Etki Taşıyor”
Başsavcı Gürlek’in geçmişte Adalet Bakan Yardımcısı olarak görev yapmış olması da dilekçede eleştiri konusu oldu. Çakmak, Gürlek’in kısa süre önceki siyasi geçmişine dikkat çekerek, bu durumun yargının bağımsızlığı ilkesini zedelediğini savundu:

“Adalet Bakanlığı’nda görev yapmış bir ismin, doğrudan İstanbul gibi stratejik bir ilin başsavcılığına getirilmesi, hem atamanın objektifliğini hem de soruşturmaların tarafsızlığını tartışmalı hale getirmiştir.”

“Sorular Skandal Düzeyde, Yargının Tarafsızlığına Darbe”
Dilekçede, 19 Mart’ta 237 kişinin gözaltına alındığı soruşturma kapsamında yöneltilen bazı sorulara da yer verildi. İmamoğlu’nun özel kalem müdürüne “Başkan’la neden konuştun?”, makam aracı şoförüne ise “Neden başkanın yanındaydın?” şeklinde sorular sorulduğu, bu durumun yargının ciddiyetini yerle bir ettiği ifade edildi.

Avukat Çakmak, bu tarz soruların sadece İmamoğlu’nu değil, kamu görevi yürüten herkesi baskı altına almayı hedeflediğini belirtti.

“Görevdeki Hâkim ve Savcılar Anayasayı İhlal Etmiştir”
Yalnızca Başsavcı Gürlek değil, soruşturma sürecinde görev alan tüm savcılar ve gözaltı kararlarını veren hâkimler hakkında da suç duyurusunda bulunuldu. Dilekçede, bu kişilerin “Anayasayı ihlal” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarını işledikleri öne sürüldü.

Çakmak, “Yargı mekanizmasının böylesine sistematik bir şekilde siyasallaşması sadece bireylerin değil, anayasanın da çiğnendiğini göstermektedir. Bu konuda vatandaşların sessiz kalmaması anayasal bir sorumluluktur” dedi.

“HSK Bu İddiaları Görmezden Gelirse Hukuki Meşruiyetini Yitirir”
HSK’nın bu tür iddialar karşısında sessiz kalmasının kamu vicdanını daha da yaralayacağını savunan Avukat Çakmak, dilekçesinde şu uyarıya yer verdi:

“Bu soruşturmaların arkasında kimlerin olduğunu kamuoyu açıkça görmekte. Ancak bizler, HSK’nın bu hukuksuzluğa göz yumduğuna inanmak istemiyoruz. HSK’nın görevi, yargı bağımsızlığını korumaktır. Aksi takdirde sadece hukuki değil, tarihsel bir sorumlulukla da karşı karşıya kalacaktır.”

Gözler HSK’da: Süreç Nasıl İşleyecek?
HSK’nın, Gürlek hakkında yapılan bu şikâyet dilekçesini nasıl değerlendireceği merakla bekleniyor. Hukuk çevrelerinde ise bu başvurunun sadece bir hukuki süreç değil, aynı zamanda yargının tarafsızlığına yönelik bir sınav olduğu görüşü hâkim.

Süreçle ilgili yeni gelişmeler, HSK’nın önümüzdeki haftalarda yapacağı değerlendirme toplantısında şekillenebilir. Kamuoyu ise, bu tür kritik davalarda yargının siyasi baskılardan arındırılıp arındırılamayacağına dair net bir tavır bekliyor.

Editör Hakkında