30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. yılında Diyanet İşleri Başkanlığı yine tartışmaların odağında. Cuma hutbesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 102. yılında Diyanet İşleri Başkanlığı yine tartışmaların odağında. Cuma hutbesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve Başkomutanı Mustafa Kemal Atatürk’ün adı bir kez daha anılmadı. Bu durum, kamuoyunda tepki çekerken en sert çıkışı eski Kültür Bakanı ve ATA Parti Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek yaptı.
“Bu Başkan Yetkinliğiyle Değil, Yandaşlığıyla Orada”
Zeybek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a ağır eleştiriler yöneltti. Ayasofya Camii’nde elinde kılıçla hutbe okuyan Ali Erbaş’ı işaret eden Zeybek, “Bu başkan, iktidarın liyakate değil, yandaşlığa önem verdiğinin açık göstergesidir” dedi.
Eleştirilerini sıralayan Zeybek, Erbaş’ın Arapça bilmediğini, İslam ilahiyatından ziyade Hristiyanlık üzerine çalışmaları olduğunu, Türk tarihini de önemsemediğini vurguladı. Zeybek, “30 Ağustos Zaferi’nin, Başkomutan Meydan Muharebesi adıyla tarihe geçtiğini bilmeyen bir başkan, o koltukta nasıl oturabilir?” ifadelerini kullandı.
“Mısıroğlu’nun Yolunda Gidenler Atatürk’ün Yanında Olamaz”
Zeybek’in eleştirileri bununla da sınırlı kalmadı. Ali Erbaş’ın, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtı söylemleriyle bilinen Kadir Mısıroğlu’nu ziyaret ettiğini hatırlatan Zeybek, “Bu kafa yapısı, Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşasaydı, Mustafa Kemal’in değil, işgalcilerin yanında olurdu. Bugün de o çizginin temsilcisi gibi davranıyorlar” dedi.
Diyanet’in Geleneği: Milli Bayramlarda Atatürk’süz Hutbeler
Diyanet İşleri Başkanlığı, uzun süredir milli bayramlarda yayımladığı hutbelerde Atatürk’ün adını anmıyor. 10 Kasım’a denk gelen hutbelerde bile aynı tavrı sürdüren kurum, bu yıl 30 Ağustos için hazırladığı hutbede yalnızca “şehitler ve gaziler” için dua ederken, Cumhuriyet’in kurucusunu yok saymayı tercih etti.
Toplumda Büyüyen Tepki
Zeybek’in çıkışı, sosyal medyada geniş yankı buldu. Pek çok yurttaş, Atatürk’ün adının hutbelerde özellikle dışlanmasını “tarihsel körlük” ve “Cumhuriyet değerlerine saygısızlık” olarak değerlendirdi. Eleştiriler, sadece Ali Erbaş’a değil, bu tutumun kurumsal bir gelenek hâline gelmesine yönelik de büyüyor
