Ankara kulisleri, son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi'ne (CHP) ulaştırılan ve büyük yankı uyandıran “tahliye fısıltıları”yla çalkalanıyor. Gazeteci Can Coşkun’un kaleme aldığı dikkat çekici yazı, hem siyaset kulislerinde hem de kamuoyunda merak uyandırdı. Yazıda yer alan en kritik detay ise “İmamoğlu hariç” vurgusuyla dillendirilen tahliye söylentileri oldu.

Coşkun’un ifadesine göre, CHP’ye doğrudan ya da dolaylı yollarla ulaştırılan mesajlar arasında “Eylül-Ekim döneminde yargı rahatlayacak, tahliyeler gündeme gelecek” iddiası dikkat çekiyor. Bu mesajların kaynağı ise kamuoyunda AK Parti’ye yakınlığıyla bilinen bazı çevreler.

CHP’ye Sessiz Bir Mesaj mı Veriliyor?
Gazete Korkusuz yazarı Can Coşkun’un analizine göre, bu mesajların amacı oldukça net: CHP’ye “çok fazla gürültü yapmayın, süreç içerisinde bazı sıkıntılar çözülecek” sinyali veriliyor. Ancak bu tür mesajların, siyasal anlamda bir “yumuşama” göstergesi mi yoksa stratejik bir sessizlik dayatması mı olduğu tartışmaya açık.

Coşkun, bu tür mesajların aslında CHP üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıldığına da dikkat çekiyor. “İmamoğlu hariç” ifadesiyle yapılan ayrıma da özel bir parantez açıyor. Bu vurgu, Ekrem İmamoğlu’na yönelik tutumun diğer isimlerden farklı olduğuna işaret ediyor.

Özgür Özel’in Tavrı Net: Hesap Kitap Yok
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in konuya yaklaşımı ise oldukça net: “Hesap-kitap-pazarlık” işlerine girmeyeceğiz. Özel, İmamoğlu’yla birlikte Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ı ziyaret etmiş, ardından yaptığı açıklamalarda tahliye beklentilerine dair dikkat çekici değerlendirmelerde bulunmuştu.

Özel’in sözleri, CHP’nin yargı sürecine müdahale anlamına gelebilecek pazarlıklardan uzak durduğunu gösteriyor. Ayrıca Kürt sorununa dair önerilen komisyon fikrinin de CHP’ye ait olduğunu vurgulaması, partinin meselelere ilkesel yaklaşımını pekiştiriyor.

Sözde Fısıltılar Gerçekleşir mi?
Siyasi kulislerde, bu türden “fısıltı operasyonları” sıkça görülür. Ancak bunların bir kısmı zamanla gerçek çıkar, bir kısmı ise yalnızca karşı tarafı yönlendirmek amacıyla yapılmış manipülasyonlardır. Can Coşkun, bu fısıltıların kaynağının ciddi biçimde sorgulanması gerektiğini belirtiyor.

Özellikle yargı süreçlerinin siyasallaştığı yönündeki eleştirilerin yoğunlaştığı bir dönemde, bu tür “tahliye fısıltıları” siyasetin nasıl bir zeminde ilerlediğini de gözler önüne seriyor. “İmamoğlu hariç” vurgusuyla yapılan istisna ise, hem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın siyasi geleceği açısından hem de 2028’e giden süreçteki muhtemel senaryolar açısından dikkatle analiz edilmesi gereken bir detay.

Sonuç: Bir Fısıltıdan Fazlası mı?
Coşkun’un yazısında işaret ettiği gibi, bu fısıltıların “ciddiye alınmaması gereken ama kaynağı mutlaka araştırılması gereken” bir boyutu var. CHP’ye yönelik bu tür mesajlar, yalnızca bir nabız yoklaması mı, yoksa daha büyük bir planın parçası mı? Bu sorunun cevabı önümüzdeki haftalarda çok daha netleşebilir.

Ancak şu kesin ki; Türkiye siyasetinde adalet ve yargı konuları her geçen gün daha da merkezi bir rol üstleniyor. Ve fısıltılarla örülen bu siyasal atmosferde en net ve güçlü duruş, ilkesel davranan aktörler tarafından şekillenecek.

Editör Hakkında