DİYARBAKIR HABER - Diyarbakır’ın tarihî ve kültürel mirasının kalbi sayılan İçkale, geçmişin görkemli izlerini bugüne taşıyor. Binlerce yıllık surların, sahabelerin ve imparatorların arasında yükselen bu kutsal mekânda, bir aşk hikayesi yüzyılları aşarak yaşamaya devam ediyor.

Müze kaynaklarına göre, bugün Diyarbakır Arkeoloji Müzesi’nin arka kısmında, Hevsel Bahçeleri’ne ve Dicle Nehri’ne nazır tepelik bir alanda, iki mezar yan yana duruyor. Siyah bazalt taşlarla kaplanmış bu mezarlar, bölge halkı tarafından “Mervani Hükümdarı Nasır-ı Devle ve eşi Sütunas’ın türbesi” olarak biliniyor.

Diyarbakır Müze Müdürü Müjdat Gizligöl, bu alanın tarihsel ve kültürel önemine vurgu yaparak şunları aktardı: “Burası sadece bir mezar değil, bir hikâyenin, bir sadakatin sembolüdür. Rivayete göre burada yatan kişiler, Mervani Hükümdarı Nasır-ı Devle ve eşi Sütunas’tır. Nasır-ı Devle, Diyarbakır’ı çok seven bir hükümdardı. Başkent Silvan olsa da her fırsatta Diyarbakır’a gelir, Dicle Nehri’ni ve Hevsel Bahçeleri’ni izlerdi. Hatta ölmeden önce, ‘Sevdiğim şehirde, sevdiğim kadının yanında gömülmek istiyorum’ diye vasiyet ettiği söylenir.”

Gizligöl’e göre, Nasır-ı Devle’nin Diyarbakır’a olan sevgisi sadece bir hükümdarın toprak sevgisi değil; bir insanın, bir şehre duyduğu ruhani bağlılığın da simgesiydi.

Gizligöl, “Hükümdar öldüğünde, amcası onun naaşını eşiyle birlikte Cizre’den getirip Diyarbakır’a defnettirmiş. Dicle’ye ve Hevsel’e bakan bu tepeye gömülmüşler. Bugün mezarları hâlâ yan yana. Bu bile, onların aşkının zamana karşı direndiğini gösteriyor” diyor.

Hevsel3

Diyarbakır halkının türbeye olan ilgisi

Yüzyıllardır bölge halkı, bu türbeye özel bir saygı ve sevgiyle yaklaşıyor. Özellikle genç kadınlar, burayı “sevda türbesi” olarak nitelendiriyor.

Ziyaretçiler, bazalt taşların üzerine kına yakıyor, küçük dilek taşlarını taşın gözeneklerine sıkıştırıyor. Halk inanışına göre, taş yerinde kalırsa dilek kabul oluyor.

Diyarbakır’da balık sezonu açıldı: Fiyatlar düştü
Diyarbakır’da balık sezonu açıldı: Fiyatlar düştü
İçeriği Görüntüle

Müze Müdürü Gizligöl, “Ziyaretçiler bazen dua ediyor, bazen taş bırakıyor, bazen de taşın üzerine kına yakıyor. Bu kınalar, dileklerin kabulü için yakılan umutların sembolü gibi. Özellikle genç kızlar güzel bir sevda, huzurlu bir evlilik, sevgi dolu bir hayat diliyorlar,” diyor.

Bazı vatandaşlar ise, bu türbeye geldiklerinde sadece dua etmiyor; aynı zamanda Diyarbakır’ın geçmişine duyulan saygıyı da yaşatıyor.

Ziyaretçilerden biri duygularını şu sözlerle dile getiriyor: “Buraya her geldiğimde sanki yüzyıllar öncesine gidiyorum. Nasır-ı Devle’nin eşine olan sevgisi, Diyarbakır’a olan bağlılığı çok etkileyici. Bu mezarların yanında huzur buluyorum.”

Türbenin üzerindeki ayet: Diyarbakır’ın bereketi ve güvenliği

Türbenin üzerinde, Bakara Suresi’nin 126’ncı ayeti yer alıyor:

“Rabbim! Bu şehri güvenli ve bereketli kıl.”

Bu ayet, Diyarbakır halkı tarafından tarih boyunca derin anlamlar yüklenerek yorumlandı.

Müjdat Gizligöl, ayetin önemine dair şu ifadeleri kullandı: “Bu ayetin Diyarbakır için indirildiği söylenir. Çünkü bu şehir gerçekten güvenli bir şehirdir. Surlar, dünyada eşi benzeri olmayan bir koruma sağlar. Aynı zamanda Dicle Nehri ve Hevsel Bahçeleri, Diyarbakır’a bereket verir. Bu ayet hem tarihsel hem manevi olarak şehrin ruhunu anlatıyor.”

Hevsel1

Bin Yıllık Aşkın Diyarbakır’da Yankısı

Bugün İçkale’ye gelen her ziyaretçi, sadece bir türbeyi değil, bir imparatorun şehrine ve eşine duyduğu sadakatin izlerini görüyor. Dicle’nin esintisi, Hevsel’in yeşili ve surların gölgesi, Nasır-ı Devle ile Sütunas’ın hikayesini fısıldıyor. Bu hikaye, Diyarbakır’ın taşlarına kazınmış bir aşkın, bir medeniyetin ve bir sadakatin hatırası olarak yaşamaya devam ediyor.

İçkale’nin kalbinde, Dicle’ye nazır bu iki mezar; sadece bir hükümdar ve eşinin değil, Diyarbakır’a gönül vermiş herkesin hikayesini anlatıyor. Mervani mirasının ve kadim Diyarbakır sevgisinin simgesi olan bu türbe, geçmişten bugüne uzanan bir “aşk mektubu” gibi şehrin kalbinde yaşamaya devam ediyor.

Muhabir: MEHMET SAİT BAYRAM