DİYARBAKIR HABER - (RÖPORTAJ) - Terzilik… Kimine göre unutulmaya yüz tutmuş bir meslek, kimine göreyse zamana meydan okuyan bir sanat. Düğmelerin, iğnelerin, kumaşların ötesinde; sabrın, emeğin ve inceliğin bir araya geldiği kadim bir zanaat.
Bu özel röportajda, terzilik mesleğinin tarihsel köklerinden bugünkü durumuna, karşılaştığı zorluklardan kadınların meslekteki yerine, çırak yetiştirme sorunundan modaya evrilişine kadar birçok konuyu Diyarbakır Terziler Odası Başkanı Saniye Atmaca ile konuştuk.
İlk terzinin Hz. İdris Peygamber olduğuna inanılan bu mesleğin, sadece kumaş dikmekle kalmayıp aynı zamanda kültürel bir hafıza ve ekonomik bir değer olduğunu hatırlatan Atmaca, aynı zamanda terziliğin nasıl bir sabır sanatı olduğunu da anlatıyor.
Gençlerin mesleğe ilgisizliğinden, kadınların sektördeki görünmez emeğine kadar birçok önemli noktaya değinen bu röportaj, aynı zamanda bir çağrıdır:
İşte röportajın detayı;
“Emeğe, üretime ve sabra yeniden değer verelim!”
Terzilik mesleği tükenmiyor, dönüşüyor. Ama bu dönüşümde yol gösterici olmaya, el vermeye, ilmek ilmek yeni nesiller yetiştirmeye ihtiyaç var.
İşte, Atmaca ile yapılan çarpıcı röportajın detayı
Sayın Atmaca, röportajımıza terziliğin tarihçesiyle başlamak isteriz. Bu mesleğin geçmişi nereye dayanıyor?
“Terzilik çok eski bir meslek. Hatta anlatılanlara göre, ilk terzi olarak kabul edilen kişi, Hz. Adem ve Hz. Havva’nın altıncı kuşak torunu olan İdris Aleyhisselam’dır. Kendisi peygamberdi ve dikişi, kumaşı ilk kullanan kişi olduğu söylenir. O dönemde dikiş makinesi, tekstil ürünü yoktu elbette; insanlar hayvan derilerini iğne ve ipliklerle birleştirerek kıyafetlerini yaparlardı. Dolayısıyla bu meslek peygamberlere kadar uzanan, kutsal bir geçmişe sahip”
Peki o günden bugüne neler değişti? Terzilik mesleği nasıl bir dönüşüm geçirdi?
“Terzilik zamanla birçok dala ayrıldı: kadın giyim, erkek giyim, çocuk giyimi, iç-dış giyim gibi. Giyim üretimiyle birlikte tekstil sektörü de büyüdü. Ancak bütün bu dalların temelinde terzilik yatar. Terzilik, tekstil sektörünün hem çıkış noktası hem de ana çatısıdır”
Günümüzde bu köklü mesleğin karşılaştığı sorunlar nelerdir?
“En büyük sıkıntımız nitelikli personel bulamamak. Eskiden çırak, kalfa, usta zinciri daha yaygındı ama bugün gençler sabır isteyen mesleklere yönelmiyor. Terzilikte hem teknik bilgi hem sabır gerekiyor. Bu da gençleri uzaklaştırıyor. Personel bulmak neredeyse imkânsız hale geldi. Bu durum üretimi, verimliliği ve sektörün geleceğini tehdit ediyor”
Bu sorunların temelinde ne var sizce?
“Birkaç sebep var. Birincisi, eğitimle istihdam arasındaki köprünün zayıf olması. Meslek lisesi mezunları, iş dünyasının beklediği yeterlilikte değil. İkincisi, usta-çırak ilişkisinin neredeyse kaybolması. Üçüncüsü ise gençlerin sabır göstermemesi. Gençler kısa sürede sonuç almak istiyor, terzilik ise uzun vadede başarıyı getiren bir meslek.”
Mesleki eğitimin çözüm olabileceğini düşünüyor musunuz?
“Evet. Meslek liseleri ve mesleki eğitim merkezlerinde “giyim üretimi”, “modellik”, “stilistlik”, “erkek giyim” gibi bölümler var. Bu bölümlerden mezun olan gençler hem meslek sahibi oluyor hem ustalık belgesi kazanıyor. Fakat işletmelerle okullar arasında daha güçlü bir işbirliği olmalı. Her işletme en az bir öğrenciye uygulamalı eğitim verirse hem genç kazanır hem meslek yaşar”
Terzilik mesleği tekstilin gelişmesiyle geri planda mı kaldı?
“Hayır, geri planda kalmadı ama dönüşüme uğradı. Evet, artık büyük tekstil markaları var, AVM’ler var ama hâlâ hazır giyimde değişiklik, tamirat, kişiye özel dikim gibi hizmetler için terzilere ihtiyaç var. Hazır ürünleri kişiselleştirmek veya onarmak için terziye gitmek zorundasınız. Ayrıca moda ve özel tasarım konusunda uzmanlaşan terziler sektörde ilerlemeye devam ediyor.”
Peki kadın terziler neden az görünüyor?
“Aslında kadın terzilerimiz var ama daha çok evde çalışıyorlar. Kadınlar, annelik, ev işleri gibi sorumluluklar nedeniyle sahada aktif olamıyor. Bu yüzden sektörde erkekler daha görünür durumda. Ama terzilik mesleği aslında kadına daha çok yakışıyor. Çünkü bu meslek ince işçilik, estetik ve sabır gerektiriyor; kadınlar bu konuda çok başarılı”
Terziler gerçekten kendi söküğünü dikemez mi?
“Halk arasında “Terzi kendi söküğünü dikemez” denir. Gerçekten de çoğu zaman doğru! Biz müşterilerin işine öncelik veririz. Kendi düğmemiz kopar, fermuarımız bozulur ama vakit bulup yapamayız. Yeni bir kıyafet dikeriz ama kendi pantolonumuzu tamir edemeyiz. Çünkü zamanla yarışıyoruz ve hizmet önceliklidir.”
Gençlere ve meslektaşlarınıza son olarak bir mesajınız var mı?
“Terzilik çok değerli, sanatsal bir meslektir. Emek ister, sabır ister, zaman ister. Gençlere tavsiyem: kısa vadeli kazançlar yerine uzun vadeli ustalığı hedeflesinler. Yaptıkları işi bir tablo gibi düşünmeliler; her kıyafet bir sanat eseridir. Moda ve teknolojiyi takip ederek kendilerini geliştirirlerse bu meslekte çok iyi yerlere gelebilirler”
Son olarak, terzilik mesleği tükeniyor mu, yoksa dönüşüyor mu?
“Terzilik yok olmuyor, evriliyor. İlk terzi olan İdris Peygamber döneminde ne makine ne moda vardı. Ama terzilik vardı. Bugün moda, tekstil, teknoloji gelişti ama terziliğin özü değişmedi. Her çağda şekil değiştirerek varlığını sürdürdü. Bu yüzden yok olmuyor, yenileniyor. Gençlerin bu mesleği tanıması ve sahip çıkması çok önemli”