özDİYARBAKIR - DİYŞAD ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü iş birliğiyle düzenlenen etkinlikte, Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi “İktibas” sanatını anlattı. Tanrıverdi’nin Ashab-ı Kehf mağarasıyla ilgili “Lice Duru Mağarası en güçlü adaydır” çıkışı dikkat çekti.
Diyarbakır’da edebiyat, tarih ve kültürel birikimin buluşma noktası olan “21. Gün Buluşmaları”, yedinci etkinliğiyle yine sanat ve düşünce dünyasına ışık tuttu. Diyarbakır Yazarlar ve Şairler Derneği (DİYŞAD) ile Diyarbakır İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün birlikte organize ettiği 21 Mayıs 2025 tarihli buluşma, Sur’daki tarihi İçkale Açık Hava Müze Evi’nde gerçekleşti.
Bu ayki buluşmada, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Tanrıverdi konuk edildi. Tanrıverdi’nin “Edebiyat ve Edebi Sanatlarda Nakil ve İktibas” başlıklı söyleşisi, katılımcılardan yoğun ilgi gördü.
"İktibas bir edebi sanattır"
Tanrıverdi, edebi sanatlarda iktibasın önemine dikkat çekerek, “İktibas; bir metni daha etkili kılmak için ayet ya da hadislerden anlamlı parçaların ustalıkla yerleştirilmesidir. Bu teknik, sözün estetik boyutunu artırır ve manevi bir derinlik kazandırır” dedi. Ayrıca iktibasın edebi sınırlarını, hangi şartlarda kaynak göstermeye gerek kalmadığını ve bu sanatın nasıl uygulanması gerektiğini tarihsel örneklerle açıkladı.
Tanrıverdi, uzun iktibasların uygun olmadığını ve bir kelimenin tek başına alıntılanmasının da iktibas sayılmayacağını belirterek, “İktibas edebiyatta anlamı güçlendirir ama ustalık ister. Ayet veya hadis metinlerinin yerleştirilişi doğal olmalı, yapaylıktan uzak durmalıdır” dedi.
Ashab-I Kehf Mağarası Lice’dir
Soru-cevap bölümünde, Ashab-ı Kehf mağarasının Türkiye sınırları içinde nerede olabileceğine dair bir soru üzerine Tanrıverdi, “Dünyada 34 şehir bu mağaranın kendilerinde olduğunu iddia ediyor. Türkiye’de ise dört şehir bu konuda öne çıkıyor: Afşin, Tarsus, Efes ve Lice. Ancak Lice’nin Duru (Deyrkam) köyündeki mağara, Kur’an’da tarif edilen özelliklerle birebir örtüştüğü için en güçlü adaydır” ifadelerini kullandı.
Tanrıverdi, “Arapça’da doğal mağaraya ‘gar’, insan yapımı olanlara ise ‘kehf’ denir. Kehf olabilmesi için insan eliyle geniş bir mağara olması ve bir dağın eteğinde yer alması gerekir. Lice’deki mağara bu niteliklere fazlasıyla sahiptir” diyerek bilimsel ve dilsel verilerle iddiasını destekledi.
Yoğun katılım, derin etki
Etkinliğe Diyarbakır İl Kültür ve Turizm Müdürü Sabahattin Genç, DİYŞAD Yönetim Kurulu Başkanı Av. Aydın Ak, Başkan Vekili Hüseyin Acar, İcra Heyeti Başkanı Veysi Fida, DİYŞAD Sekreteri Mehmet Tanrıkulu, Prof. Dr. Adnan Ceviz, Prof. Dr. Erhan Pişkin, Prof. Dr. Mikdat Şimşek, yazar İbrahim Evirgen, kanaat önderi Hasan Doğan ve daha birçok edebiyatçı, akademisyen ve sanatsever katıldı.
“Kültürlerin başkentine yakışır etkinlikler yapıyoruz”
DİYŞAD Başkanı Av. Aydın Ak, açılış konuşmasında, “Kültürlerin başkenti ve medeniyetlerin beşiği olan Diyarbakır’a yakışan etkinliklerle kültürel mirasımızı yaşatmak için çalışıyoruz. Her 21’inde edebiyat, sanat ve tarih etrafında buluşmak, şehrin ruhunu diri tutmak demektir” diyerek programın anlamını vurguladı.
Program, toplu hatıra fotoğrafının çekilmesiyle son buldu.