DİYARBAKIR HABER - Diyarbakır'da pazara yansıyan sebze ve meyve fiyatları, üretimin yapıldığı illerdeki hal fiyatlarıyla karşılaştırıldığında adeta bir uçurum oluşturuyor. Tarlada veya Mersin, Antalya gibi büyük sebze hallerinde cüzi fiyatlarla alıcı bulan ürünler, Diyarbakır'da fahiş fiyatlarla tüketiciye ulaşıyor. Bu durum hem üreticinin emeğinin karşılığını alamamasına hem de vatandaşın alım gücünün düşmesine neden oluyor.

Örneklerle dev uçurum

Durumun ciddiyeti, bazı ürün örnekleriyle daha net anlaşılıyor:

Örnek vermek gerekirse Üzüm; üretildiği yerde 30-40 TL bandında olan üzüm, Diyarbakır halinde 50 TL'ye satılırken, pazarda 80 ila 100 TL'ye, marketlerde ise 150 TL'ye kadar çıkabiliyor. Şeftali ise Mersin’in Tarsus ilçesindeki sebze halinde 30-40 TL, Şeftali Diyarbakır sebze ve meyve halinde 45-50 TL'ye satılırken, pazarda 120 TL'ye, marketlerde ise 140-150 TL'ye kadar ulaşıyor.

Bir diğer örneğimiz ise Biber; Üretim yerinde 8 - 10 TL arası satılan biber, Diyarbakır'daki market ve pazarlarda 50 TL'ye kadar satışa sunuluyor.

Bu rakamlar, ürünün tarladan sofraya gelene kadar geçen süreçte fiyatının 5 ila 10 katına kadar artabildiğini gözler önüne seriyorken aynı zamanda denetim mekanizmalarının da işlevsizliğini ortaya koyuyor.

Aracıların fırsatçılığı ve denetimsizlik

Konuya ilişkin bilirkişiler, bu durumun temel nedenini "fırsatçılık yapan aracılar" olarak gösteriyor. Üreticinin hakkını alamadığı, ancak ürünün el değiştirmesiyle fiyatının katlandığı belirtiliyor. Yeterli denetimlerin olmaması ise bu fırsatçılığın önünü açıyor ve faturasını doğrudan vatandaşa kesiyor. Üreticiler ürünlerini maliyetine ya da zararına satmak zorunda kalırken, aracı zincirdeki bazı kesimler haksız kazanç elde ediyor.

Diyarbakır’da çocuklar “su elçisi” oluyor!
Diyarbakır’da çocuklar “su elçisi” oluyor!
İçeriği Görüntüle

Hem üretici hem tüketici şikayetçi

Bu tablo karşısında hem üreticiler hem de tüketiciler büyük şikayetler dile getiriyor.

Üreticiler denetim eksikliği nedeni ile ensesi kalınlar tarafından haklarının ellerinden alındığını ve yok olmaya mahkum edildiklerinin altını çizerek şunları kaydediyorlar: "Biz tarlada alın terimizle üretiyoruz, ama maalesef emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Ürünümüzü maliyetine satarken, birkaç el değiştirdikten sonra market raflarında fahiş fiyatlarla görüyoruz. Bu haksız kazanç, bizim belimizi büküyor." şeklinde serzenişte bulunuyorlar. Ayrıca, ürünlerinin nakliye ve depolama gibi masrafları da göz önüne alındığında, mevcut satış fiyatlarının sürdürülebilir olmadığını belirtiyorlar.

Vatandaşlar ise özellikle temel gıda maddelerindeki bu fahiş artış, vatandaşların bütçesini zorluyor. Emekli ve dar gelirli aileler, sebze ve meyve alırken büyük zorluklar yaşadıklarını ifade ediyorlar. "Pazara çıktığımızda fiyatlara inanamıyoruz. Bir kilo üzüm veya şeftali almak lüks haline geldi. Ürünün üretildiği yerdeki fiyatı ile buradaki fiyatı arasında dağlar kadar fark var. Bu durumun önüne geçilmesi gerekiyor." diyerek yetkilileri göreve çağırıyorlar.

Çözüm yolları ve beklentiler

İşih ehilleri ise bu sorunun çözümü için daha sıkı denetimler ve aracı sayısının azaltılması gerektiğini vurguluyor. Üreticiden tüketiciye ulaşan tedarik zincirinin şeffaflaştırılması, haksız kazancın önüne geçilmesi ve fiyat istikrarının sağlanması için somut adımların atılması gerektiği belirtiliyor. Hem vatandaşların hem de üreticilerin ortak beklentisi, yetkililerin bu konuya eğilerek adil bir piyasa düzeni sağlaması yönünde.

Muhabir: AHMET BEŞENK