DİYARBAKIR HABER- Birlik Vakfı Diyarbakır Şube Başkanlığı, Araştırmacı-Yazar Abdülaziz Yatkın’ın katılımıyla “Diyarbakır Ulu Cami Külliyesi ve Tarihçesi” konulu değerlendirme toplantısı ve imza günü düzenledi. Birlik Vakfı Diyarbakır Şube binasında gerçekleştirilen etkinliğe çok sayıda davetli katıldı.
Evsen; “Ulucami İslam Medeniyetinin en önemli eserlerinden biridir”
Toplantının açılışında konuşan Birlik Vakfı Diyarbakır Şube Başkanı Metin Evsen, Diyarbakır’daki çalışmaların Türkiye genelindeki faaliyetlerden farklı bir öneme sahip olduğunu belirterek, Ulu Cami’nin İslam medeniyetinin en önemli eserlerinden biri olduğunu vurguladı. Evsen, “Diyarbakır, İslam beldelerinin en kutsal şehirlerinden biridir. Rivayetlere göre 500’ün üzerinde sahabe bu topraklarda bulunmuştur. Ulu Cami hem mimari hem de kültürel açıdan büyük öneme sahiptir” dedi.
Yatkın; “Diyarbakır’ın asıl değeri Peygamberler ve sahabeler şehri olmasıdır”
Araştırmacı-Yazar Abdülaziz Yatkın ise Diyarbakır’ın genellikle surları ve taş yapılarıyla tanıtıldığını, ancak asıl değerinin peygamberler ve sahabeler şehri olduğunu söyledi. Yatkın, 1995 yılında Zülkifl ve Elyesa peygamberlerin naaşlarının çıkarılması sürecinde büyük bir manevi sorumluluk hissettiğini belirtti ve bu toprakların gerçek değerlerini tanıtmayı amaçladığını dile getirdi.
Ulu Cami’nin 1387 Yıllık İslam Tarihi
Yatkın, Ulu Cami’nin turistik anlatımlarda çoğunlukla Roma ve Bizans geçmişiyle öne çıkarıldığını, ancak 639 yılında Hz. Ömer döneminde Diyarbakır’ın fethedilmesiyle İslam mabedi haline geldiğini aktardı. “8 bin kişilik İslam ordusunun içinde 1000-2000 sahabe vardı. 5 aylık kuşatma sonunda şehir fethedildi ve en büyük mabet camiye çevrildi. O günden bu yana 1387 yıldır ezan hiç susmadı” ifadelerini kullandı.
Evliya Çelebi’den Osmanlı Arşivine
Yatkın, çalışmasında Arapça, Osmanlıca, İngilizce ve Almanca kaynaklara yer verdiğini belirterek, Evliya Çelebi’nin 1655 tarihli seyahatnamesinde Ulu Cami’ye dair önemli detaylara yer verdiğini aktardı. Çelebi, caminin İbranice yazılmış tarihçesini görmüş ve yapının Hz. Musa dönemine kadar uzandığını yazmıştır. Bu durum, caminin çok katmanlı tarihini gözler önüne seriyor.
Depremler, Onarımlar ve Külliye Yapısı
Ulu Cami’nin tarih boyunca birçok depremde yıkıldığını ve yeniden yapılan sütun ile revakların adeta sanat eseri niteliğinde olduğunu belirten Yatkın, külliyenin dört mezhebin (Hanefi, Şafii, Hanbeli, Maliki) ayrı mescitlerine ev sahipliği yaptığını söyledi. Selçuklular döneminde Nisanoğulları’nın camiye büyük katkılar sağladığını da ekledi.
İlim ve Sanat Yuvası
Ulu Cami’nin yalnızca ibadet mekânı olmadığını, aynı zamanda ilim ve sanat yuvası olduğunu vurgulayan Yatkın, “Buranın mescitleri zamanla medrese işlevi gördü. Hat sanatının önde gelen isimlerinden Hamid Aytaş burada yetişti ve Osmanlı’da Sultan II. Abdülhamid’in düzenlediği hat yarışmasında birincilik kazandı. Bu da külliyenin sanatsal değerini ortaya koyuyor” dedi.
“Beşinci Harem-i Şerif”
Yatkın, hazırladığı kitabın Diyarbakır’ın tarihî değerlerini doğru tanıtmayı amaçladığını belirterek, “Ulu Cami, Mekke, Medine, Kudüs ve Şam’daki mabetlerden sonra İslam dünyasının en önemli merkezlerinden biridir. Bu cami yalnızca Diyarbakır’ın değil, tüm Müslümanların ortak mirasıdır” ifadelerini kullandı.
Etkinlik, katılımcılar tarafından büyük ilgi gördü ve Ulu Cami’nin tarihi, mimarisi ve kültürel önemi detaylı şekilde ele alındı.