31 Kişilik Soruşturmada Mahkeme Tutumu Sert
23 Mart 2025 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen geniş çaplı mali suç soruşturması kapsamında gözaltına alınan ve sonrasında tutuklanan isimler arasında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra Belediye Sözcüsü Murat Ongun, Genel Sekreter Buğra Gökçe, Destek Hizmetleri Daire Başkanı Serdar Haydanlı ve iştirak şirketlerinden yöneticilik yapan Ali Nuhoğlu da yer alıyor.

Tutukluluk incelemesini değerlendiren İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, yapılan tahliye taleplerini yetersiz bularak reddetti. Mahkeme kararında, sanıkların üzerlerine atılı suçların ağırlığı, delillerin henüz tam olarak toplanmamış olması ve yargı sürecinin sağlıklı yürütülebilmesi için tutukluluğun gerekli olduğu belirtildi.

Mahkeme Gerekçesi: Delil Karartma ve Tanıklara Etki İhtimali
Mahkeme, tutukluluğun devamı yönündeki kararına ilişkin gerekçeli açıklamasında şu unsurlara vurgu yaptı:

Suçlamaların ağırlığı ve bu suçlara karşılık gelen muhtemel cezaların caydırıcılığı,

Delil karartma riski,

Tanıklara baskı kurulabileceği ihtimali,

Şüphelilerin serbest bırakılması durumunda soruşturmanın sağlıklı ilerleyememe ihtimali.

SEGBİS Yoluyla Yapılan Tahliye Talepleri de Reddedildi
İmamoğlu, tutukluluk incelemesine Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılmayacağını belirtirken, diğer tutuklular sistem üzerinden mahkemeye bağlanarak bireysel tahliye taleplerinde bulundu. Ancak mahkeme, tüm başvuruları reddederek mevcut tutukluluk halinin devamı yönünde karar verdi.

Avukattan Sert Tepki: “Bu Süreç Hukuki Değil, Siyasi”
Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Hasan Fehmi Demir, mahkemeye sunduğu yazılı beyanda, yargılama sürecinin objektif hukuki temellere dayanmadığını savundu. Avukat Demir, “Bu süreç, 18 Mart 2025’te müvekkilimin diplomasının iptaliyle başlatılan ve rakiplerini hukuk dışı yöntemlerle saf dışı bırakmaya yönelik sistematik bir siyasi operasyonun parçasıdır” ifadelerini kullandı.

Demir, ayrıca soruşturma aşamasında hukuki usullere uyulmadığını, ifade alma işlemlerinde hukuka aykırı teknikler kullanıldığını ve müvekkilinin suçluluğuna dair somut hiçbir delilin bulunmadığını vurguladı. Yargılamanın tarafsızlıktan uzak yürütüldüğünü belirten Demir, sürecin hem bireysel hak ve özgürlükleri hem de Türkiye’nin demokratik seçim ortamını tehdit ettiğini ileri sürdü.

Seçim Süreci Anayasa Mahkemesi ve YSK’ya Taşınıyor
İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin belirsizlik sürerken, hukuki ve siyasi çevreler gözlerini Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) çevirmiş durumda. İmamoğlu’nun tutukluluk hali ve seçme-seçilme hakkına yönelik potansiyel engeller, önümüzdeki haftalarda yüksek yargı mercilerinde detaylı biçimde ele alınacak.

YSK’nın, tutuklu bir adayın kampanya yürütme olanaklarına dair ne yönde bir karar alacağı, demokratik sürecin meşruiyeti açısından kritik bir dönemeç olarak görülüyor.

Hukukçular ve Kamuoyu Kararı Tartışıyor
Siyasi gözlemciler ve hukukçular, İmamoğlu hakkında verilen tutukluluk kararının yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir mücadele zeminine dönüştüğünü belirtiyor. Kamuoyunun büyük kısmı, 2023 yerel seçimlerinde İBB’yi kazanan ve Cumhurbaşkanlığı yarışında öne çıkan bir figürün bu şekilde yargılanmasını demokratik değerlere aykırı buluyor.

Sürecin ilerleyen günlerde nasıl şekilleneceği, hem Türkiye’nin iç hukuk dinamikleri hem de uluslararası kamuoyunun demokrasi algısı açısından belirleyici olacak.