Türkiye, tarih boyunca birçok yıkıcı depreme sahne olmuş bir coğrafyada yer alıyor.
17 Ağustos 1999 Gölcük, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş, 23 Nisan 2025 İstanbul depremleri gibi hafızalara kazınmış sarsıntılar, kamuoyunda deprem korkusunu diri tutuyor.
Özellikle İstanbul gibi milyonların yaşadığı bir metropolde olası büyük Marmara depremi konusu, bilim insanları ve halk arasında sürekli gündemde kalmaya devam ediyor.
Ancak bu tartışmaların ortasında, alışılmışın dışında yorumlarıyla öne çıkan bir isim var: Prof. Dr. Şener Üşümezsoy. Son İstanbul depremini 20 gün öncesinden tahmin ettiğini belirten Üşümezsoy, Marmara Denizi’nde büyük bir depremin artık beklenmediğini net ifadelerle dile getiriyor.
"Bu Son Depremdi, Marmara’da Büyük Deprem Beklemiyorum"
A Haber'e verdiği röportajda konuşan Prof. Üşümezsoy, Marmara Denizi'nde 23 Nisan 2025'te meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin, bölgedeki büyük stresin boşalması anlamına geldiğini ve başka büyük bir sarsıntının artık olası olmadığını savundu. Söylediklerinin bir tahmin değil, bilimsel verilere dayalı bilgi olduğunu vurgulayan Üşümezsoy, meslektaşlarının sahaya çıkmadan yorum yaptığını belirterek onları sert sözlerle eleştirdi.
"1894 yılında Çınarcık çukurunun güneyinde büyük bir fay kırıldı. 1912'de ise Silivri açıklarındaki fay hattı kırıldı. Bu fayların tekrar kırılmasını beklemek bilimsel değil," diyen Üşümezsoy, Marmara’daki aktif fayların birçoğunun ya zaten kırıldığını ya da aktifliklerini yitirdiğini savundu.
“Faylar Kırıldı, Gerilim Boşaldı: Kalan Risk Çok Sınırlı”
Üşümezsoy’a göre Marmara Denizi'nde kuzey kenar boyunca uzanan Adalar fayı, aktif bir fay değil. “Orada stresin kalmadığını görüyoruz. Sismik kesitlerin hepsi elimde. Marmara Denizi’nin yapısını çok iyi biliyorum. Bütün bu çalışmalarım, Trakya ve Kaz Dağları’ndaki saha incelemeleriyle şekillendi” ifadeleriyle bilimsel altyapısını da hatırlatıyor.
Özellikle sıkça konuşulan Büyükçekmece-Yeşilköy arasında olduğu iddia edilen fay için ise şunları söylüyor: “Orada bir sırt yapısı var ve o sırt, geçmişte fay sanıldı. Ancak gerçek şu ki, orada aktif bir fay yok. Asıl risk taşıyan kesim Kumburgaz-Büyükçekmece arasındaki 30 kilometrelik dar bir alanla sınırlı. Bu alan da zaten son depremlerle kırıldı.”
3 Kritik Bölgeye Dikkat: İstanbul Değil, İzmir, Kütahya ve Tokat
Şener Üşümezsoy, Marmara’daki olası büyük deprem tartışmalarını kapattığını söylese de, dikkat çektiği başka bölgeler var. Özellikle üç ile dikkat çekiyor: İzmir’in Karaburun açıkları, Kütahya çevresi ve Tokat-Kazova hattı.
“Bu bölgelerde sismik aktivite sürüyor. Yüzeydeki gerilimler ve geçmişteki kırılmalar incelendiğinde, bu üç bölgenin ileride risk oluşturabileceği görülüyor. Ancak İstanbul’a gelen bir tehdit söz konusu değil,” diyor.
"Deprem Tahmini Değil, Bilimsel Gerçeklik"
Üşümezsoy, sözlerini şu şekilde tamamlıyor: “Ben deprem olmayacak demiyorum. Marmara'da büyük bir kırılma beklemiyorum. Bu tahmin değil, bilimsel veri ve arazi çalışmalarıyla desteklenmiş bir bilgidir. Medyada sürekli tekrarlanan felaket senaryoları halkı paniğe sürüklüyor. Oysa bilim, korkuyla değil gerçeklikle konuşmalı.”
Sonuç
Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’un açıklamaları, Marmara depremi konusundaki görüş ayrılıklarını bir kez daha gündeme taşıdı. Kimileri bu açıklamaları fazla iyimser bulurken, kimileri ise bilimsel verilere dayalı gerçekçi bir değerlendirme olarak görüyor. Ancak bir gerçek var ki, Türkiye'nin deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğu ve bilimsel tartışmaların doğru zeminde yürütülmesi gerektiği.