DİYARBAKIR HABER – Diyarbakır’da sosyal medyada sıkça eleştirilen, zaman zaman hedef haline gelen On Gözlü Çay Bahçesi’nin işletmecisi Yüksel Mehmetoğlu, Öz Diyarbakır Gazetesi’ne konuştu. Mehmetoğlu; geçmişten bugüne verilen mücadeleyi, iddiaları ve tüm eleştirileri yanıtladı.
Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Son zamanlarda sosyal medyada sıkça eleştiriliyorsunuz. Sohbete şuradan başlayalım mı? 10-15 yıl önce bu alan nasıldı, şimdi ne durumda?
“Hoş geldiniz. Burasının geçmişi roman gibidir. 40-50 yıl öncesine kadar buralar çöplük, pislik, uyuşturucu ve sarhoş yuvasıydı. Biz ailece burayı adeta küllerinden yeniden var ettik. Cennet gibi bir yaşam alanı haline getirdik. Burası babadan kalma arazimizdir. Bu emek, lafla değil, yerinde görülerek anlaşılır”
Bu süreci tamamen kendi imkanlarınızla mı gerçekleştirdiniz?
“Kesinlikle. Ne ilçe belediyesinden ne büyükşehir belediyesinden tek kuruş destek almadık. Hatta destek yerine köstek oldular. 30-40 yıldır kendi çabamızla burayı dönüştürdük. Yollarımız bile hâlâ yapılmadı. Kaldırım yok, ışık yok. 11. sınıf vatandaş muamelesi görüyoruz”
“İşgalci değiliz, olmadık”
Belediye veya bazı kamu kurumlarının sizi “işgalci” olarak nitelendirdiği yönünde iddialar var. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
“Bu çok ağır bir iftira. Tapulu arazilerimiz var. Ruhsatlarımız mevcut. Hiç kimsenin malına çökmedik. Burası bizim namusumuz. “İşgalci” diyenler ya koltuğundan kalkmamış ya da burayı hiç görmemiş. Buyursunlar gelsinler, yerinde görsünler”
“Yüksek fiyat iddiaları gerçek değil”
Peki sosyal medyada sıkça dile getirilen “yüksek fiyat” iddiaları doğru mu?
“Kesinlikle yalan. Ben buraya eşimi dostumu alıp geldiğimde bile ödeyeceğim hesabın canımı yakmayacağına eminim. Fiyatlarımız tabelada yazılı ve herkesin görebileceği şekilde açık. 40 yıldır bu şehirde esnafız. İnsanlıktan önce esnaflığı, esnaflıktan önce insanlığı savunuyoruz”
Bir dönem güvenlik açısından da sıkıntılı bir bölgeydi burası. Şimdi nasıl?
“Eskiden burası On Gözlü Köprü denilince insanlar korkardı. Meydan okuma yeri gibiydi. Biz bu imajı değiştirdik. Şu an aileler geliyor. Çocuklar geliyor. Huzurlu bir ortam var. Polis gelene kadar intihar etmek isteyen insanları bile kurtardık. İtfaiye gelmeden yangına müdahale ettik. Burası bizim hem yaşam alanımız hem sorumluluğumuz”
Peki yerli ve yabancı turistlerin ilgisi nasıl?
“Yabancı turist ekonomik sebeplerden dolayı az. Ama yerli turist yoğun. Batıdan gelen insanlar buraya hayran kalıyor. Biz burada doğu-batı kardeşliğinin, Türk-Kürt kaynaşmasının sembolü gibiyiz”
Peki, eleştirilerle ilgili genel bir mesajınız var mı?
“Ben kimseye kin beslemem ama çamur atana da sessiz kalmam. Bu şehirde bir ağaç dikmeyen insanlar, on binlerce ağacı yaşatan bize laf ediyor. Eleştiri olacaksa gelsinler yüzümüze söylesinler. Bizim ruhumuz güvercin ruhudur. İnsanız ve insan gibi yaşamak istiyoruz. Bizi küçük görmesinler. İftirayla değil, dürüstlükle mücadele ediyoruz”
Son olarak, yetkililere ve kamuoyuna çağrınız nedir?
“Herkes kapısının önünü süpürsün. Diyarbakır’ı seviyorsak, hepimiz taşın altına elimizi koymalıyız. Biz üzerimize düşeni yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Ama belediyeler, kurumlar da artık halkı görmezden gelmeyi bıraksın. Yolumuzu, kaldırımımızı, ışığımızı istiyoruz. Biz de bu şehrin insanıyız. Bizim de insan gibi yaşama hakkımız var”
Yüksel Mehmetoğlu’ndan net mesaj
“Tapulu malımız, onurumuzdur. Kimseye hibe etmeyiz. Şehrimizi seviyoruz, ama bizi de insan yerine koysunlar.”