DİYARBAKIR HABER - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “2026 yılı bütçesi Genel Kurul’a gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması hem güven arttıracaktır hem de bu sürecin başarıya ulaşması için son derece ön açıcı olacaktır” dedi.
Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan’la birlikte HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı iki gün önce cezaevinde ziyaret ettiklerini hatırlatan Hatimoğulları, AİHM’in Demirtaş hakkında verdiği 3 ihlal kararına dikkat çekti.
Hatimoğulları, “Barış tek tarafın adımlarıyla inşa edilemez. Devlet ve iktidar somut adımlar atmalı. Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve bütün Kobane Kumpas Davası’nda tutuklu bulunan arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalıdır” diye konuştu.
Dün yayımlanan Aziz İhsan Aktaş iddianamesi hakkında değerlendirmelerde bulunan Hatimoğulları, "CHP'li belediyelere yönelik operasyonların siyasi saikle yapıldığının altını defalarca çizdik. Bir kez daha ifade ediyoruz; Ekrem İmamoğlu ve tüm seçilmişler bu şekilde yargılanamaz. Derhal serbest bırakılmalı. Tutuksuz bir şekilde yargılanmaları pekala devam edilebilir. Serbest bırakılarak görevlerinin iadesi sağlanmalıdır” diye konuştu.
Gündem başlıklarını ele alan Tülay Hatimoğulları özetle şöyle konuştu:
“Sahada sadece DEM Parti’yi görüyoruz”
“Yürüttüğümüz barış çalışmalarında bütün toplumsal ve siyasal kesimlerden şu değerlendirmeleri duyuyoruz. ‘Bizler bu süreçte sahada sadece DEM Parti’yi görüyoruz’ diyorlar. ‘İktidar ve muhalefet barışın toplumsallaşması için sahada değil, yasal düzenlemelere ilişkin atılmış henüz bir adım dahi yok’ diyorlar. Bunlar çok gerçekçi. Türkiye'nin elinde tarihi bir fırsat var. Biz Türkiye’nin elindeki bu tarihi fırsatı çok önemsiyoruz. 100 yıllık bir sorunu çözmek, 50 yıldır devam eden savaş ve çatışmaları bitirmek gibi tarihi bir fırsat. Antidemokratik uygulamalarla derinleşen yönetim, siyasi, toplumsal ve ekonomik krizlerin çözüm kanallarını açacak demokratik dönüşümü sağlamak. Bunlar tarihi fırsatlar değil mi? Bunlar uğrunda çok emek vermemiz gereken tarihi fırsatlardır.
“Somut adımlar evresine girilmeli”
Herkesin görev ve sorumlulukları belli. İktidar ve devlet yasal düzenlemeler başta olmak üzere somut adımlar evresine girmeli, güven arttırıcı adımlar ivedilikle atılmalı. Toplumsallaşmayan barış sonuç alamaz. Barışın toplumsallaşmasının yolu ise başta kadınlar ve gençler olmak üzere toplumun bir bütün olarak barışın mimarı haline gelmesiyle mümkün. Burada herkese büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Komisyonun önümüzdeki süreçte somut adımlara yoğunlaşması tekil, özgür bütüncül geçiş yasalarının çerçevesinin bir an önce çizilmesi, 2026 yılı bütçesi Genel Kurul’a gelmeden yasal düzenlemelerin yapılması hem güven arttıracaktır hem de bu sürecin başarıya ulaşması için son derece ön açıcı olacaktır.
11’inci Yargı Paketi’ne eleştiri
Toplumun sinir uçlarını gelecek düzenlemeleri basına sızdırıp toplumun gazını almaya çalışıyorlar. Bunun son örneğini 11’inci Yargı Paketi adıyla kamuoyuna sızdırılan taslakta görüyoruz. İktidarın yargı paketleri topluma daha çok güven, çözüm, adalet insan hakları sunacağına topluma baskı, zor, daha çok ceza, daha çok denetim, gözetim ve daha çok tahakküm getiriyor. Kamuoyuna yansıyan bu taslakta toplumun adalet ve demokrasi ihtiyacını giderecek bir tek madde yok. Tam tersi antidemokratik uygulamalarda ısrar var, kadınlara, farklı cinsel kimliklerle saldırılar var. Kimin kendini nasıl tanımladığına, nasıl yaklaştığına karışmak devletin işi değildir. İnsanlara kimlik, inanç, cinsiyet, yaşam tarzı dayatmak devletin hiç işi değildir. Devletin varlık nedeni çatısı altında yaşayan her bir insanın eşit bir şekilde hukukunu korumaktır.
Irak-Suriye tezkeresi
Irak-Suriye tezkeresi bugün Genel Kurul’a gelecek. Fesih kararı alan PKK’ye ve sivil siyasi parti olarak Suriye’nin önemli siyasi aktörlerinden PYD’ye karşı ilk defa 3 yılı kapsayan sınır ötesi operasyon tezkeresi Meclis’e sunuldu. Tezkereci anlayış güvensizliği arttırmaktan başka hiçbir sonucu açığa çıkaramaz. Tezkere siyaseti 27 Şubat ruhuna uymuyor. Eller namluda barış olur mu? Biz bu tezkereye hayır diyeceğiz ve bütün muhalefeti bu tezkereye ‘hayır’ demeye davet ediyorum.”