M. Sait BAYRAM /DİYARBAKIR HABER - Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi İş İnsanları Derneği (DOSİAD) Başkanı Mehmet Ali Sağır ile sanayinin mevcut durumu, finansal sorunlar, yatırım ortamı ve bölge ekonomisinin geleceğini konuştuk.
Diyarbakır OSB’nin sadece kent ekonomisine değil, tüm bölgeye yön verdiğini belirten Sağır, özellikle son dönemde yaşanan finansman krizinin üretimi ve istihdamı ciddi şekilde tehdit ettiğini ifade etti. Sağır ile, OSB’deki altyapı sorunlarından finansmana erişim zorluklarına, çözüm önerilerinden barış sürecinin ekonomik etkilerine kadar birçok önemli konuyu masaya yatırdık.
“DOSİAD Kimdir, Ne Yapar?”
Sayın Başkan, öncelikle okuyucularımız DOSİAD nedir, ne zaman ve hangi amaçla kuruldu?
DOSİAD, yani Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi İş İnsanları Derneği, 2003 yılında kuruldu. Aslında DOSİAD’ın kuruluş hikayesi Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluşu ile paralel yürüdü. O dönemde OSB’nin müteşebbis heyeti henüz oluşmamıştı. OSB’nin altyapısının hazırlanmasında, planlamasında, parselasyonunda ciddi emeğimiz var.
Müteşebbis heyet ve OSB yönetimi kurulduktan sonra bizler sahadan çekilmedik, sivil toplum yapımızla sorunların çözümü, iş insanlarının sesi olma, Ankara’daki karar vericilere ulaşma noktasında faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
“Diyarbakır OSB Bölgenin Lokomotifi”
Peki Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nin kent ve bölge ekonomisine nasıl bir katkısı var?
Diyarbakır sadece kendisine değil, Batman, Siirt, Muş ve Bingöl gibi çevre illere de ekonomik anlamda etki eden bir şehir. OSB’de şu anda yaklaşık 23 bin kişi istihdam ediliyor. Kısa vadede bu rakamı 30 bine, orta ve uzun vadede ise 60-70 bin kişiye çıkarmayı hedefliyoruz. Bu büyüme sadece Diyarbakır’a değil, tüm bölgeye nefes aldıracak. Diyarbakır, 5,5 milyon dönüm tarım arazisine sahip, genç ve dinamik nüfus yapısı olan bir kent. Bu potansiyeli doğru kullanırsak, Diyarbakır sanayisi sadece Türkiye’ye değil, Ortadoğu’ya da üretim yapabilecek kapasitededir.
“Finansal Kriz Kapıda”
Sayın Başkan, şu anda OSB’de sanayiciler hangi sorunlarla karşı karşıya?
En temel sorunumuz finansal erişim. Bankalarla çalışmak artık neredeyse imkansız hale geldi. Kredi faizleri çok yüksek. Firmalarımız daha önce bankalarla güçlü partnerlik ilişkileri içerisindeydi, ama bugün maalesef bankalar sanayiciyi yalnız bırakıyor. Sadece Diyarbakır OSB değil, tüm Türkiye’deki OSB’lerde bu sorun var ama biz bölgede daha derinden hissediyoruz.
Firmalar maaş ödeyemez hale geldi. Hammadde temininde zorlanıyor. İhracata yönelik firmalar sipariş alamıyor çünkü döviz kuru baskılanıyor ve maliyet avantajı kayboluyor.
“Bankalar Kapıları Kapattı”
Bankalar neden bu kadar sert tutum alıyor sizce?
Sebebi geçmişte dağıtılan sağlıksız krediler. Bankalar şimdi bunun bedelini sanayiciye ödetmeye çalışıyor. Şu anda Diyarbakır OSB’de finansmana erişemeyen onlarca firma var. Eğer bu durum devam ederse, önümüzdeki Aralık ve Ocak ayında toplu kapanmalar kaçınılmaz olacak. Biz burada sadece işyeri kapatmıyoruz; aileler, çalışanlar, çocuklar etkileniyor. Bu şehir için büyük bir travma olur.
“Altyapı Sorunları Hâlâ Bitmedi”
Peki finans dışında teknik sorunlar var mı?
Elbette. Elektrik altyapımız çok eski. OSB’nin birinci etabında 20 yıldır ciddi bir altyapı yenilenmesi yapılmadı. Arıtma tesisi eksikliği büyük problem. Özellikle gıda ve tarıma dayalı sanayi işletmeleri ciddi sıkıntı yaşıyor. Altyapı yatırımları için ihaleler yapıldı ama henüz tamamlanmadı. Bu süreç uzarsa daha büyük problemlerle karşı karşıya kalacağız.
“Bakanlıklar Dinliyor Ama…”
Bu sorunları yetkili bakanlıklara ilettiniz mi? Geri dönüş aldınız mı?
Sanayi Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ile sürekli görüşüyoruz. Son olarak Sanayi Bakan Yardımcısı Diyarbakır’a geldi. Kendisine tüm sorunları detaylı şekilde ilettik. Ama ne yazık ki şunu da açıkça söylemek lazım; yetkililer sorunları not alıyor, dinliyor ama Ankara’ya dönünce unutuyorlar. Yani çözüm noktasında somut adım görmekte zorlanıyoruz.
“Barış Ekonomiyi Canlandırır”
Sizce bölgede yeniden gündeme gelen çözüm süreci çağrıları Diyarbakır ekonomisini nasıl etkiler?
Çok net söyleyeyim: “En kötü barış, en iyi savaştan iyidir.” Bu coğrafyada yaşayan herkes artık yorgun. Ne Kürt halkı, ne Türk halkı savaş istemiyor. Barış ortamı demek yatırım demek, istihdam demek, huzur demek. Can ve mal güvenliği sağlandığında sermaye Batı’ya kaçmaz, burada kalır ve bu topraklara değer katar. 90’lı yılları yaşadık, tekrar o döneme dönmek istemiyoruz.
“Dış Yatırımcı İştahını Kaybetti”
Dış yatırımcıların ilgisi devam ediyor mu?
Maalesef şu anda iştah yok. Bir dönem Batı’dan gelen ciddi yatırımcı ilgisi vardı ama finansal kriz ve bölgede yaşanan belirsizlik nedeniyle bu ilgi azaldı. Ama biz umutluyuz. Finansal kriz çözüldüğünde ve barış iklimi güçlendiğinde Diyarbakır tekrar yatırım cazibesi yüksek bir merkez olacaktır.
“Sanayicilere Çağrım: Birlik Olalım”
Son olarak Diyarbakır’daki ve Türkiye genelindeki sanayicilere ne mesaj vermek istersiniz?
Öncelikle bu dönemde birbirimize daha çok kenetlenmemiz lazım. Dayanışma ve işbirliği içinde olmalıyız. Özellikle Ankara’daki karar vericilere sesleniyorum: OSB’deki firmalara özel faizli, düşük maliyetli finansal destek paketleri sunulmalı. Aksi halde Diyarbakır ekonomisi ciddi bir çöküş sürecine girer. Ve tüm yatırımcılara şunu söylüyorum: Diyarbakır hâlâ potansiyeli çok yüksek bir şehir. Bu şehir sizinle büyüyecek, sizinle kalkınacak”