DİYARBAKIR HABER – Irak’ta Saddam rejimi tarafından gerçekleştirilen Halepçe Katliamı’nı fotoğrafları ile dünya kamuoyuna duyuran deneyimli gazeteci Ramazan Öztürk, ‘Savaş Yılları Günlüğü’ kitabıyla Diyarbakır Kitap Fuarı’nda yerini aldı.
Öztürk, bir süre önce Belge Yayınlarından çıkan kitabı ile geniş bir kitlenin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Ortadoğu’daki savaş yıllarında bir savaş muhabiri olarak bizzat tanıklık ettiği olayları kaleme aldığını belirten Öztürk, “Arap, Acem, Türk, Türkmen, Kürt ve farklı etnik ya da inançtan insanlara karşı hiçbir ayrım gözetmedim. Cephelerde yaşananları ve cephe gerisinde, sivil yaşamın devam ettiği şehir ve köylerde insanların çektiği sıkıntıları, korkuları, acıları ve bunların ruhlarında bıraktığı derin izleri aktarmak istedim. Ayrıca, savaşın hiçbir gerçek kazananının olmadığını vurgulamayı amaçladım.” İfadelerine yer verdi.
Medya gerçekleri göz ardı etti
Öztürk, Türkiye'deki medyanın gerçekleri göz ardı edişini eleştiren Öztürk, “Gazeteciliğin evrensel ilkeleri doğrultusunda hareket etmek yerine, resmi politikaların etkisi altında kalan medyanın hem ülke içinde hem de komşu ülkelerdeki gelişmeleri değerlendirme konusundaki yetersizliğine dikkat çektim” dedi.
Kürt sorununu merkeze aldım
Kitabında bölgenin kaderini belirleyen dört ülkenin ortasında, yıllardır çözülemeyen Kürt sorununu merkeze alan Öztürk, şunları söyledi:
“İran-Irak Savaşı, Halepçe Katliamı, Birinci ve İkinci Körfez Savaşları gibi tarihsel olayların bölge üzerindeki etkilerini detaylandırmaya çalıştım. Kürtlerin Irak, İran, Türkiye ve Suriye'deki yaşamlarını ve bu rejimlerle olan çatışmalarını, sürekli baskı ve zulüm altında nasıl hayatta kalabildiklerini anlattım. Aynı zamanda Kürtlerin kendi aralarındaki kanlı çatışmalara değinirken, özeleştiriyi de ihmal etmedim. Bu nedenle, yaptıklarıyla tarihin kara sayfalarında yer alanlar rahatsız oldu. Onlar, bu kitabın yayımlanmasını engellemeye çalıştılar ve bu amaçlarına ulaşmak için beslendikleri bağlantılar aracılığıyla harekete geçtiler.
Çünkü burada anlatılanlar, Kürt toplumunun trajik hikâyelerinin temel taşlarını oluşturuyor. Bu zorlu koşullara karşı verdikleri özgürlük arayışları, insanlık onurunu koruma çabaları ve kimliklerini savunma istekleri, bu kitabın ana temalarını teşkil ediyor.
Bu çalışmanın, Ortadoğu'nun mazlum halklarının sesini duyurmak ve hikâyelerini daha geniş kitlelere ulaştırmak adına önemli bir adım olmasını diliyorum. İnsanların yaşadıkları acıları, maruz kaldıkları insan hakları ihlallerini ve adalet arayışlarını gözler önüne sermek için fotografik belgeler ve detaylı anlatımların okuyuculara insanlık onurunu koruma mücadelesini güçlü bir şekilde aktarabileceğini umuyorum.”
Kitap Fuarı’nda