DİYARBAKIR HABER- Türkiye genelinde 2025-2026 eğitim ve öğretim yılı başlarken, Diyarbakır’daki eğitim sorunlarını Eğitim-Sen Diyarbakır 2 Nolu Şube Eş Başkanı Duygu Özbey ile konuştuk. Özbey, hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin karşı karşıya olduğu sorunları sıralayarak, çözüm önerilerini paylaştı.

Sayın Özbey, her yıl gündeme gelen öğretmen açığı ve derslik yetersizliği bu yıl da Diyarbakır’da önemli bir sorun olarak karşımıza çıkacak mı?

Evet, kesinlikle. Çünkü öğretmen atamaları yeterli sayıda yapılmıyor. Sayıştay raporlarına göre Türkiye’nin yaklaşık 1 milyon öğretmene ihtiyacı var. Diyarbakır’da ise 2 binin üzerinde ücretli öğretmen çalıştırılıyor ve bu konuda Türkiye’de 6. sırada yer alıyor. Öğretmen açığı, güvencesiz istihdam politikalarıyla kapatılmaya çalışılıyor.

Derslik yetersizliği ve kalabalık sınıflar konusunu biraz açar mısınız?

Geçtiğimiz yıl yaptığımız ankette okulların %87’sinin kalabalık olduğunu gördük. Diyarbakır’da birçok sınıfta öğrenci sayısı 40-50’yi buluyor. Oysa ideal sayı 20 ve altı olmalı. Kalabalık sınıflarda öğrencilerin akademik, sosyal ve psikolojik gelişimlerine alan açılmıyor. Bu da başarıyı olumsuz etkiliyor.

Öğrencilerin başarılarını etkileyen en önemli faktörlerden biri de anadilde eğitim hakkı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Anadilde eğitim, öğrencilerin hem psikolojisini hem de akademik başarısını doğrudan etkiliyor. Çocuklar kendi dilinde eğitim aldığında daha hızlı öğreniyor, kendini daha özgüvenli ifade edebiliyor. Ayrıca anadilde eğitim sadece bireysel başarı değil, aynı zamanda toplumsal barış için de gerekli. Dünyada barış süreçlerine baktığımızda ilk adım olarak eğitim müfredatının değiştirildiğini görüyoruz. Türkiye’de de çocukların kendi anadilinde eğitim alabilmesi fırsat eşitliği açısından hayati önem taşıyor.

Duygu Özbey1

Ekonomik kriz eğitim alanını nasıl etkiliyor?

Çok ağır bir şekilde. OECD’nin 2024 raporuna göre Türkiye’de 6,5 milyon çocuk derin yoksulluk içinde. Her 4 çocuktan biri okula aç geliyor. Okul kantinlerindeki fiyatlar da çok yüksek. Geçen yıl bir tost 50-90 TL arasında değişiyordu. Bir öğrencinin günlük masrafı neredeyse 200 TL’yi buluyordu. Bu koşullarda eğitim hakkı lüks haline geldi.

Mermerciliğin kalbi Diyarbakır'da atıyor
Mermerciliğin kalbi Diyarbakır'da atıyor
İçeriği Görüntüle

Peki Eğitim-Sen olarak en çok hangi talebin altını çiziyorsunuz?

En önemli talebimiz:

Her çocuğa bir öğün ücretsiz yemek

Her sınıfta 20 öğrenci sınırı

Ataması yapılmayan öğretmenlerin kadroya alınması

Anadilde eğitim hakkının tanınması

Eğer bu adımlar atılmazsa, eğitimde fırsat eşitliğinden söz etmemiz mümkün değil.

Okul kıyafetleri ve kırtasiye giderleri konusunda velilerden ne tür şikâyetler alıyorsunuz?

Veliler çok ciddi anlamda şikâyetçi. Üniformaların sadece belirli noktalardan satılması tekelleşmeyi doğuruyor. Kırtasiye masrafları fahiş şekilde arttı. Maddi imkânı olmayan aileler çocuklarını okula göndermekte zorlanıyor. Bu durum eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştiriyor.

Diyarbakır özelinde fırsat eşitliği Türkiye ortalamasının neresinde?

Ne yazık ki en alt seviyelerde. Çünkü kalabalık sınıflar, ana dilinde eğitimin olmaması, fiziki yetersizlikler ve ekonomik kriz Diyarbakır’daki öğrencilerin eşit koşullarda eğitim almasını engelliyor.

Eğitim emekçilerinin özlük hakları konusunda tablo nasıl?

Eğitim emekçileri de derin bir yoksulluk içinde. En düşük öğretmen maaşı 35-40 bin TL civarında ama yoksulluk sınırı 80 bin TL’yi aşmış durumda. Ayrıca toplu sözleşme süreçlerinde taleplerimiz görmezden geliniyor. Seyyanen zamlarla güvencesiz bir maaş sistemi oluşturuluyor. Öğretmenler geçim derdiyle okula gidiyor, bu da eğitim kalitesini etkiliyor.

Son olarak, yeni eğitim öğretim yılı için mesajınız nedir?

Tüm eğitim emekçilerine, öğrencilere ve velilere başarılar diliyorum. Bu yıl da mücadeleye devam edeceğiz. Eğitim hakkının kamusal, eşit ve parasız bir şekilde sağlanması için birlikte ses yükseltmeye çağırıyorum.

Muhabir: MEHMET SAİT BAYRAM