Mehmet Sait Bayram / özDİYARBAKIR - UNESCO mirasları, güçlü gastronomi altyapısı ve sosyal olanaklara rağmen turizmin kentte hak ettiği ekonomik ve kültürel karşılığı göremediğini söyleyen Paçal, "Sözde değil, sahici toplantılarla çözüm üretilmeli; turizm polisi, temizlik, güvenlik, hediyelik eşya altyapısı gibi her konu sahada uygulanabilir kararlara bağlanmalı" dedi.
Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği (DTTD) Başkanı Edip Paçal, kentte son yıllarda yaşanan turizm hareketliliğinin memnuniyet verici olduğunu ancak bu yükselişin sürdürülebilirliğe kavuşabilmesi için stratejik, planlı ve kurumlar arası güçlü bir işbirliğinin elzem olduğunu ifade etti.
Paçal, turizmin yalnızca ekonomik bir sektör olmadığını, aynı zamanda istihdam, tanıtım ve kent kalkınmasının da önemli bir ayağı olduğunu belirterek, “Bilimsel verilere göre 1 milyon turist bir bölgeyi ziyaret ettiğinde ortalama 380 bin kişilik doğrudan ve dolaylı istihdam oluşur. Her bir istihdamın ailesiyle birlikte düşünüldüğünde, bu 2-3 milyonluk bir nüfusa temas eder. Bu nedenle Diyarbakır’ın yakaladığı ivme çok kıymetli” dedi.
“UNESCO değerleri ve gastronomi zenginliği önemli avantaj”
Diyarbakır’ın turizm açısından dünyanın nadir şehirlerinden biri olduğunu dile getiren Paçal, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan veya adaylık sürecinde olan tarihi ve doğal değerlerin turizme kazandırılmasıyla şehrin çok daha büyük bir turizm potansiyeline ulaşabileceğini vurguladı.
Paçal, “Diyarbakır’da Malabadi Köprüsü, Hevsel Bahçeleri, Dicle Nehri, Zerzevan Kalesi ve surlarımız gibi 5 önemli UNESCO mirası veya aday yapılar bulunuyor. Bunun yanında Bırkleyn Mağaraları, geleneksel mutfağımız ve tescilli gastronomi ürünlerimiz şehri benzersiz kılıyor. Aynı zamanda otel altyapımız da her geçen yıl gelişiyor, restoranlarımız nitelikli. Misafirlerin taleplerine cevap verecek sosyal yaşam alanlarımız da var” dedi.
“Turizm polisi önemli bir adım, ama yetersiz”
Paçal, turizmin gelişmesinde güvenlik ve huzur ortamının büyük rol oynadığını belirterek, Diyarbakır’da göreve başlayan turizm polislerinin olumlu bir gelişme olduğunu ancak bunun saha uygulamasında daha yaygınlaştırılması gerektiğini ifade etti.
Paçal, “Yıllardır savunduğumuz bir konuydu; turizm polisi geç de olsa geldi, önemli bir adım. Ancak sahada etkili bir şekilde yer almalı. Seyyar satıcılar, dilenciler, işgalci uygulamalar turistleri rahatsız ediyor. Bu sorunları çözmeden gerçek anlamda bir turizm kenti olamayız” diye konuştu.
“Toplantı değil, gerçek bir çalıştay gerekiyor”
Diyarbakır’ın turizmdeki geleceği için sözde toplantılar değil, sahici ve sonuç odaklı çalıştayların düzenlenmesi gerektiğini belirten Paçal, şu çağrıyı yaptı: “Yıllardır ‘çalıştay yapalım’ diyoruz. Ama yapılanlar turizmle ilgisiz, göstermelik toplantılar oluyor. Gerçek bir çalıştay en az iki gün sürecek, Diyarbakır dışında kamp formatında düzenlenecek bir toplantı olmalı. Emniyet Müdürü, vali, belediye başkanı, Kültür ve Turizm İl Müdürü, STK’lar, üniversite temsilcileri, sektör temsilcileri mutlaka katılmalı. Alınan kararlar ise hemen hayata geçirilmelidir. Yoksa turizmde geçici bir patlama yaşanır ama bu kalıcı başarıya dönüşmez.”
“Misafir hatıra sorduğunda karpuz dışında bir şey bulmalı”
Kentte turizmden elde edilen gelirin artırılması için sadece gelen turist sayısının değil, aynı zamanda turiste sunulan ürün ve hizmet çeşitliliğinin de artırılması gerektiğine dikkat çeken Paçal, şunları kaydetti: “Bugün kente gelen bir misafir ‘hatıra olarak ne götüreceğim?’ diye sorduğunda karpuz maketi dışında seçenek bulamıyor. Hediyelik eşya, özel objeler, sanatsal ürünler üretilmeli. Kadayıf ve peynir kargo ile gitmek zorunda kalıyor, oysa bu işin raf ürünü versiyonları, butik objeleri olmalı. Bu detaylar ekonomiyi büyütür.”
“Turizmde başarı için şehrin tüm paydaşları sorumluluk almalı”
Temizlik, güvenlik, ulaşım, konaklama ve kültürel hizmetlerin bir bütün olduğunu belirten Paçal, turizmdeki başarıyı sadece sayılarla ölçmenin doğru olmadığını, her detayın titizlikle ele alınması gerektiğini söyledi. Paçal, şöyle dedi: “Turizm kalkınması için güçlü bir koordinasyon gerekiyor. Konuşmak değil, çözüm üretmek gerek. Bu nedenle göstermelik işler yerine gerçekçi adımlar atılmalı. Diyarbakır’ın bu fırsatı kaçırmaya hakkı yok.”
