Her seçim döneminde gündeme gelen konulardan bir tanesi mülakattır. Seçim dönemlerinde mülakat kaldıralacak diye güzelleme yapanlar, seçimi kazanınca verilen sözleri unutup, tekrar rafa kaldırılır.
Arapça da ‘karışlıklı buluşmak, görüşmek’ anlamına gelen ‘mülakat’ liyakat ilkesi ile çelişmektedir. Mülakatla liyakat aynı yerde barınamaz.
Ülke atanamayan öğretmenlerle dolup taştı. Öyle ki çok kıymetsiz bir meslek haline getirilme tehditiyle karşı karşıya. Atanamayan öğretmenler; kasiyerlik, taksicilik, orda burda çeşitli işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Haberlerde sıkça gördüğümüz iş kazalarında yaşamını yitiren atanamayan öğretmenler gündemde sürekli yer buluyor.
Neden?
Geçinebilmek için. Enflasyon almış başını gitmişken kirasını, faturasını, karnını bir şekilde doyurabilmek ve ailelerine bakabilmek için açlıktan ölmemek için ölüyorlar öğretmenlerimiz…
Atanamayan on binlerce öğretmen düşük ücretlerle sözleşmeli ve ücretli öğretmen ünvanıyla okullarda çalıştırılıyorlar. Ucuz işgücü elemanları haline getirildiler.
Sistemin dayattığı tüm koşulları eksiksiz yerine getirmesine rağmen, tüm sınavları başarıyla geçmesine ragmen mülakat, denilen duvara tosluyorlar. Haklı olarak ‘bu sistemin adil olmadığını defalarca dile getirdiler, getiriyorlar.
Emeklerinin, hayallerinin bu ülkede karşılığını bulmak ne ara bu kadar zorlaştı?
Siyasal gelişmelerle beraber, 2015’te gündeme geldi ve hemen arkasında mülakat sistemi 2016 yılında bu ülkenin evlatlarının, emeklerinin üzerine karabasan gibi çöktü. Sistem kendisine benzeyenleri alıp benzemeyenleri de dışarı atıyordu. KPSS’den derece yapsa bile!
Demokratik bir toplumda dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep farkı gözetilmeden işin ehli kişiler kamuda işe alınırsa verimli olunur.
Umarım bu mülakat zulmünden bir an önce vazgeçilir!