Her mevsim güzeldir. Her mevsimin ayrı bir güzelliği vardır.
Tabi kime ve neye göre?
Mesela kış mevsimi daha çok zenginlere hitap ediyor. Gittiğin her yer sıcacık. Dışarıda ayaz var, kar yağıyor ve sen, elinde çayınla ya da kahvenle keyifle yağan karı izliyorsun. Madalyanın diğer yüzüne baktığımızda, maddi durumu düşük olan insanlar için ise tamamen eziyet oluyor.
Yaz mevsimi de öyle. Kavurucu sıcaklarda evi serin, serin yerlere gidip yazın tadını çıkarabiliyor ya da tatile gidip denizin, kumun, güneşin o sıcaklığını avantaja çevirebiliyorsun. Öbür tarafta fakir insan bir ağacın gölgesinde serinlediği için mutlu oluyor. Yazın vücudumuzda oluşan yanıklarımız bile sosyo-ekonomik durumunu gözler önüne seiyor.
Bahar mevsimi bana sorarsanız en güzel mevsimlerden. Çünkü sosyalisttir. Çok soğuk ya da sıcak değildir. Herkese aynı ve eşit bir mesafeden yaklaşır. Bahar mevsiminde insanlar daha çok sosyalleşirler mesela. Doğayla iç içe yaşamanın fırsatını yakalarız. Piknikler yapılıp, çekirdek çitleriz.
Çiceklerin açtığı, kuşların cıvıl cıvıl ötüp; daldan dala konduğu, toprağın üzerine serilen yemyeşil bir örtü misali her yer yeşerip, içimizi kıpır kıpır yapan bir mevsim.
Kışın ağırlığını ve kasvetini üzerimizden attığımız, montları ve kalın kalın giysileri kaldırıp yerine ince yazlıklarımızı çıkarttınca hafifliyoruz. Güneş bize resmen gülümsüyor. Bazen o kadar içten gülümsediği için tenimizi yakabiliyor ama o arada bir yağmur yağıyor, rüzgar esiyor ve senin gönlünü alıyor.
Bu güzel mevsimin tadını doyasıya çıkarmak istiyor, insan. Ama fırtınalardan, sağanak yağmurdan pek bişey anlayamadık. Bu mevsimde Ankara’ya kar yağdı mesela. Bir taraftan karpuz yerken bir taraftan kar yağıyordu. Garip bir tablo değil mi?
Neyse yine de bahar mevsimi candır.