METOSAD’dan Sur için alarm çağrısı!
METOSAD’dan Sur için alarm çağrısı!
İçeriği Görüntüle

M. Sait BAYRAM / özDİYARBAKIR - Diyarbakır Sur’da geçmiş, taşların arasından hüzünle sesleniyor… Bir dönem Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 300'ü aşkın köşk ve konak yükseliyordu. Yüksek avluları, taş işçiliğiyle süslü tavanları ve insanı sarıp sarmalayan komşuluklarıyla yaşayan şehir Sur… Ancak bugün, 2015’te yaşanan çatışmalar ve sonrasındaki süreç, bu kadim yapıları sessizliğe mahkum etti. Kimi yıkıldı, kimi ise kaderine terk edildi. Bu yapılardan biri de Ziya Gökalp Mahallesi Yalçın Sokak’ta bulunan Ciyan Köşkü.

Burada çocukluğu geçen iş insanı Rifat Yücel, köşkün önünde duruyor ve gözleri dolarak anlatıyor: “1969’dan 1976’ya kadar bu evde yaşadık. Burası Ciyan Köşkü olarak biliniyordu. O zamanlar etrafta ne bina vardı ne başka bir şey. Ofis Camisi’nin minaresi görünürdü buradan. O zamanın Diyarbakır’ı... İnsanların birbirine sımsıkı bağlı olduğu, komşunun komşusunun hastasını gözettiği, yemeğin paylaşıldığı bir hayat...”

Bir Zamanlar Sur2

“Bugün gördüğüm sadece hüzün…”

Ciyan Köşkü'nün tavanları bir zamanlar oymalı taş ve ahşap işçiliğinin en güzel örneklerindendi. Şimdi tavan çökmüş, duvarlar çatlamış, avluda sessizlik...

“Benim çocukluğumun geçtiği bu odalar, bu taşlar şimdi sessiz... Bazen düşünüyorum, mekanlar insanla güzeldir. Dünyanın en görkemli sarayını da yapsanız, içinde insan yoksa bir anlamı yok.”

Ciyan Köşkü yalnız değil... Sur’da birçok köşk ve konak aynı kaderi yaşıyor. Ali Paşa, Saraykapı, Ulu Cami çevresinde bir zamanlar parmakla gösterilen büyük konaklardan bugün geriye çoğu harabe olarak kalmış durumda.

“O dönemlerde buralar avlu evlerle doluydu. Bizim oturduğumuz köşk küçüktü belki ama bakımlıydı. Şimdi ise sadece madde bağımlılarının, sahipsizliğin mekanı olmuş...”

Rifat Yücel

“Bu miras hepimizin”

Rifat Yücel’in sözleri sadece bir bireyin değil, koca bir kentin ortak hafızası: “Bu memleket hepimizin. Burası sadece Diyarbakırlının değil, insanlığın ortak mirası. Avrupa’dakinin de, Amerika’dakinin de, burada yaşayanın da. Bu taşlar, dedelerimizden emanet, çocuklarımıza bırakmamız gereken bir miras. Yenisini yapamasak da, en azından elimizde olanı korumalıyız.”

Sur’un taşları sessiz ama hala umut dolu… Bir gün bu köşklere, bu avlulara yeniden hayat dönecek mi? Zaman gösterecek… Ama geçmişin sesi hâlâ duvarların arasında yankılanıyor: “Mekanlar güzeldir ama insanlar onlarla güzelleşir...”

Bir Zamanlar Sur3

Muhabir: Mehmet Sait BAYRAM