DİYARBAKIR HABER - Sonbaharın gelişiyle birlikte Diyarbakır’da turizm hareketliliği hız kazandı. Özellikle Eylül-Kasım aylarını kapsayan dönemde rezervasyonların ciddi şekilde arttığını söyleyen Diyarbakır Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanı Edip Paçal, SBTV’ye yaptığı açıklamada kentin turizm potansiyeline, altyapısına ve esnafın bu süreçte üstlenmesi gereken sorumluluklara değindi. Paçal, “Diyarbakır 13 bin yıllık tarihiyle, UNESCO Kültür Mirası eserleriyle sıradan bir şehir değil. Eğer herkes üzerine düşeni yaparsa Diyarbakır bir dünya markası olur” ifadelerini kullandı.
Sayın Paçal, sonbahar turizmi Diyarbakır’da nasıl başladı?
Tabii ki Diyarbakır bu konuda çok şanslı. Çünkü altyapı olarak her şeye fazlasıyla sahibiz. 30 Ağustos’tan itibaren yazın o durgun dönemi bitti. Rezervasyonlar tekrar artmaya başladı. Eylül ayıyla birlikte çok yoğun bir trafik oluştu, Kasım ortalarına kadar bu yoğunluğun süreceğini düşünüyoruz.
Diyarbakır’ın bu turizm potansiyelinin temel avantajları neler?
Öncelikle UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan 5 eserimiz var. Bunun dışında da aday gösterilebilecek birçok değerimiz mevcut. Bu da Diyarbakır’ı benzersiz kılıyor. Ayrıca Urfa, Mardin, Adıyaman gibi destinasyonlara yakın olmamız Mezopotamya’nın “altın üçgenini” oluşturuyor. Hatta bu üçgeni gelecekte dörtgen, beşgen, altıgen şeklinde genişleteceğiz. Yani Diyarbakır hem tarihi hem de stratejik açıdan çok avantajlı bir yerde.
Son dönemde turizme olumlu katkı sunan bir “süreçten” bahsediliyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet, bölgeyle ilgili geçmişte bir algı vardı. Bu algının kırılması çok zordu. Ama artık bu süreç kendi kendine ilerliyor ve olumlu bir gidişat var. Bunun sadece konuşuluyor olması bile turizme ciddi bir katkı sundu. Mayıs-Haziran aylarında da bunu hissettik. Şimdiden Karadeniz’den, farklı bölgelerden gelen turist gruplarıyla karşılaşıyoruz. Bu süreç Diyarbakır’ı ekonomik, kültürel ve turistik anlamda çok ileriye taşıyacak.
Diyarbakır esnafına turizm açısından mesajınız nedir?
Esnafın bu süreçte sorumluluklarını bilmesi gerekiyor. Turizmde “tatil” diye bir şey yok. Turist geldiğinde hizmet almak ister. Ancak biz bakıyoruz ki bayramda ya da pazar günü birçok dükkân kapalı. Bu turizme zarar veriyor. Çarşıların, sokakların açık ve canlı olması lazım. Ayrıca işportacılar meselesi de büyük bir sorun. Belediyenin bu konuda çözüm üretmesi gerekiyor.
Kentteki turistik mekânlarda gözlemlediğiniz başka eksiklikler var mı?
Evet, mesela İç Kale’nin içine araçların girmemesi gerekiyor ama halen giriyor. Bir görevli koyarak bu sorun çözülebilir. Gazi Caddesi’nde kaldırımlar işgal altında, misafirler yürümekte zorlanıyor. Temizlik ve düzen konusunda da hassasiyet şart. Eğer herkes görevini yaparsa Diyarbakır zaten bir dünya markası olur.
Diyarbakır’ın tarihsel konumu hakkında ne söylersiniz?
Burası 13 bin yıllık bir şehir. Roma İmparatorluğu döneminde de popüler bir merkezdi. Yani Diyarbakır sıradan bir yer değil, kadim bir kenttir. Buraya sahip çıkmak, hepimizin sorumluluğu. Turizm, bir şehrin kalkınmasında lokomotif rol üstlenir. Biz Diyarbakır’ı doğru tanıtarak, dünyada hak ettiği yere taşıyabiliriz.
