Hoşgörü yalnız dilde değil kuşkusuz; Komşuluk ilişkilerinde, ticarette, sanatta hatta dini ilişkilerde büyük hoşgörü vardı.
Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Müstevisi, hangi dinden ve hangi mezhepten olursa olsun, her yaşta insan öncelikle Diyarbakırlılığı ile övünürdü.
Bu hep öyle olmuştur. Hala da öyledir.
Herkes, birlikte gezer, aynı sokakta bitişik evlerde, çarşıda yan yana yaşar, arkadaşlık eder, birlikte çalışır, birlikte eğlenirlerdi. Düğünde kol kola aynı halayı çeker, Türkçe, Ermenice, Kürtçe şarkıları, türküleri birlikte söylerlerdi.
İki kesimin din adamlarının arasında da büyük bir hoşgörü vardı. Müftü ile Papaz yan yana çarşı-pazar dolaşır, toplantılara katılır, kahvelerde oturup sohbet ederlerdi.
Tarihte geçen olayları umursamadan…
Ramazan ayı geldiğinde kentteki, tüm Hıristiyanlar özel bir dikkat gösterirdi, ulu orta bir şey yememeye, içmemeye gayret ederlerdi. Çarşıda pazarda Müslüman-Hıristiyan ortaklar gül gibi geçinip giderken, Müslüman ustalar Hıristiyan’a çırak, Hıristiyan ustalarda Müslüman çırak çalıştırmada sakınca görmezdi.
İnşaat işlerinde, duvarcılıkta, oyma taş işçiliğinde büyük becerileri olan Hıristiyan ustalar cami ve minare yapımında çalıştırılır, en tutucu Müslümanlar bile bu durumu yadırgamazdı.
1700 yıllarda Diyarbakır’daki bazı camilerde bazı hizmetlerde gayrimüslim işçiler çalıştırıldığı kitaplarda yazılıdır. Bu konuda araştırma yapan Doç. Dr. İbrahim Yılmazçelin ‘’XIX. Yüzyılın ilk yarısında Diyarbakır’’ isimli eserinde 1722 yılı kışında, Şey Matar Camiinin (Dört Ayaklı minare) toprak damlı bölümlerinin loğlama işinin BEDROS isimli bir gayrimüslime verildiğini, bunun ölümü üzerine aynı iş yine, SERKİS İsimli bir başka gayrimüslimin alındığını yazar. Camilerde loğlama hizmeti dışında temizlik ve aydınlatma işlerinde de gayrimüslimlerin çalıştırıldığı belirtilir.
Benzer hoşgörüyü surdaki kitabelerde de görmek mümkün. Surların, burçların bir çok yerinde hükümdar fermanlarının ve İslami duaların yer aldığı yanı başında Latince ve Grekçe kitabeler yar alır. Bunun en çarpıcı örneği antik çağdan kaldığı bilinen ve çeşitli dönemlerde onarılan Dağ Kapı burçlarındadır. Buradaki burçlarda Mervanlı ve Abbasilere ait kitabeler yanında 5 adet de Roma ve Bizans dönemine ait Latince ve Grekçe kitabe vardır. Albert Gabriel; Mervanlılar döneminde bu burçlar onarılırken, toprakta bulunan ve aslında bir kiliseye ait olan bu kitabelerin burçlara yerleştirildiği yazar..
Trend Haberler
Diyarbakır Sanayi sitesinde kanlı hesaplaşma: Yaralılar var
Diyarbakır’da 292 milyonluk kaynak israfı: Sosyal Hizmet Kampüsü neden açılamıyor?
Diyarbakır’da Covid tartışması; Uyarı var, pandemi yok!
Diyarbakır’ın en yoğun kavşağında çökme panik yarattı: Çözüm bekleniyor
Yeni Yüzyıl Partisi Ceylanpınar kongresi gerçekleştirildi
Tarıkulu’dan Dicle Nehri çağrısı: Etkin denetim yapılsın