Bazı şehirler yalnızca taş binalardan, sokaklardan ya da tarihi eserlerden ibaret değildir. Bazı şehirler, bir halkın hatırasını, acılarını, direncini ve umudunu binlerce küçük anlatının içinde saklar. Diyarbakır da işte böyle bir şehirdir.

Bu kadim kent, yüz yılı aşkın süredir toplumsal hafızanın, kültürel sürekliliğin ve kimlik arayışlarının merkezinde yer almayı sürdürüyor. Peki Diyarbakır’ı bu kadar anlamlı, bu kadar sembolik bir yere dönüştüren nedir?

Cevap, şehrin yaşadığı tarihsel kırılmalarda ve bu kırılmaların toplumsal bellekte bıraktığı izlerde saklı.

1925: İlk Büyük Yüzleşmenin İzleri
Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanan olaylar, Diyarbakır’ın toplumsal hafızasında derin bir katman oluşturdu. Bu dönem, yeni kurulan devlet ile bölge halkı arasındaki ilişkilerin henüz şekillendiği, karmaşık duyguların yaşandığı Şeyh Sait İsyanı’nın izlerini taşıyor. Bu süreç, şehir hafızasında hâlâ “ilk büyük yüzleşme” olarak canlı.

1930’lar: Sosyolojik Değişim
1937–38 Dersim İsyanı sırasında yürütülen operasyonların lojistik ve idari merkezi Diyarbakır’dı. Bu yıllar, toplumsal hafızada derin izler bırakan bir hikâyenin başlangıcını işaret ediyor. Diyarbakır, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda sosyolojik bir dönüşüm alanı hâline geldi.

1950–1970: Düşüncenin ve Kimlik Bilincinin Yükselişi
Bu yıllarda Diyarbakır, bir düşünsel merkez hâline geldi. Kültürel kimlik tartışmaları güçlendi, aydınlar ve entelektüeller şehrin ruhuna yön verdi. Modernleşme, şehirleşme ve eğitimdeki değişimler, Diyarbakır’ı fikirsel bir merkez hâline getirdi.

1980’ler: Toplumsal Hafızanın Yükleri
1980 darbesi sonrası Türkiye’nin birçok bölgesinde olduğu gibi Diyarbakır’da da toplumsal yaşam üzerinde etkiler hissedildi. Özellikle Diyarbakır Cezaevi, kent hafızasında derin bir iz bıraktı. Bugün cezaevinin müzeye dönüştürülmesi, bu hafızayla yüzleşmenin önemli bir adımı.

1990’lar: Kent Sosyolojisinin Değişimi
1990’larda şehir nüfusu hızla arttı, göç yoğunlaştı ve sosyal dokuda kırılmalar yaşandı. Aile yapısı, ekonomik ilişkiler ve mahalle kültürü yeniden şekillendi. Bu değişimler, Diyarbakır’ı modern bir metropole dönüştüren dinamiklerin temelini oluşturdu.

2000’ler: Kültürel Kimliğin Yeniden İnşası
Bu yıllarda Diyarbakır, kültürel hafızasını görünür kılan çalışmaların merkezi hâline geldi. Kültür-sanat etkinlikleri, dil çalışmaları, sivil toplum faaliyetleri ve akademik araştırmalar şehrin çok katmanlı kimliğini yeniden gün yüzüne çıkardı.

2015 Sonrası: Mekânın ve Belleğin Yeniden Yapılanması
Sur başta olmak üzere bazı bölgelerde yaşanan yıkımlar ve yeniden inşa süreçleri, şehrin hafızasını bir kez daha dönüştürdü. Bu dönem, hem mekânsal hem de toplumsal hafızada kritik bir eşik olarak kaydedildi.

Bir Şehirden Öte: Bir Hafıza ve Bir Kültür
Diyarbakır’ın hikâyesi 3 ana eksende şekilleniyor:

· Kimlik hafızası

· Toplumsal dayanıklılık

· Kültürel süreklilik

1925’ten 2025’e uzanan bu çizgi, Diyarbakır’ın neden yalnızca bir şehir değil, aynı zamanda toplumsal bir hafıza alanı olduğunu ortaya koyuyor.