Türkiye’de seçim sistemi uzun yıllar boyunca yüksek ülke barajı esas alınarak uygulanmıştır. Bu yaklaşım, yönetimde istikrarı önceleyen bir çerçeve sunmakla birlikte, demokratik temsile ilişkin çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Son dönemde baraj oranındaki değişikliklere rağmen, yalnızca bu mekanizmaya dayalı çözümlerin siyasal katılımı ve yerel temsiliyeti yeterince güçlendiremediği değerlendirilmektedir.
ANADOLU USULÜ SEÇİM SİSTEMİ ÖNERİSİ
1. Yerel Başarıya Dayalı Katılımın Tartışılması
Bazı seçim sistemi tartışmalarında, siyasal partilerin ulusal ölçekte yarışa katılımının, yerel düzeyde belirli bir toplumsal karşılık üretmiş olmalarıyla ilişkilendirilmesi önerilmektedir. Bu tür yaklaşımlar, partilerin yerel seçim süreçlerine daha fazla odaklanmasını ve toplumla doğrudan temas eden hizmet politikaları geliştirmesini teşvik edebilecek bir mekanizma olarak değerlendirilmektedir.
2. Meclis Temsiline İlişkin İşlevsellik Tartışmaları
Seçim sistemlerine ilişkin bazı değerlendirmelerde, yasama organında temsil edilecek parti sayısının genel seçimlerde belirli bir düzeyle sınırlandırılmasının, karar alma süreçlerinin daha etkin işlemesine katkı sunabileceği ileri sürülmektedir. Bu tür yaklaşımlar, koalisyon gerekliliğinin azaltılması ve yasama faaliyetlerinde sürekliliğin sağlanması gibi gerekçelerle tartışılmaktadır.
3. Siyasal Partilerin Sürdürülebilirliği Üzerine Değerlendirmeler
Siyasal partilerin uzun vadeli varlıklarını sürdürebilmeleri, toplumla kurdukları ilişkinin sürekliliği ve yerel düzeyde karşılık üretebilme kapasiteleriyle yakından ilişkilendirilmektedir. Bu çerçevede, bazı akademik tartışmalarda, belirli dönemler boyunca yerel düzeyde anlamlı bir destek ortaya koyamayan partilerin siyasal sistem içindeki konumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği yönünde görüşler dile getirilmektedir.
4. Siyasal Partilere Yönelik Kamusal Destek Tartışmaları
Siyasal partilere sağlanan kamusal desteklerin, temsiliyet kapasitesi ve toplumsal karşılıkla ilişkilendirilmesine yönelik çeşitli değerlendirmeler literatürde yer almaktadır. Bu tür yaklaşımlar, kamu kaynaklarının kullanımında şeffaflık ve ölçülülük ilkelerinin gözetilmesiyle birlikte, siyasal rekabet ortamının daha dengeli ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasına katkı sunabileceği düşüncesiyle ele alınmaktadır. Yerel düzeydeki faaliyetler ve temsil gücü gibi unsurların, destek mekanizmalarının tasarımında dikkate alınmasının, siyasal katılımı teşvik edici bir etki oluşturabileceği ifade edilmektedir.
5. Örnek Uygulama: 2024 Yerel Seçimleri
2024 yerel seçimlerine 36 siyasi parti katılmıştır. Ancak mevcut sistemde büyük bir kısmının sınırlı oy oranlarıyla seçim sürecinde yer aldığı görülmektedir. Anadolu Usulü Seçim Sistemi uygulanmış olsaydı, sadece yerel seçimlerde il kazanmış olan 7 parti genel seçimlere katılabileceği ileri sürülmektedir.
Bu düzenleme sayesinde, küçük partiler elenmiş ve seçmenler doğal olarak en güçlü partiler arasından tercih yapmak durumunda kalacak, koalisyon baskısı ve parçalı Meclis sorunu azaltılabilecektir. Genel seçimlerde en çok oyu alan partiler Meclis’e girecek, diğer partiler ise hazineden aldıkları destek ile güçlenmeye devam edebileceklerdir.
Sonuç olarak, Anadolu Usulü Seçim Sistemi olarak adlandırılan bu akademik değerlendirme yaklaşımı, Türkiye’de seçim sistemine ilişkin tartışmalara alternatif bir bakış açısı sunmaktadır. Yerel başarıyı önceleyen, temsilde işlevsellik ile çoğulculuk dengesini gözeten bu çerçeve; siyasal partilerin toplumla bağını güçlendirmeyi ve demokratik rekabeti daha anlamlı hale getirmeyi amaçlayan bir model olarak değerlendirilebilir. Bu yaklaşımın kuramsal arka planı ve ayrıntılı değerlendirmesi, “Güçlü Türkiye İçin Büyük Strateji Politikası” adlı çalışmada daha kapsamlı biçimde ele alınmaktadır.