Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde 20 günlük bir bebeğin gıdasızlık nedeniyle hayatını kaybettiği haberi hepimizin yüreğini dağladı. Bu bir haber değil, bir insanlık utancıdır. Her şeyin dijitalleştiği, milyarlarca dolarlık yatırımların konuşulduğu, lüks ve israfın normalleştiği bir çağda bir bebek açlıktan ölüyor. Durup düşünmek, utanmak ve harekete geçmek zorundayız.

Bu acı olay, sadece bir ailenin değil, hepimizin sorumluluğudur. Gıda israfının tavan yaptığı, restoranlardan market raflarına kadar tonlarca yemeğin çöpe gittiği bir ülkede, insanlar bir lokma ekmeğe muhtaç kalmamalı. Bir yanda ihtiyaç fazlası tüketim, diğer yanda hayatta kalmaya çalışan insanlar.

Yetkililer için bu sadece bir “vak’a” değil, bir alarmdır. Gerçekten ihtiyaç sahibi olan insanlar tespit edilmeli, çocuklar açlıktan ölmeden önce önlem alınmalı. Yardım mekanizmaları hızlı, etkin ve sürekli olmalı.

Ama sadece devletten beklemek de çare değil. Hepimize düşen bir görev var. Mahallemizde, apartmanımızda, çevremizde kim aç, kim zor durumda, bunu bilmek zorundayız. Paylaşmak, insan olmanın temelidir. Gıdaların çöpe değil, ihtiyacı olanın sofrasına gitmesini sağlamak zorundayız.

Unutmayalım, açlık istatistik değil, yaşanmış bir acıdır. Ve o acının bedelini 20 günlük bir bebek hayatıyla ödedi.