Günlük hayatın telaşına kapıldığımızda çoğu zaman sağlığımızı unuturuz. Sabah işe geç kalmak, trafikte sıkışmak, patronun yüzünü asması, çocukların ödevi, evin faturaları… Hepsi o kadar büyük meseleler gibi gelir ki sağlığın gölgesinde kalır. Ta ki bir gün basit bir baş ağrısı bile hayatın tüm akışını durdurana kadar.

"Her şeyin başı sağlık" sözü, yıllardır dilimizde. Ama aslında içinde çok derin bir hakikat barındırır. Çünkü bedenimizin ve ruhumuzun sağlığı yerinde olmadığında, ne kariyer hırsımız kalır, ne planlarımız ne de hayallerimiz. Sağlık, hayatın temelidir. Mutluluk, başarı, huzur olduğu zaman sağlıklı oluruz.

Modern çağda sağlığı genellikle sadece hastalık yokluğu olarak algılıyoruz. Oysa sağlıklı olmak; iyi uyumak, doğru beslenmek, zihnen huzurlu olmak, sevdiklerinle güçlü bağlar kurmak demektir. Bir kahkaha atabildiğimizde, sabah ağrısız uyanabildiğimizde, sevdiklerimize sarılabildiğimizde sağlık içimizde bir yerlerde kendini belli eder.

Bu yüzden sağlığımızı kaybetmeden kıymetini bilmeliyiz. Doktora gitmeyi ertelememek, dengeli beslenmek, hareket etmek, stresle baş etmeyi öğrenmek. Bunların hepsi gelecekte yaşayabileceğimiz sorunların önüne geçebilir.

Ama en önemlisi, sağlıklı olmanın sadece bedensel değil, ruhsal bir denge meselesi olduğunu kabul etmektir. Gün içinde kendine vakit ayırmak, doğaya çıkmak, bir fincan kahveyle bir dost sohbeti etmek de sağlığa iyi gelir. Kendine şefkat göstermek, dinlenmek, yorulduğunda durmak da...

Unutmayalım, hayat biz planlar yaparken başımıza gelenlerdir derler. Ve o başımıza gelenleri karşılayacak sağlığımız olmalı. Bu yüzden "her şeyin başı sağlık".